|
Karşımızda Kavuklu ile Pişekâr

Yorgan gidince kavga biter bilirdik. Seçim bitti, kavga yeni başladı.

Bu sonuç bir yenilgi mi değil mi? Anlaşmazlığın çıktığı nokta burası.

Beri tarafsa aldıkları sonucun kendileri açısından hiç tartışmasız galibiyet olduğunda hemfikir.

Biri de çıkıp “Kazandık ama acaba galip geldik mi gelmedik mi?” diye sormadı.

Komik olurdu elbette. Niye sorsunlar? Orta oyununun sırası mı?

*

Öyleyse öbür tarafınki de aynı şekilde komedi barındırıyor.

“Kaybettik ama acaba yenildik mi yenilmedik mi?”

Ah şu Kavuklu ile Pişekâr yok mu, insanı güldürürler vallahi.

Biri çıkmış Yunus’tan dem vurur.

“Yar yüreğim yar, gör ki neler var

Bu halk içinde -a beyim- bize güler var...”

Öteki hemen cevap vermeye hazır:

“Ko gülen gülsün...”

*

Haklı tabii. Kimseyi yönlendirmeye, belli bir tavra mecbur tutmaya gerek yok.

Gülmek isteyen gülsün, somurtan somurtsun.

Ağlamak isteyeni de kimse tutmasın. Mendil bile ikram edebiliriz.

“Yeter ki koltuk bende kalsın.”

Hayat böyle güzel.

*

“Yeter ki koltuk bende kalsın” düşüncesine karşı çıkanlara kapıyı göstermiyor.

İtiraz edenlere saygısı sonsuz.

Alternatifi de olsa, razı bizim Kavuklu.

“Yeter ki ben koltukta kalayım.”

Sanki koltukla yavuklu.

*

Kim hangisidir, karıştırmıyoruz değil mi?

Biri Kavuklu, biri Pişekâr. Yeterince aşikâr.

Başında serpuş yok diye tanımazdan gelmeyelim.

*

Günlerdir ekranlarda ve köşelerde tartışılıyor: Adaylığı istiyor mu, istemiyor mu?

Böyle soru mu olur?

Elbette istiyor.

Hayatta hiçbir şeyi istemedi bunu istediği kadar.

Daha ilk günden gözünü dikti, niyetini belli etti.

Asıl işini unuttu.

Kazandığı koltuğu ısıtmaya bile vakit ayırmadı.

Gözlerine yakından bakanlar, orada birer koltuk görür ki arkasında “Yönetmen” değil “Genel Başkan” yazmaktadır.

*

Peki, niye söylemiyor, bu kadar çok arzuluyorsa?

Niçin iki cümle ile açık açık dile getirmiyor?

Bilmiyor gibi görünmeyi ustalıkla başaran, öyle numara yapan sunucu bunu sorunca, seyirci de diyor ki: “Aa, aklımdan geçeni sordu.”

Kravatları soru işareti gibi duran abilerden biri, ekranda cevap veriyor:

“Dile getirmez, açıkça söylemez çünkü usûle aykırı.”

*

Ne usûlü Allah aşkına? Usûl mü kaldı? Makam bile bozuldu.

Vur sazı duvara, kırılsın.

Zaten curcunadan ötesi rabarba.

Çoktan oraya geçildi.

BARAJI KİM VURDU?

Beyan esastır diye bir kalıp vardır. Söylenene itibar edilmesi gerektiğini vurgular.

Ukrayna’da baraj bombalandı, araziyi sel bastı.

Tarıma büyük darbe.

Suçlanan iki taraf var: Rusya ve Ukrayna.

İkisi de “Ben yapmadım” diyor.

Öyleyse barajı kim vurdu?

#Kültür
#Sanat
#Aktüel
#Mehmet Şeker
1 yıl önce
Karşımızda Kavuklu ile Pişekâr
İyi Ki Varsınız
Bir Başka Mesele: Neden cinsiyet değiştiriyorlar?
Birliğe çağrı
Adamın adı Filistin
Dünya bu gençlerle güzelleşecek