|
Ukrayna için barış arayışları ve Türkiye’nin kolaylaştırıcı rolü

Rusya’nın 24 Şubat’ta Ukrayna’yı işgal girişimiyle başlayan savaşta, silahların susması umudu, ilk defa ufukta belirdi.

En azından piyasalar bunu böyle algıladı.

Son günlerde petrol fiyatlarının gerilemesinde, altının ons fiyatının düşmesinde Ukrayna için barış umudu belirleyici bir rol oynadı.

Bu umutlu havanın arka planında taraflar adına yapılan açıklamalar var.

Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov,
“Ukrayna ile bazı formüller üzerinde anlaşmaya yakınız”
dedi.

Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski’nin sözleri de aynı doğrultuda oldu:

“Bir şeyler üzerinde anlaşmaya başladık.”

Peki, bir uzlaşma sağlanacaksa eğer, bu nasıl bir uzlaşma olacak?

Yapılan açıklamaların
‘satır arası’
okumalarından bir takım sonuçlar çıkarılabilir.

Örneğin, yine Rus Bakan Lavrov’un şu açıklamasından:

“Müzakerelerde Ukrayna’nın tarafsızlık statüsü, Rusya’nın güvenlik taleplerine paralel şekilde tartışılıyor.”

Bunun üzerine bir de Kremlin Sözcüsü Peskov’un “Ukrayna’da tıpkı İsveç’te olduğu gibi tarafsız devlet oluşturulması fikrine sıcak baktıkları” yönünde yaptığı açıklamayı ekleyelim.

(Wikipedia bilgisi: İsveç, 1814 yılından bu yana savaşa katılmayan, dünyanın en eski tarafsız ülkesidir.)

Anlaşıldığı kadarıyla, Rusların ‘kırmızı çizgi’ olarak en başta deklare ettikleri Ukrayna’nın, NATO’nun genişlemesi hedefinden çıkarılması ve bunun anayasal güvenceler dâhil yazılı hale getirilmesi gibi bir zemin üzerinden ilerleniyor.

PUTİN ÇIKMAZ SOKAKTA MI?

İngiliz Economist dergisine göre, Ukrayna için anlaşma umudunun ortaya çıkmasının temel gerekçesi, Putin’in evdeki hesaplarının çarşıya uymaması.

Derginin ‘Rusya’nın Stalinleştirilmesi’ başlığını taşıyan kapak yazısından bir alıntı yapalım:

“Rusya’nın yeni bir hükümeti dayattığını farz edin. Bu durumda Ukraynalılar işgalcilere karşı birleşeceklerdir. Öyle bir durumda Putin’in kuklası, işgal olmadan ülkeye hükmedemeyecek demektir. Diğer yandan Rusya’nın Ukrayna nüfusunun yarısını bile kontrol edebilecek parası ya da askeri birliği bulunmuyor. Amerikan askeri doktrinine göre, ayaklanmaları sindirmek için he
r 1000 kişiye 20-25 civarı askere ihtiyaç var.”

Economist dergisinin bakışı üzerinden değerlendirecek olursak İngilizler, Putin’in bu savaşı kaybettiğini çoktan satın almış görünüyor.

Dahası, askeri operasyonun başarısızlığı nedeniyle, Rusların kimse tarafından yenilemeyeceği düşünülen heybetli ordusunun, daha küçük, daha az donanımlı ancak daha motive bir ordu karşısında zafer elde edemeyeceği gerçeğinin ortaya çıkmış olması, Rusya açısından ciddi bir itibar kaybı anlamına geliyor.

İngiliz bakışını yansıttığı için, yani bu savaşta net bir tarafı temsil ettiği için, burada yazılanların bir kısmına wishfull thinking/hüsnükuruntu gözüyle bakılabilir.

Putin’in,
‘heybetli ordusunun’
fiyakasının bozulmasına kolayca izin vermesini beklemek fazlaca polyannacılık olur.

Ama yazıda sözü edildiği gibi Putin’in ciddi zorluklarla karşı karşıya olduğu da bir başka gerçeği yansıtıyor.

ANKARA’NIN YAPICI ROLÜ, TANSİYONUN DÜŞMESİNE KATKI SAĞLIYOR

Geçen hafta Antalya’da tarafların en üst düzey temsiliyle yapılan üçlü zirveden bir sonuç çıkmamıştı.

Ancak devam eden günlerde sürpriz bir gelişme oldu ve Türk diplomasisi, Türkiye’nin arabuluculuk misyonuna uygun düşecek yeni bir mekik diplomasisinin içinde buldu kendini.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu dün Moskova’da Rus mevkidaşı Lavrov’la bir araya geldi.

Bugün de Ukrayna Dışişleri Bakanı Kuleba ve heyetiyle buluşması bekleniyor.

Çavuşoğlu’nun heyetler arası görüşmelerin başlangıç aşamasında yaptığı iki açıklama, bu trafikte Türkiye’nin misyonun ne olacağının bir özeti gibiydi:

1-Türkiye, net, dengeli hak ve hukuktan yana tavrını değiştirmedi. Her iki tarafla da ilişkileri iyi olan bir ülke olarak arabulucu ve kolaylaştırıcı rolümüzü sürdürüyoruz.”
2-Bugüne kadar ikili ilişkilerin yanı sıra birçok zor dosyada Rusya ile beraber çalıştık. Bu çalışmalarımız çerçevesinde oluşan güven sayesinde bugün bir masanın çevresindeyiz.
Çavuşoğlu’nun bahsettiği
‘zor dosyalar’
nedir diye sorunca akla hemen Suriye geliyor.

Peki, Rusların Suriye’deki tutumunu Ukrayna’ya uyarlayacak olursak neler söylenebilir?

Putin
, “Ruslarla Ukraynalılar aynı halk”
dediği için
‘Slav dayanışması’
adına, Suriye’deki gibi kitlesel katliamlardan, geniş çaplı yıkımlardan uzak durmaya çalışıyor.

Ancak Suriye tecrübesi, Rusların Ukrayna’da iki adım ileri, bir adım geri atabileceğine işaret ediyor.

Yani Ukrayna’da silahlar kısa vadede sussa da, orta ve uzun vadede, bu sessizliğin bozulmayacağının bir garantisi bulunmuyor.

#Rusya
#Ukrayna
#Lavrov
#Putin
2 yıl önce
Ukrayna için barış arayışları ve Türkiye’nin kolaylaştırıcı rolü
Neyi oyluyoruz?
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü