|
Geçmişten ders almayanın geleceği olmaz

Bütün Müslümanlara diriliş ümidi bahşeden bir devletimiz var. Dinimize ve ülkemize göz diken ötekileri bir yana ayıralım, Müslüman olmayan halkların insaf sahibi olanlarının takdirle takip ettikleri bir devletimiz var. Bir zamanlar uluslararası ilişkilerde adı sanı geçmez iken en iri devletlerin bile itibar ettikleri, duruş, tercih ve tutumu ile yakından ilgilenmek ihtiyacı duydukları bir devletimiz var. Allah’ın nimetini, lütfunu esirgemediği, dört mevsimi olan ve hayat için vazgeçilemez her ürünü bulunan bir ülkemiz, bir coğrafyamız var. Bütün örselenmişliğine rağmen dinimiz,
şanlı tarihimiz, asîl medeniyetimizden kalan bir kısım değerleri koruyan bir halkımız var… Bardağın dolu tarafı ümit verici.

Evet, bizden bekleneni ifa edebilmemiz için ikmal etmemiz gereken maddi ve manevî eksiklerimiz de var. İşte ne zaman bu eksiklerin farkında olup ikmali için gece gündüz çalışan sivil, siyasi, askeri kadrolar iş ve gönül birliği içinde hizmet yarışına girseler tam hedefe yaklaşınca hainler, düşmanlar, düşmanla işbirliği yapanlar ve gafiller/ahmaklar işbirliği yaparak dışarıdan ve içeriden taarruza geçiyor, yolu tıkıyor, yolcuları engelliyorlar.

Düşman elbette düşmanlığını yapacaktır, bir ülkeyi perişan edenler, süründürenler, kendine gelmesini engelleyenler açık, belli düşmanlardan ziyade içerideki hainler ile ahmaklardır.

Sağcı solcu, İslamcı muhafazakâr, dinli dinsiz… ne olursanız olun şunu unutmayın ki, bir tane Türkiye var, bir tane ülkemiz ve devletimiz var, hiç değilse bu ülkede huzur ve böyle giderse sosyal refah içinde yaşama hedefinde birleşmek şarttır. Bu hedefin şaşması herkese zarar verecek, düşmanlar ve hainlerden başka buna sebep olan herkesi ve kesimi pişman edecektir.

Birkaç yüzyıldan beri gaflet yüzünden, geçmişten ders ve ibret almamak yüzünden tarih tekerrür ediyor. Pire için yorgan yakılıyor, zamansız ve hazırlıks
ız olarak Dimyat’a pirinç
için gitmeye kalkışanlar evdeki bulgurdan da (mahrum) oluyorlar.

En büyük güç birlik iken, bunu bilmeyen yok iken olmadık sebeplerle bölünüyorlar, bölükler birbiri ile kavgaya tutuşuyor, birbirinin kuyusunu kazmaya kalkışıyor, düşmanın ekmeğine yağ sürüyorlar.

İnanç, dünya görüşü, hayat tarzı, hedefler bakımından insanımızın bölündüğü, farklı grupların oluştuğu inkâr edilemez; lakin
bunca tecrübenin ve akl-ı selimin gösterdiği yol, grupların birbirini yok etmek için uğraşması, birinin diğerlerine zorla/güçle hakim olması, hak ve hürriyetlerin çiğnenmesi… değildir; ümit veren yolculuğa -ortak çıkarlara ve olabildiğince ortak değerlere zarar vermeden- devam etmek, bu topraklarda huzur ve barış içinde beraber yaşamak için çaba göstermek, fedakârlıkta bulunmaktır.
Siyaset âleminde bir grup, bir diğerine muhâlif olabilir, kendisi iktidara gelerek benimsediği dünya görüşü ve sahip çıktığı değerlere uygun olarak ülkeyi yönetmek isteyebilir, ama bunun yolu halkın oyuna başvurmaktır, halka rağmen iktidara gelenlerin, zorla kültür ve medeniyet değiştirmeye kalkışanların
ülkeye, devlete ve halka nice zararlar verdiğini
görmemek için kör, bilmemek için cahil olmak gerekir.
Ülkenin varlığının, gücünün ve huzurunun korunması ve gelişmesi söz konusu olduğunda hala ayrı baş çekenler, biz veya bizim dediğimiz olsun da ülke ne olursa olsun diyenler bunu hangi maksat, anlayış, ideoloji, dava için yaparlarsa yapsınlar yanlış yapmış, geçmişten ders almamış, kendi bindikleri dalı kesmiş … oluyorlar.

Artık yeter, bu ülkeye, bu millete, bize ümit bağlamış bunca mazlumlara kötülük etmekten vazgeçilsin!

Faydasız, zamansız, böyle olunca da zararlı olan tartışmalar, kavgalar, sürtüşmeler bir yana bırakılsın.

Herkes, varsa aklını başına alsın, başka bir Türkiye’miz yok.

Zor yok, şiddet yok, kavga yok, önemsizi önemliye tercih yok; diyalog var, ikna var, ikna yoksa hak ve hukuka, toplumu var eden ve ayakta tutan değerlere riayet ederek birlikte yaşamak var.

Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol.

#tarih
#toplum
#Hayrettin Karaman
5 ay önce
Geçmişten ders almayanın geleceği olmaz
Turizm uğruna
Mermer atıklarının muhteşem geri dönüşümü
Tasarruf sandığı
ABD-Çin rekabetinde popülizm, korumacılık ve ulusal güvenlik
‘Şişman Kadın’ kim?