|
Suriyeliler konusunda “büyücü”nün söylediklerini sorgulamaya çalışmak (3)
Ç
özüm sürecini yeniden başlatmak isteyenlerin ajandasında PYD/YPG-PKK’ya Suriye’nin kuzeyinde bir “yurt” verme fikri de var mıdır?

Bu sorunun peşine düştüğümüzde bir gerçekle karşılaştık.



2018’in 11’inci ayında Oslo’da toplanan Akil İnsanlar Heyeti’nin bazı üyeleri içinde
Ufuk Uras
da vardı.
Uras,
31 Mart seçimlerinden hemen sonra Suriyelilere yönelik ayrımcı tutumuyla eleştiri konusu olan Bolu Belediye Başkanı için şunları söylemişti,
“(Suriyeli) çocukları Şam’a, Esed’in kollarına yollamak, ölüme yollamak demek. Bu çocuklara sorduğunuzda hiçbiri dönmek istemiyor(…) ‘Dönsünler canım, bir şey olmaz’ diyenler, bu ağır travmanın farkında değil.”
Bize göre, Ufuk Uras,
“Suriyeliler Türkiye’de kalmalı, çünkü Esad’ın zulmüne terk edemeyiz”
diye bir çıkış yapmış oldu.

Oysa şunu biliyoruz. Esad’ın zulmünden kaçarak Türkiye’ye sığınan Suriyelilerin onlarca katı PYD/YPG-PKK’dan kaçtı.

Önce DEAŞ’ın ardından PYD/YPG-PKK’nın girdiği ve işgal ettiği Suriye’nin kuzeyinden Türkiye’ye sığınanların sayısı toplam sığınanların yüzde 67’sini oluşturuyor.

Suriyeli mültecilerin geri dönmelerini istemeyenler, aslında PYD/YPG-PKK’nın işgal ettiği topraklar üzerinde yeni bir demografik yapı kurmasını zımni de olsa destekleyenlerdir.

Buna hem AB, hem Türkiye’deki bazı İslamcı gruplar, “çözüm süreci” adı altında Avrupa kapılarında dolaşan sol/liberal isimler ve HDP de dahildir.

Çünkü, projenin yegane sahibi Amerika’dır!

TERÖR KORİDORUNUN ÖNÜNDEKİ EN BÜYÜK ENGEL TÜRKİYE VE
SURİYELİLERİN GERİ DÖNME İHTİMALİDİR
Amerika’nın Suriye’nin kuzeyinde, Fırat’ın doğusunda inşa etmeye çalıştığı terör koridorunun önündeki
en büyük engel Türkiye ile birlikte Türkiye’ye o bölgeden sığınmış ve bir gün geri dönme ihtimali olan Suriyelilerdir!
Avrupa
ise hem kendi konforları bozulmasın diye hem de müttefikleri Amerika’nın çıkarları için
Suriyelilerin Türkiye’de ilanihaye kalması için teşvik ve akıl vermektedir!
Ve onların kurguladığı fikriyatın medya eliyle kulaklarımıza ulaştırılmasıyla birlikte
“büyücünün”
etkisi altında kaldığımız muhakkaktır.
Bize sürekli, “Ne kadar merhametli, ne kadar vicdanlı ve ne kadar alicenap olduğumuz” hatırlatılmaktadır.
Bu hatırlatmalarla
kendi tezlerini ve kendi çıkarlarını perdelemeyi başarmışlardır.
İçimizdeki iyi niyetlilerin de koroya katılmasıyla öyle bir algı yönetimi yapıldı ki, Suriyelilerin geri dönüşünü tartışmaya açtığımız anda,
“Ne yabancı düşmanlığımız, ne merhametsizliğimiz”
kaldı..!
Oysa
İsrail ile YPD-YPG-PKK terör örgütünün benzer politikalarını ve Türkiye’ye biçilen Ürdünleşme modelini anlatmaya çalışıyoruz.

Başka bir derdimiz yok.

