|
Bayram Bilge Tokel ile Anadolu’nun Mihenk Taşları

Neşet Ertaş’ın hayatında Bayram Gardaşının yeri bambaşkaydı. Bunu kendi ağzından birkaç defa duydum. Son on beş yılı bir arada abi kardeş gibi geçti. Hakkında kitap yazan, pek çok program çeken ve onu bize tekrar kazandıran Bayram Bilge Tokel, Usta’yı üniversitelilere tanıtmak için yola çıktı; pek çok şehirde konserler verdi, programlar hazırladı. Niçin yarıda kesildiğini merak etmiştim. Buluşunca sordum.

Program ne zaman başladı, organizasyonu kim üstlendi?

Pandemi öncesi başlayan program, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğü ile Maarif Mektepleri Organizasyon Şirketi arasında yapılan bir protokol çerçevesinde gerçekleşti. Etkinlikler çeşitli illerdeki üniversitelerin konser/konferans salonlarında Gençlik ve Spor İl Müdürlükleri uhdesinde yapıldı.

Program akışı ne şekildeydi?

Program Neşet Ertaş’ın hayatını ve sanatını anlatan 7-8 dakikalık kısa bir barkovizyonla başlıyordu. Sonra yaklaşık yarım saat Neşet Ertaş’ın sanatı, kişiliği, yaşantısı ve türkülerini anlatıyordum. Böylece 15 yıllık yakın dostluk ve “kardeş”lik hukukunun biriktirdiği hatıralar, anekdotlar ve yaşanmışlıklarla dolu eksiksiz bir Neşet Ertaş portresi ortaya konuluyordu. Son bölümde de türkülerinin hikâyeleri ve kendi hayatındaki izleri ile iç içe tamamı Neşet Ertaş türkülerinden oluşan açıklamalı bir konser veriyorduk.

Tam bir gönül ziyafeti... Gençlerin ilgisi nasıldı?

Konserlere üniversite gençliğinin ilgisi beni hep heyecanlandırdı. Kırşehir, Yozgat, Niğde gibi Orta Anadolu illerinde bu ilgi ve coşku normaldi belki ama mesela Van’da, Diyarbakır’da, Muş’ta da aynı coşku, ilgi ve heyecanı görünce çok seviniyor ve heyecanlanıyordum. Bu duygularla, konserlerin sonunda Cemil Meriç Üstad’ın “Kitap”ı merkeze alarak söylediği o meşhur sözünü türküye adapte ederek şu sözlerle bitiriyordum: Bizler ki aynı türküleri söyleyen insanlarız, bizden âlâ akraba, bizden âlâ kardeş mi olur?

Bir sürprizle, tatsızlıkla karşılaştınız mı?

Beni en çok heyecanlandıran gençlerin şuna benzer sözleri oluyordu: “Sağlığında Büyük Usta’yı görememiş, canlı konserini izleyememiş insanlar olarak, O’nun en yakın dostu ve arkadaşı, en iyi tanıyan ve anlatan biri olan sizi görmek, tanımak ve konuşmak, Neşet Ertaş’ı bizzat görmek kadar bizi mutlu ediyor ve heyecanlandırıyor.”

Gençler kaliteyi ve samimiyeti hemen fark ediyor...

Elbette. Pek çok gençten duyduğum bu sözü ilk defa duyduğum ânı hiç unutmuyorum: Amasya’da, her zamanki gibi konser sonrası gençler resim çektirmek için sahneye doluşuyor ve bir hengâme oluyordu. Yine böyle bir hengâmede, sahnenin öbür başında hiç kıpırdamadan durarak sanki çağrılmayı bekleyen ufak tefek bir kız öğrenci dikkatimi çekti. Onlarca gençle fotoğraf çektirip ayak üstü sohbet ettiğimiz süre boyunca öyle kıpırdamadan saygıyla bekledi. Üç beş kişi kalmıştı ki ben dayanamayıp, “kızım sen orda öylece niye bekliyorsun, gelsene” dedim. Çekinerek, usul usul geldi. Müeddep bir eda ile aynen şunları söyledi: “Hocam benim hayatımda en büyük arzum Neşet Ertaş’ı görüp elini öpmekti, fakat nasip olmadı. İzin verirseniz onun can kardeşi, can yoldaşı olan sizin elinizi o niyetle öpmek istiyorum…” Çok duygulandım, “elbette kızım” dedim, saygıyla elimi öptü. Allah biliyor ya içimden “bu kız ya Kırşehirli, ya Yozgatlı, ya da Kırıkkalelidir” diye geçirirken nereli olduğunu sordum. Beni asıl şaşırtan aldığım cevap oldu: “Tunceliliyim!” Bu sefer ben daha çok heyecanlandım ve öz evladım gibi sevgiyle sarıldım. O da tekrar elimi öptü ve ikimizin de gözleri ıslandı.

Hangi üniversitelere gittiniz?

Konser verdiğimiz üniversitelerin bulunduğu iller şunlar: Erzurum, Erzincan, Muğla, Balıkesir, Bursa, Kütahya, Isparta, Sakarya, Kırşehir, Yozgat, Samsun (2 kez), Ordu, Amasya, Aydın, Zonguldak, Van, Ağrı, Diyarbakır, Batman, Muş.

Ne güzel olmuş. Diğer üniversitelerde devam etse daha iyi olmaz mıydı?

Anadolu’nun Mihenk Taşları olarak ilk etapta Neşet Ertaş ile başladık. Eğer proje devam etseydi Âşık Veysel, Mahsuni Şerif ve Abdurrahim Karakoç gibi ustaları da aynı formatta genç üniversiteli kuşakla buluşturmayı/tanıştırmayı planlamıştık. Özellikle UNESCO’nun 2023’ü Âşık Veysel Yılı ilan ettiği bu dönemde, Âşıklık/Ozanlık geleneğinin çağımızdaki bu zirve isminin genç kuşağa tanıtılması çok faydalı ve anlamlı olurdu.

Muhakkak. Belki yine olur. Mahsuni Şerif ve Abdurrahim abi ile dostluğunuzu biliyoruz. Ne kadar yakın olduğunuza şahidim. Önceki kuşak olan ve 73’te vefat eden Âşık Veysel’i kısaca nasıl anlatabilirsiniz?

Veysel çok, çok önemli bir isim; halk edebiyatımız ve kültürümüz, şiirimiz, halk müziğimiz, Müslümanlığımız, insanlığımız için örnek bir saz, söz ve irfan mektebi. Anadolu mayasının en muhkem ismi.

Neşet Ertaş’ı bir cümle ile ifade edebilir misiniz?

Neşet Ertaş demek, saz demek; binlerce yıldır çalınan ve çalınacak olan. Neşet Ertaş demek, türkü demek; binlerce yıldır söylenen ve söylenecek olan…

#Röportaj
#Bayram Bilge Tolkel
#Neşet Ertaş
#Mehmet Şeker
9 ay önce
Bayram Bilge Tokel ile Anadolu’nun Mihenk Taşları
Meşhurlarımızı beklerken...
Son ezan
Refah’ta İsrail var!
Yeryüzündeki cehennem
‘Mad Max’ çağına girmeden…