|
Paris alev alev

Paris yanıyor ve benim aklıma Hakan Albayrak geliyor. Sene 96 idi, Yeni Şafak’ta bir dörtlük yazmıştı.

“her şey bir rüzgâra bakıyor ağabey / bakma esrar çekip mayıştıklarına / bir gün var ya bu mağribli çocuklar / bir gün yakacaklar paris’i”

Şair burada ileriyi görmüş. Rüzgâr sert esiyor bugün. Alevleri görenler kimbilir neler düşünür?

Paris’in banliyösünde Mağribli çocuklar nerede bir Fransa bayrağı görürlerse saldırıp yakıyorlar. Kendilerini ülkenin bir ferdi hissetmedikleri çok açık. Yoksa niye saldırsınlar bayrağa? Polis tarafından yakalanıp kelepçeyle götürülenlerin yaş ortalaması 17.  

Hepsi Fas’tan, Cezayir’den, Tunus’tan gelenlerin torunları.

İliklerine kadar sömürdükleri ülkelerden Fransa’ya göç edenlerin üçüncü-dördüncü nesli.

Artık, Afrikalılar fark etti ki Afrika Fransa’dan büyüktür. Tek başına Cezayir bile Fransa’dan büyüktür. (Ölçümüz yüzölçümü üzerine değil.) Ve kara çocuklar, dünyanın yüzüne karşı haykırmaya başladı.

Fransa’nın tarihi kapkara sayfalarla dolu. Her şeyi bilen amcaya sorun, “Fransa’nın katliam tarihi” yazın, üç beş yere bakın, yüzyıllar içinde ne kadar çok katliam yaptıklarını, milyonlarca insanı nasıl katlettiklerini görürsünüz. Öldürdükleri siyah derililerin kafalarının fotoğrafını posta pulunda kullandıklarını görürsünüz.

Yüz yıl sonra Paris’i kimlerin yöneteceğini de görürsünüz dikkatli bakarsanız.

TABAK İÇİNDE GENEL BAŞKANLIK

Kemal Bey “Sen bırak, ben geleyim” diyen Ekrem Bey’e 87. defa aynı mesajı verdi.

“CHP’de kimseye altın tabak içinde genel başkanlık sunulmaz.”

Çok doğru. Dahası var.

Kimseye gümüş tabak içinde de genel başkanlık sunulmaz. Binaenaleyh, genel başkanlık tabak içinde sunulmaz.

Altın, gümüş, bronz, bakır veya teneke fark etmez.

NASIL ADAY OLUNUR?

“Ben hiçbir makama kendim aday olmadım. Hep aday gösterildim.”

Böyle de bir durum var.

Ekrem Bey’den kaç defa işittik bu sözü. (Kemal Bey de söyledi.)

Bir tür efelik gösterisi. Racon diyebiliriz.

Hem rüyasını gör, hayalini kurduğun makam için çırpın... Mecnun’un Leyla’ya yanması gibi yan dur...

Hem de “Kendim aday olmam” diyerek elini kolunu bağla, ayaklarını dola.

Sanki kendi gidip aday olsa kıyamet kopacak.

Delegeler “Vay, adaylığını kendin açıkladın ha?” deyip kızacak, oy vermeyecek.

Ölçü bu mu? Gönlünde yer ettiysen, gücüne inandırdıysan, kazanacak kişi olduğunu ispatladıysan, delege oyunu her türlü senden yana kullanır.

“Bu adam partiyi de gayet iyi yönetir, memleketi de” desin yeter ki.

Der mi, demez mi, ona bak. Verdiğin havuçları yer mi, yemez mi, ona bak.

 DEĞİŞİM

Değişim, değişim, değişim... (Kaç kere söylendi, kaç kere söylenebilir?)

Bir değişimdir tutturmuş gidiyorlar. (Başka lâf yokmuş gibi.)

Değişmeyen tek şey değişimmiş, hepsi de bunun farkındaymış. (Meğer.)

Değişe değişe gelindi bugüne. Sanki farkında değiller. (Mi acaba?)

Diyal ektik, gül bitti, artık bülbül ötmüyor diyen kimdi? (Çok oldu, hatırlamadım.)

Haydi, değiş Tonton!

 TİTANİK, TİTAN, TİT

Yüz küsur yıl önce batan dev gemi Titanik batığına ulaşmak için derin sulara gönderilen Titan isimli küçük denizaltı aracında beş kişi hayata veda etti.

Titanik battığında binlerce kişi sulara gömülmüştü. Araştırmaya giden Titan da patladı, battı. Gemiyi yapan şirket gibi yolcular da 1912’de batan Titanik’e çok güveniyorlardı. Titan’dakiler de önceki yolcular gibi zengin kişilerdi.

Gazetelerin “Bu gemiyi Tanrı bile batıramaz” yazdığına dair bir rivayet vardır.

Gerçekte böyle bir söz söylenmemiş. Sadece dikkat çekmek için sonradan uydurulmuş.

*

Fakat şu husus önemli. Öyle saçma bir iddia ile “basın mantığı” birbiriyle nasıl da uyumlu.

Yalan haber, yanlış haber, uydurma haber, hadsiz yorum, basın mantığı çerçevesinde o kadar sıradan ki “asparagas” diye bir isimlendirme ihtiyacı bile oluşmuş. Yoksa bir lânet mi söz konusu?

Belki de Titanik ile başlayan lânet, Titan’ı da vurdu. İçindekiler öldü. Denizaltının parçaları çıkarıldı.

Bundan sonra Tit diye ufak bir araştırma kapsülü gönderseler, onun da sonu karanlık olabilir.

Titanik, Titan, Tit fark etmez. 

#politika
#Fransa
#Paris
#İsyan
#Mehmet Şeker
1 yıl önce
Paris alev alev
Hz. Peygamber’in dört benzersiz konumu
Ferheng-i Şu’ûrî: Bir sözlükten çok daha fazlası
Kara dinlilerle milletin savaşı
İyi Ki Varsınız
Bir Başka Mesele: Neden cinsiyet değiştiriyorlar?