|
İyi ile kötü iç içeyse, kötü ile mücadele daha sıkı olmalı

İyi ile kötü, güzel ile çirkin iç içe geçmiş halde farkında mısınız? Koronavirüs mücadelesinde Türkiye sağlık alanında büyük bir başarı elde etti. Süreci iyi yönetti ve sonuçta pandemi “yönetilebilir”, kontrol altında tutulabilir bir evrede. Türkiye’de ne hastane sürecinde, ne tanı, ne yoğun bakım ne de tedavi sürecinde gerekli ilaç, malzeme eksiği yok.

Dünyanın birçok ülkesi özellikle gelişmiş ülkeler basit maske bulmakta bile zorluk çekerken Türkiye’de tedavi sürecindeki kovid-19 hastalarının bütün ihtiyaçları karşılandığı gibi halka da ücretsiz maske dağıtılıyor.

Ayrıca birçok ülkeye yardım da yapıyoruz.

Sağlık çalışanlarımızın bu başarısına “kamu düzeni”ni sağlamakla görevli polis ve jandarmamız da ayak uyduruyor.

65 yaş ve üstü yaşlılarımızın evlerinde kaldıkları sürece ihtiyaçları karşılanıyor, Vefa grupları tarafından. 20 yaş ve altı için de aynısı söz konusu.

Yine kamu düzeni için olmazsa olmaz “denetlemeler”, kontroller “normal”deki kadar düzenli halde sürdürülüyor. Terörle mücadele meselesindeyse hiç geri adım atılmıyor.

Bu karantina günlerinde yiyeceğimiz, içeceğimiz dâhil bütün temel ihtiyaçlarımızı karşılayacak tedarikçilerimiz iş başında.

Ekonominin çarkları dönüyor. Milletin çoğunluğu hükümetin aldığı önlemler konusunda hassas. Sağlığı konusunda hassas.

Buraya kadar her şey iyi ve güzel.

AYAK UYDURMAK İSTEMEYENLER UYUMU BOZUYOR

Peki, kötü olan çirkin olan ne?

Geçit resminde yüzlerce askerin arasında ters ayak basarak bütün uyumu bozanlar gibi…

Şarkı söylerken detone olan şarkıcının hâli gibi…

Kulaktan kulağa oyunundaki başta söylenenin sonda bambaşka anlamlar kazanması gibi…

Cemaatle kılınan namaz sırasında “ben de biliyorum” zıpçıktılığıyla “imamdan önce secdeye gidenler” gibi…

“Karşıyım karşı… Her şeye karşı” tekerlemesini söyleyerek olup biteni anlamadan karşı çıkanlar gibi…

Kötülük ve çirkinliklerde yarışıyor bazılarımız bugünlerde.

***

Meselâ, “Zorunlu olmadıkça evlerinizden çıkmayın” çağrısına, “aman ne olacak” diyerek uymayanlar…

“Neden sokağa çıktınız” sorusuna, “evde sıkılıyorum” diyerek vurdumduymazlık yapanlar…

Hafta sonu 48 saat sokağa çıkma yasağı ilân edilir edilmez, marketleri, fırınları talan edercesine dolduranlar…

Kuruyemiş, asitli içecekler, aburcuburlar için birbirinin üstüne çıkarcasına saldıranlar…

Sokağa çıkma yasağının gerekçesini unutup sosyal mesafeye uymayanlar, maske takmadan, tedbir almadan kalabalıkların arasına dalanlar…

Bu çirkin ve kötü olayların müsebbipleridir.

SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI PEYDERPEY GELDİĞİ HALDE BUNU YAPTILAR

Hafta sonu sahilleri, mesire alanlarını, sokakları doldurmak isteyenlerimizin koronavirüsü daha çok yayacağı bilindiği için 48 saatlik sokağa çıkma yasağı kararı alındı. Bu yasaktan önce 30 büyük şehir ve bir şehrimize giriş çıkışlar yasaklandı. Bazı yaş gruplarının sokağa çıkması kısıtlandı. Yani kısmi izolasyon için adımlar atıldı. Kısmi karantina uygulamaları devreye sokuldu.

Hafta sonundaki sokağa çıkma yasağı aslında peyderpey geldi. Ne var ki bazı semtlerde, bazı insanlarımız maalesef yasağın başlayacağı ana kadar marketleri, fırınları doldurdu. Sosyal mesafe kuralı hiçe sayıldı. Bir çuval incir berbat edildi.

Yayılmayı önlemek için alınan kararı anlamak istemeyenler adeta koronavirüsü yaymak için 2.5 saat birbirine temas etti!

Bu manzaranın siyasi ve idari sorumluları elbette var. Zaten İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun pazar akşamı “Cumhurbaşkanım ve milletim beni affetsin” diyerek istifa etmesi “siyasi ve idari sorumluğu” kabul etmesindendi. Şükür ki Cumhurbaşkanımız, Sayın Soylu’nun istifasını kabul etmedi.

Peki, siyasi ve idari sorumluların sorumluluğu kadar insanlarımızın kendilerine, ailelerine, çoluk çocuğuna, millete ve gece gündüz demeden olağanüstü şartlarda pandemi ile mücadele eden sağlıkçısından, güvenlikçisine kadar emek verenlere bir sorumluluğu yok mudur?

İnsan iki günde hiçbir şey yemese bile ölmezdi. Bırakın bunu, görüntülerde gördük: Temel ihtiyaç maddesinden daha çok ıvır zıvır almak için birbirlerinin üstüne çıkmadıkları kaldı.

O halde önerim şudur:

Bu görüntüler izlensin, yasağa uymayanların tespit edilebilenlerin tümüne cezalar katlanarak verilsin.

İkinci olarak, bu tür yasaklara uymayanlara uygulanan cezalarda caydırıcı artırımlar yapılsın. (Şu anda Meclis’te devam eden İnfaz Yasası’na ilişkin düzenlemelere eklenebilir.)

Tespit edilenler evlerinde karantinaya alınsın.

Yoksa yarın bir gün yine bir “sokağa çıkma yasağı” ilân edildiğinde aynı görüntüleri bir kez daha yaşamayacağımızın garantisi yok.

İyi ile kötü, güzel ile çirkin iç içe geçmişse kötü ve çirkin ile amansız mücadele kamunun ana görevidir.

#Sokağa çıkma yasağı
#Sağlık
#Yayılma
#Haftasonu
4 yıl önce
İyi ile kötü iç içeyse, kötü ile mücadele daha sıkı olmalı
Seçimi bırak sahaya odaklan
İsrail yalnızlaşırken Starbucks’ın açıklayamadığı gerçek
Sîdî Ukbe Ulucamii Müslüman Batı dünyasındaki dini yapılarının atasıdır
Dövizde çözülme hızlandı: Bir haftada 15 milyar USD
“Evine dönemezsin...”