|
Öldürecek köylü kalmadı

Şu köylüler var ya şu köylüler...

Ya da şu köylüler yok mu şu köylüler?

Hangi soru daha doğrudur, karar vermek lâzım.

Zamana göre, şartlara göre değişiyor çünkü vaziyet.

*

İsmet Özel’in 1974 tarihli “Akla karşı tezler” şiirindeki bir mısra üzerine 80’lerde Şükrü Erbaş “Köylüleri niçin öldürmeliyiz?” başlıklı bir şiir yazmıştı.

Şaire göre köylüler -belki de gerçekten- öldürülmesi gereken insanlardı. Çünkü şairimiz onlarda üstünde durmaya değer bir meziyet görmemişti.

Gördüklerini tespit etmiş, kayda geçmiş, şiirinde mısra mısra anlatmıştı ve gördükleri hep kötüydü. Aşağılanması gereken davranışlardı.

*

Paraları olsa da yoksul görünmek gibi bir hünerleri dikkat çekiyordu ve evlerinde kitap, müzik ve resim yoktu.

Yoksulluktan kıvrandıkları halde, şükür içinde / Bunun, Tanrı’nın bir lütfu olduğuna inanıyorlardı.

Devletten korkar ve en çok ona hile yaparlardı.

Gazete okumazlardı. Bütün dertleri tarlaları ve ürünleriydi. Üstelik o köylüler hep yanlış partilere oy verirlerdi. Ne müthiş tespitler!

Söylemesi ayıp, köylülerin evinde piyano bile bulunmazdı. Kuyruklu kuyruksuz fark etmez.

*

Gazete, dergi, kitap okumayan, müzik dinlemeyen, aptal, kaba, kurnaz, çıkarcı, yalancı ve ağır kanlı olan bu köylüler, hiç değilse doğru partilere oy verseydiler. Hiç değilse.

Vermiyorlardı.

Nedense hep aykırı gidiyorlardı. Doğru partiyi bir türlü tutturamıyorlardı.

*

Bir vakitler nüfusun çok büyük kesimi köylerde yaşıyordu.

Hayat şehirlerdeydi. Temiz, düzenli, şık bir hayat vardı. Dahası, köylülük fakirlik demekti.

Emek ve ürün pek para etmiyordu.

Şehre gidip bir iş bulmak, yeni bir hayat kurmak, hiç değilse çocuklara iyi bir istikbal sağlamak şarttı.

Belki okullara gider, büyük adam olurlardı.

Şehirlere göç başladı. Dengini sırtına alan şehrin yolunu tuttu.

Bir zamanlar yüzde doksanı köylü olan halk şehirlere akın edince, köylerde nüfus kalmadı. Şimdi halkın yüzde doksandan fazlası şehirlerde yaşıyor.

Üretim yapacak adam bulmak zorlaştı.

*

Şehirlerde öyle bir hayat kurdu ki o köylüler, koca şehirleri de büyük birer köy hâline getirdiler.

Denize bile girmeye çalışıyorlardı. Zaman zaman halk plajlara hücum ediyordu ve vatandaş denize giremiyordu.

Sahillerde piknik yapıyor, mangal yakıyor, uzun çizgili pijamayla ve beyaz fanilayla dolaşıyor, bütün bunlar yetmezmiş gibi göbeğini kaşıyorlardı.

Uzaktan görenler yangın çıkmış sanıyordu.

Tavuk kanat ve butlarının piştiği mangallardan çıkan dumandan yüzünden göz gözü görmüyordu.

*

Uçaktan indikten sonra arabayla sahilde uzanan yoldan evine gitmeye çalışan Avrupa Amerika görmüş, en az üç dil bilen medenî vatandaşlar, o manzaraları gördükçe kahroluyordu.

Nerede bir yeşillik görürse oraya çöken köylülerden kurtulmanın bir yolu olmalıydı.

Öldürmekle başa çıkılabilir miydi?

Bu ifade abartı idi tabii. Gerçekten öldürmek değil kast edilen. Mesele köylülüğü yok etmekti.

*

Bu tespitler bütünüyle doğruydu ve bunlara yeni ve önemli bir madde eklendi.

Köylüler TRT izliyordu. Başka kanal bilmiyorlardı.

Ayrıca sosyal yardım adı altında 500 lira verilince, köylülerin gönlü alınmış oluyordu. Dolayısıyla oyu da.

Köyde 500 lirayı nerede harcayacaktı köylüler? Köyde para tuzağı yerler mi vardı? Bir ay rahat rahat yeterdi o para.

Bu muhteşem tespit, ülkenin ana muhalefet partisinin başındaki kişi tarafından yapılmıştı. Sene 2023 iken.

O yüzden köylüler gidip başka partilere oy vermekteydi.

Fakat ülkede milletin efendisi olduğu söylenilen köylü nüfusu, yüzde 7 civarına düşmüş durumda.

Gerçekten niyetine girilse bile öldürecek köylü bulmak neredeyse imkânsız.

#Siyaset
#Seçmen
#Kemal Kılıçdaroğlu
#Mehmet Şeker
1 yıl önce
Öldürecek köylü kalmadı
İyi Ki Varsınız
Bir Başka Mesele: Neden cinsiyet değiştiriyorlar?
Birliğe çağrı
Adamın adı Filistin
Dünya bu gençlerle güzelleşecek