Türkiye’yi işgal planı yapanlara bir atasözümüzü hatırlatarak başlayalım…

Deprem uzmanları şaşkın. Bugüne kadar böyle bir deprem görmediklerini söylüyorlar. Hem bizimkiler hem dışarıdakiler. Japon’u, Fransız’ı dâhil.

Bir de isim bulmuşlar: “İrkitilmiş deprem.”

Pek de bilindik duyulduk bir tabir olmadığından, karıştıranlara rastlıyoruz.

“İttirilmiş deprem” diyeni de gördük. Hiç dert değil, hepsi aynı anlama gelir.

İteklenmiş deprem, kakılmış deprem veya kaktırılmış deprem…

Peki, kim irkitti veya kim ittirdi, kim kaktırdı?

*

Komplo teorilerini küçümsemek gibi bir eğilim var.

Tabii ki sağlam verilere dayanarak konuşmak isteyenlerin hakkıdır.

Bilimsel yaklaşım bunu gerektirir.

Ancak ispatlanan bir iddia, komplo teorisi olmaktan çıkmıştır zaten. Tutmasa, kime zarar?

Her ihtimali akılda tutmak gerektiğini düşünüyorsak, komplo teorilerine de bir nebze saygı duymakta yarar var.

Rakıfelır dedikleri kişi, “Komplo teorilerine inanmayın” dedikten sonra ekliyor: “Biz yolumuza devam ediyoruz.”

Yolunuz göçsün!

*

Kaliforniya’dan fizikçi Andrew Wood, yaptığı hesaplamalarda Dünya’nın merkezi olarak belirlediği koordinatları açıkladı ve Anadolu’yu işaret etti.

Noktasını merak edenlere ayrıntı verdi: Kırşehir.

Nasreddin Hoca vaktiyle söylemişti. Karşısındaki papaz “Ne malûm?” diye sorunca, ilim irfan sahibi Hocamız “İnanmıyorsan ölç” cevabını vermişti.

İşte adam asırlar sonra ölçmüş ve noktasına kadar tespit etmiş. Hocamız asırlar sonra yine haklı çıktı.

*

Deprem olunca dünyanın pek çok ülkesinden yardım ekipleri koşup gelirken, ABD ne yaptı?

Yunanistan’ın Pire limanındaki uçak gemisinin dümenini Türkiye’ye kırma talimatı verdi.

Savaş uçakları taşıyan geminin, depremzedelere nasıl bir yardımı olabilir?

Geçen hafta ne konuşuyorduk? Konsoloslukların kepenk indirmesini.

ABD öncülüğünde 9 ülke konsolosluklarını kapattı.

Sebep, muhtemel tehlike imiş. Neydi tehlike? Arkasından ne çıktı? Hiç.

Bir terör saldırısı görülmedi. Hazırlık aşamasında yakalanan bile yok. Küçük çaplı birkaç sümüklü dışında terör hazırlığına rastlanmadı. Meğer deprem olacakmış. Nereden biliyorlardı?

Bütün sümüklüböceklerden özür dilerim ama bir “sümüklü” böcek, depremden bir süre önce büyüklüğünü 7,4 olarak ilan etti ve “Böylece gidecekler” dedi.

Simpsınlar adlı çizgi film ise daha evvelden Kahramanmaraş’ı konu edindi. Ne biçim tahmin gücüdür bu böyle?

*

ABD askerî gemisi, uluslararası kuralları ihlal edecek şekilde çok büyük ebatta Amerikan bayrağı çekerek Dolmabahçe’ye geldi.

Yıllar önce solcu gençler, Dolmabahçe’ye gelen 6. Filo gemisindeki ABD askerlerini denize atmışlardı.

Bir de bugünün solcularına bakın! ABD’nin postalını yalama yarışına girdiler.

Geçen hafta gelen ABD gemisi de özellikle Dolmabahçe’yi seçmediyse biz bir şey bilmiyoruz!

*

Eski Amiral Cihat Yaycı, Nevada çölünde yapılan Milenyum Çelınç tatbikatına dikkat çekmişti.

Tatbikatın senaryosu ilginç. Hedef ülkenin özelliklerine bakalım.

Üç tarafı denizlerle çevrili… İki kıtada toprakları bulunan…Boğazı olan… Bir ada ülkesiyle sorunlar yaşayan…

Bu özelliklere sahip yeryüzünde Türkiye’den başka bir ülke biliyor musunuz?

*

Tatbikat planına göre olaylar şöyle gelişiyor: Önce deprem oluyor. Sonra kaos çıkıyor. Ardından ülke işgal ediliyor. Nasıl?

ABD açısından bakılırsa, tadından yenmez!

Kahramanmaraş depremi sonrası “Dı Ekonomist” de manşet atıyor… Açlık ve fakirlik sebebiyle iç savaş beklentisinden bahsediyor.

Atalarımızın sözünü tekrar edelim: Aç köpek, rüyasında kemik görürmüş. Ne çok istiyorlar iç savaş çıkmasını!

*

Depremi HAARP’a dayandıranlar bütünüyle haksız mı?

“Yapay deprem, fay hattını tetikleme ile başlar” iddiasına komplo teorisi deyip geçelim mi?

“HAARP olmasın, BAARIŞ olsun” diyerek kekeleyelim mi?

Bütün bunlar varsayımdan mı ibaret gerçekten? Uyduruyor muyuz? Öyle olsun da, ya gerçeğe tam uymaktaysa?