|
Kılıçdaroğlu’nun 20 Temmuz takıntısı

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz darbe ve işgal girişiminin ardından Fetullahçı teröristlerle mücadelede OHAL’in ilan edildiği tarih olan 20 Temmuz için ‘darbe’ ifadesini kullanıyor. Ve ne zaman istemediği ve kendisini kızdıracak bir olay olsa ona ‘20 Temmuz darbesinin devamı’ yaftasını yapıştırıyor.

17-25 Aralık’tan kısa bir süre önce ABD’ye gidip Fetullahçı kuruluşların temsilcileriyle bir araya gelen, 15 Temmuz’dan sonra Fetullahçı Terör Örgütü’nün MİT mahrem yapılanmasının senaryosunu yazdığı “kontrollü darbe” söyleminin seslendiricisi olan Kılıçdaroğlu’nun Fetullahçı teröristlerin 50 yıldır sızdıkları devletin kılcal damarlarından sökülüp atılması için 20 Temmuz’da ilan edilen OHAL kararı için darbe demesine aslında kimsenin şaşırdığı yok.

Bilmeyenlerin haklı olarak şaşırdığı konu ise Enis Berberoğlu hakkında verilen kararlar neticesinde Kılıçdaroğlu’nun ortaya koyduğu tepkidir. Bu tepki, sadece Berberoğlu’nun MİT TIR’ları ile ilgili yaptığı casusluk faaliyetinin emrini Kılıçdaroğlu’ndan almasıyla izah edilemez. Kılıçdaroğlu’nun tepkisinin temelinde çok daha derin meseleler var.

Kılıçdaroğlu, Enis Berberoğlu ile ilgili Haziran 2017’de ilk karar açıklandığında 70 yaşında Ankara’dan İstanbul’a yürüdü. Yürüyüşüne başlamadan önce yaptığı açıklamada, “Bu yürüyüş adalet yürüyüşüdür. Adalet isteyen herkes bu yürüyüşe katılmalıdır. Adalet, adalet, adalet… Tüm dünya duysun. Yeter artık! Dikta istemiyoruz. Darbecileri istemiyoruz. 20 Temmuz darbesini yapanları istemiyoruz” demişti.

CHP lideri Kılıçdaroğlu, son olarak Enis Berberoğlu ve iki HDP’li ismin milletvekilliklerinin düşürülmesine neden olan mahkeme kararının Meclis Genel Kurulu’nda okunmasının andından aynı tepkiyi verdi. Kılıçdaroğlu, “Enis Berberoğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesi, içinde yaşadığımız 20 Temmuz Sivil Darbe sürecinin bir sonucudur” dedi. Kılıçdaroğlu, Enis Berberoğlu’nu çok sevdiği için mi bu tepkiyi veriyor ya da gerçekten kararı çok vahim gördüğü için mi? Şüphesiz bir genel başkan için bütün vekilleri önemlidir, hiçbir genel başkan partisinin değil vekili, herhangi bir mensubunun hüküm giymesini istemez, ancak Kılıçdaroğlu’nun farklı bir karın ağrısı var.

Enis Berberoğlu ve HDP’li vekillerin yargılama süreci ne zaman ve hangi süreçten sonra başladı? Sorunun kaynağı orası. 7 Haziran seçimlerinden sonra HDP ve CHP, milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda horozlanmışlardı. Meydan okuyorlardı. 1 Kasım seçimlerinden sonra biraz hız kesmişlerdi ama efelikten de taviz vermiyorlardı.

Meclis’te birikmiş dokunulmazlık dosyaları konusunda ne yapılabileceği üzerinde tartışmalar devam ederken, bir Anayasa değişikliği ile mevcut dosyaların tamamının dokunulmazlığının kaldırılması fikri oluştu. Anayasa’da yapılacak bir değişiklikle Meclis’te hakkında fezleke bulunan milletvekillerinin yargılanmasının önünün açılması kararlaştırıldı.

Dokunulmazlığı kaldırılması istenilen AK Parti, CHP, MHP ve HDP’li vekillerin yargılanmasını öngören Anayasa değişikliği teklifi Meclis Başkanlığı’na sunulunca, HDP çoktan çark etmiş, dolayısıyla bütün gözler CHP’ye çevrilmişti. CHP zoraki olarak Anayasa değişikliğine destek vereceğini açıklamak zorunda kalmıştı.

CHP’nin destek vereceği açıklaması HDP’de paniğe neden olunca HDP’li yöneticiler soluğu anamuhalefet grubunda almıştı. “Aman niye destek veriyorsunuz, dokunulmazlıklar kaldırılırsa sizin genel başkanınız da bizim eş başkanlar da yargılanır. AKP’nin tuzağına düşmeyin” demişlerdi. HDP’lilerin bu paniği karşısında daha rahat tavırlar içerisinde olan CHP’li yöneticiler, “Hiç merak etmeyin, asker kökenli milletvekilimiz Dursun Çiçek’in, gerekli asker kişilerle yaptığı görüşmelerden edindiği intibaya göre bir darbe beklentisi yüksek. Bu Anayasa değişikliği gerçekleşse bile AK Parti iktidardan gidecek, dolayısıyla AKP’liler bizi yargılayamaz” sözleriyle paniklerini gidermişti.

CHP’lilerin dediği gibi oldu, Anayasa değişikliğinden kısa bir süre sonra darbe girişimi yaşandı. Ancak darbecilerin ve CHP’nin hesap edemediği milletin darbeyi akamete uğratan direnişiydi.

Kılıçdaroğlu’nun darbeye güvenerek destek verdiği Anayasa değişikliği, Enis Berberoğlu ve HDP’lilerin hâkim karşısında hesap vermelerinin önünü açtı.

Kılıçdaroğlu’nun ‘20 Temmuz’ diye ikide bir öfke kusmasının sebebi budur. Eğer 15 Temmuz akamete uğratılmasaydı, bugün Enis Berberoğlu ve HDP’liler değil, AK Parti ve MHP’liler yargılanacaktı. Kılıçdaroğlu, sadece bir vekilinin mahkûm olmasının öfkesi içinde değil, aynı zamanda “Darbeye güvenerek, ben sebep oldum” şeklindeki suçluluk psikolojisi içinde. Enis Berberoğlu ve HDP’lilerle ilgili gelen her yargı kararının ardından öfke nöbetine tutulmasının asıl sebebi bu.

#Kemal Kılıçdaroğlu
#CHP
#15 Temmuz
#HDP
4 yıl önce
Kılıçdaroğlu’nun 20 Temmuz takıntısı
Siyasette yumuşama: Mümkün mü?
Genç kimdir?
Başkan Erdoğan soykırım davasının müdahili olarak ABD’ye gidecek mi?
Özgürlüğün otoriterliği karşısında Filistin taraftarı öğrenciler
Gazze ışığında üniversitenin misyonu