|
Ekrem Bey saksıyı çalıştırsaydı, altılı masanın adayı olurdu

“En iyi intikam başarıdır, sizi sevmeyenleri üzer” demiş adam vaktiyle.

Bunu herkes bilir de nedense çoğunluk uygulayamaz.

Bilmek başka, yapmak başka.

Yapmaya yetmiyor bilmek.

Formülü daha karışık olmalı.

Adam deyip geçtik ama kim olduğunu da belirtelim. Fransız psikanalist Jacques Lacan söylemiş o sözü.

“Kimmiş ki o?” diye merak edenler, “Freud’dan bu yana en tartışmalı psikanalist” olduğunu görecektir.

*

Birbirlerini tanımazlar ama Bay Jak, bu sözü sanki en çok Ekrem Bey için sarfetmiş.

Hoca 1981’de öldüğüne göre, o tarihte Ekrem Bey 11 yaşında oluyor.

Mahalle arasında top peşinde koşturuyordu herhalde.

Neden en çok onun için söylemiştir diyoruz?

Şundan: Ekrem Bey saksıyı çalıştırsaydı, bugüne kadar çoktan altılı masanın adayı ilan edilirdi.

*

Bir süre öncesine kadar kamuoyu araştırmalarında muhalefet kanadının liste başında yer alıyordu.

Açıkça telaffuz etmese de cumhurbaşkanı adaylığına kilitlendi.

Seçilir seçilmez niyetini belli etti.

Kendisine verilen gazları fazlasıyla ciddiye aldı.

İstanbul’u unuttu.

Üstüne gafları ve tuhaf davranışları eklenince, listedeki yerinin günden güne inişe geçtiğini gördük.

Yüzünde Rabbiyesir görenler, ikinci Fatih benzetmesi yapanlar ne kadar samimiydi?

Belki de ardında başka bir siyasî hesap vardı.

Fakat Ekrem Bey o ihtimali aklına bile getirmedi.

Hemen havalara girdi.

*

İstanbul afet derecesine yakın ölçüde kar altındayken, İngiliz Büyükelçi ile balıkçıda gizlice buluştu.

İstanbul ne zaman zor günler yaşasa, İstanbullular baktı ki Sayın Başkan şehir dışında.

Ya kayak yapmaya gitmiş, ya denize koşmuş.

“Tatil bana yakışıyor” sözüyle tarihe geçecek diye tahmin yürütürken, baktık ki yeni bir cümle kurmuş.

Taksim, bomba ve saksı desek yeter mi?

*

İstiklâl Caddesinde patlayan ve altı vatandaşımızın hayatını kaybettiği, 80’den fazla kişinin yaralandığı bombayı koyan pkk’lı terörist, kırk dakika cadde üzerindeki bankta oturmuş.

Yoksa beton saksıda mıydı?

Ne fark eder ki!

İkisi de aynı kapıya çıkar. Zaten yan yana duruyorlardı kaldırılana kadar.

*

Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız, evvelce defalarca uyarmış.

“Bu cadde kritik bir yer. Saksılar kaldırılmalı. Teröristlere imkân sunmayalım, fırsat vermeyelim” demiş.

Ekrem Bey dinlememiş. Dinlememekle kalmamış, bir de dalga geçer gibi cevaplar vermiş.

Anıtlar Kurulu da aynı yönde karar almış.

“Burası sit alanıdır. Hassas noktadır. Korunması gerekir. Beton saksılara yer verilmesi doğru değildir.”

Ekrem Bey onları da ciddiye almamış. (Bereket onlarla dalga geçmemiş.)

*

Patlamadan sonra şehrin başkanı olarak İstiklâl Caddesine gidiyor, dolaşıyor. Bank ve saksı konusu açılınca, yine dalgasını geçmeye çalışıyor.

Ne çok seviyor dalga geçmeyi.

Sanki adı Ekrem değil de Deniz.

*

Haydi Beyoğlu Belediye Başkanı Yıldız’ı dinlemedi; bari Anıtlar Kurulu’nun tavsiyesine kulak verseydi.

“Tatil bana yakışıyor” ve “Vız gelir, tırıs gider” sözlerinden sonra “Saksıları suçlamak yerine saksıları çalıştırın” cümlesi de tarihe kalacak.

Bizi pek güldüremedi ama gelecek nesiller gülecektir bakınca.

*

Ona buna laf yetiştireceğine, ikide bir tatile çıkacağına, İstanbul için çalışsaydı ve başarılı olsaydı, kamuoyu araştırmalarında en tepedeki yerini korurdu ve -tahminimizi tekrar edelim- aday da gösterilebilirdi.

Her ay kayak yapar gibi aşağı doğru inmezdi.

Yerini koruyamamasının müsebbibi de kendinden başkası değil.

Açık söyleyelim,

saksıyı yeterince çalıştırmadığı için.

#Ekrem İmamoğlu
#İstiklal Caddesi
#Aday
1 yıl önce
Ekrem Bey saksıyı çalıştırsaydı, altılı masanın adayı olurdu
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi