Zaman hızla geçer, geçiyor ve geçecek sanılır. Hâlbuki bugünlerde biraz yavaş gibi. İnanır mısınız, her 24 saatte seçime bir gün yaklaşıyoruz.

Bakın, ne müthiş bir tespit.

Şimdi bu sözle dalga geçmeye kalkmasın kimse. Zamanın geçişi, ekseriyetle algıya dayalıdır. Kişinin ödeyeceği kira günü çabucak geliverir de, maaşını alacağı gün bir türlü gelmez. İkisi de aynıdır ya, gel de anlat.

Neyse, seçim yaklaşıyor demiştik. Oradan yürüyelim.

*

Vaatler peş peşe sıralanıyor. Hayaller kuruluyor, gülücükler bol keseden saçılıyor. Tutulup tutulmayacağına bakılmaksızın söylenilen sözlere, tutulup tutulmayacağına bakmaksızın inananlar bile var.

İnsan işte... Gönlüne hoş gelene kanmaya meyleder hep.

Fakat biliriz ki gerçekler çoğu zaman acıdır. Sırf acıdan uzak durmak için biberden kaçanları biliyoruz. Ne var ki onların kaçışı, biberin ve acının konumunu ve etkisini değiştirmiyor.

Hatta, bazen, acı, insanın peşine düşüyor da yakaladığı yerde tuş ediveriyor. Örneği çok.

*

Herkesin ufku, hayal dünyasına göre olabilir. Yahut biz öyle sanıyor olabiliriz. Biz öyle sandık diye, öyle olacak beklentisine gireriz. İnsan, yine kendi kazdığına düşmüş olur böylece.

Sufle de olabilir bazen. Eline kâğıt tutuşturulabilir. Sağdan soldan esterabim demeden fısıltılar gelmesi de mümkündür. Hatta bazen çok uzaklardan. Kuryedir, mesajdır, meyildir... Bu zamanda mektup mu kaldı?

Usulünce sollayıp geçelim...

Herkesin meyli farklı. Herkesin yoğurt yiyişi de başka. Yiğit olmasına da gerek yok üstelik, eline kaşık alıp yoğurdun başına çökenlerin.

Diyeceğimiz odur ki herkesin kendine göre bir tarzı var, bir dünyası var. Biraz Kemal Bey’in durumuna bakalım.

*

İşte Kemal Bey farkı

Ocak başında köz

Kapı ardında söz

“Özerklik şartı

Özyönetim şurtu”

Bitmez bu şarkı

Bitmek ne kelime

Başlamasın bile

Allah korusun bizi

Kahreder hepimizi

Eline hiç düşürmesin

Tahammül zor diline

Kelin ilacı olsa

Sürer kendi başına

Rüyalar âleminde

Yüze dursun şimdilik

Seçim akşamı ayar

Sandığa kaç gün var