Ne diyordu
Bıll McKıbben, Henry David Thoreau’dan ilhamla?
“Ne istediğimizi bildiğimiz fikri düpedüz yanlıştır. (…) neyin bizim, neyin büyücünün önerisi olduğunu ayırabilmemiz neredeyse olanaksız hale gelir.”
  • UFUK URAS: “NÜFUS MÜHENDİSLİĞİNE KARŞIYIM”
  • Sayın Ufuk Uras,
    “Suriyelilerin geri dönüşünü kimler neden istemez”
    başlıklı yazılarımızdan birinde ismi geçtiği için aşağıdaki şu açıklamayı yaptı.
  • Aynen yayınlıyorum:
  • “Hasan bey, 2’nci yazınızda kulağımı çınlatmışsınız ama yazınızda 2 önemli maddi hata var.
    Bana atfettiğiniz cümlenin tamamıyla asparagas bir söyleşiden alındığını ve tekzip ettiğimi bilmenizi isterim.
    Akil insanlarla ilgili katıldığım bir toplantı için de ‘Bütün Avrupa’yı dalaşıyor’ ifadesini kullanmışısınız. Bunu da “akıldaki deli düşünceler” kapsamında alalım, ama en önemlisi,
    tabii ki Suriye’ye isteyen geri dönebilir, itirazım sadece mültecileri zorla Suriye’ye göndermeye yönelik ırkçı ve zorba yaklaşımlara yöneliktir.
    Yazınızdaki ima hiç aklımda olmadı.
  • Bunun açık kanıtı da bugüne kadar çıktığım bütün tv programlarında,
    kimden gelirse gelsin nüfus mühendisliğine karşı olduğumu ifade etmiş olmamdır
    . Her türlü yargılamaya açığım, önyargılar dışında.
  • Eşimin Suriye’li öğrencileri ağırlıklı Şam bölgesinden gelenler olduğu için geri dönmek istemediklerinden Esad vurgusu yaptım. Yoksa isteyen istediği yere gider tabii ki…”
  • Bir de “Suriyelilerin geri dönüşünü kimler neden istemez” başlıklı yazıların 2’ncisinde internetten elde ettiğim bulgular neticesinde 2’nci Oslo süreciyle ilgili şu ifadeleri kullanmıştım:
  • Ufuk Uras
    o dönemde Oslo’daki toplantıyla ilgili yaptığı açıklamada,
    yeniden bir ‘çözüm süreci’ inşasının bir ihtiyaç olduğunu, bunun ABD’nin de bir tezi olduğunu ifade etti.
    ” (23.04.2019 Yeni Şafak)
  • Sayın Uras, bu ifadesinin tamamen asparagas bir söyleşiden (
    Diken.com
    ’daki söyleşiden söz ediyor) alındığını ve tekzip ettiğini söyleyerek bana bir
    Marksist.org
    sitesinde yayınlanan bir söyleşisini gönderdi.
  • O söyleşiden de şu bölümü buraya almak istiyorum:
  • “Barzani görüşmesi, federasyon ve Oslo gibi üç örnek verip ‘Bunlar tesadüf mü?’ sorusuna ‘Barzani yönetimi ile görüşülmesi ve ilişkilerin normalleşmesi olumludur,
    federasyonu savunmak da meşrudur, ama ben katılmıyorum, ABD de Suriye’de federasyonu savunuyor. Oslo’da konuşulanların ise bunlarla ilgisi yok.
    Hayatta tesadüfi olan bir şey olmaz diye bütün bunları bir üst akla bağlamak yanlıştır’ cümlesini “Bunların olması tesadüf değil” diye benim ağzımdan manşete vermek ve kendi görüşünü bana atfetmek biraz ayıp oluyor.”
#Ufuk Uras
#Suriye
5 yıl önce
Suriyeliler konusunda “büyücü”nün söylediklerini sorgulamaya çalışmak (3)
15 Temmuz başarılı olsaydı nasıl bir masa kurulurdu?
Neden Şimdi?
Tevhid risalesi yazan Milli Eğitim Bakanı
Bir Başka Mesele: Kadın ve erkeğin ince ayarları bozuldu
Omelas’ı bırakıp gitmeyenler..