|
Muhalefetin rotası ‘çoklu adaya’ mı dönüyor?

Muhalif basın, müjdeli haberi coşkulu bir dille okuyucularına aktardı.

Adı ilk defa duyulan bir kamuoyu araştırma şirketine göre, ilk defa bir şey oldu ve CHP’nin oyları AK Parti’nin oylarının üstüne çıktı.

Gerçi hemen ertesi gün, adı eskiden beri bilinen, aynı çevrelerin itibar ettiği, başında iktidara karşı agresif muhalefet yapan bir ismin bulunduğu bir başka anket firmasının verileri öbür haberi tekzip ediyordu.

Bu firmanın Kasım ayı ankete göre, AK Parti ile CHP arasındaki fark yüzde 12 civarında olmak üzere AK Parti lehine çıkmıştı.

Ekonomideki sorunlar, kur ataklarının büyüttüğü enflasyon, iktidar üzerinde kamuoyu desteği anlamında önemli bir baskı üretiyor, bu doğru, ancak muhalefetin umduğu ölçüde bir kayıp da söz konusu değil.

Böyle bir girizgâhı, muhalefetin kendi içinde giderek daha da sertleşme eğilimi gösteren cumhurbaşkanı adaylığı anlaşmazlığıyla ilişkilendirmek için yaptım.

Siyaset okumalarına değer verdiğim bir dostum şöyle diyor:

“Eğer muhalefet cephesinde AK Parti’nin kaybedeceği inancı artarsa, bunun sonucu kendi içlerindeki rekabetin, kavganın artması olacaktır. Çünkü öyle bir durumda herkes bu şansı kendi lehine kullanmak isteyecektir.”

Son dönemde muhalefet partileri arasında cumhurbaşkanı adaylığı konusunda yaşanan ihtilafların daha belirgin hale gelmesini, o cephenin iki lokomotif partisi olan CHP ile İYİ Parti arasındaki rekabetin kızıştığını gösteren örnekleri, böyle bir tezle ilişkilendirmek mümkün olabilir.

Bu tartışmalarla ilgili olarak geride kalan haftayı, İYİ Parti’den CHP’ye, daha doğrusu CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na dönük
‘mesaj yüklü’
açıklamalarla geçirdik.
Partinin iki ağır topu Cihan Paçacı ve Koray Aydın, Genel Başkan Meral Akşener’in bilgi/onayı (muhtemelen isteğiyle) konuştuklarını hissettirecek şekilde, “
Bizi Meral Hanım konuşturuyor”
izlenimini bilinçli şekilde verircesine, kamuoyuna ama aslında bir kişiye, yani Kemal Kılıçdaroğlu’na hitap ettiler.
Paçacı,
“Kemal Bey cumhurbaşkanı olması halinde doğru bir isimdir” dedikten
sonra, öncesinde kullanılan ifadeyi geçersiz kılan ‘ama’ bağlacı ile devam edip, gerçek görüşlerini şu cümle ile dile getirdi:
“Ama tespiti sırasında birinci turda seçilmeyi sağlayacak, bunu riske sokmayacak adayın tercihi doğru olur.”
Koray Aydın’ın sözleri de, her bir kelimesi önceden ölçülüp tasarlandığı izlenimi veren, muhatabını kırıp dökmemeye özen gösteren, ama
“Al artık şu mesajı”
niyetini de saklamayan bir tondaydı.

O da çok ilginç cümlelerle ama yine Kılıçdaroğlu’na seslenerek şöyle dedi:

“Kazanma riski görünen, anket ilmiyle belirlenen bir adayı, İYİ Parti olarak kabul etmiyoruz. Herkes idealist davranmalı, nefis zamanı değil”

Paçacı’nın sözlerinde altı çizilesi bir bölüm daha var.

Diyor ki:

“Akşener’in “cumhurbaşkanlığına aday olmayacağım” açıklaması “yarıştan çekildik, paydaşların istediğ
i her adayı destekleriz” anlamına gelmiyor.”
Koray Aydın’ın
“Zaman nefis zamanı değil”
sözleri nasıl, Kılıçdaroğlu’na hitaben “
Sen aday olursan kazanamazsın”
anlamına geliyorsa, Cihan Paçacı’nın bu sözleri de, Akşener’in cumhurbaşkanı adaylığının tümden denklem dışında kalmadığını ihsas ediyor.

Bu açıklamaları aslında, geçenlerde bu köşede iki yazı halinde gündeme getirdiğimiz Meral Akşener’in ‘oyun planın’ çıktıları olarak okumak yanlış olmayacaktır.

O oyun planının arkasını dolduran demeçler bunlar.

Akşener’in Cumhurbaşkanı adaylığının tümden gündemden düşmediği tezi üzerine oturan o yazılardan birinde, kendisinin yakın kurmaylarından biri,
‘mecburiyet durumunda’
diyerek Genel Başkanlarının aday olarak geri dönebileceğine işaret etmişti:
“İcracı olmak ve parlamenter sistem teklifinde tutarlılığı kaybetmemek istiyor. Ama Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde mecburiyet oluşabilir.”

Gördüğünüz üzere İYİ Partililer ‘gönderme dilini’ kullanmasını da gayet iyi biliyorlarmış.

Şu yukarıdaki sözlerin sahibi olan isim, yine Kılıçdaroğlu’na yaptığı gönderme yaparak
“Sağ seçmen kızınca sola oy vermez ama sol seçmen kızınca sağa oy verebilir” demişti.

Belli ki, İYİ Partililer bu yaklaşımlarıyla ilk turda Kılıçdaroğlu dışında bir ismin ortak aday olarak çıkarılması fikrini öne sürüyorlar.

Ama tek sorun da bu değil.

Kılıçdaroğlu kendi adına ‘nefis yapmamayı’ kabul etse bile, Akşener’in onay verebileceği adaylara ayrıyeten soğuk bakıyor.

Tam bir bilek bükme mücadelesi var karşımızda.

Peki, bu açmazın muhtemel sonucu ne olabilir?

Şu olabilir:

Başka faktörler devreye girmediği takdirde, ilk turda ‘çoklu aday’ seçeneği zorunlu hale gelebilir.

#CHP
#AK Parti
#İYİ Parti
2 yıl önce
Muhalefetin rotası ‘çoklu adaya’ mı dönüyor?
Estetiğin caiz olanı
“Görüntülere kazak ören aldatılmış büyükanneler” Türkiye’si...
Meselemiz “hesapsızlık”
Amerikan sponsorluğunda İsrail-Suudi normalleşmesi
Faz-2: Washington’un bölme operasyonuna Ankara yanıtı