CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel kürsüdeydi, esti gürledi.

Kılıçdaroğlu’nun daveti üzerine parti grubuna katılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Bey’i öyle bir takdim etti ki…

Gazeteler, televizyonlar, haber siteleri o takdim şekline dikkat çekti.

Fakat nedense, kısa iki cümle ile verdiler haberi. Tam metni merak edenler ancak video kaydına rastlayınca ulaşabildi. Biz “hizmette üşenmek olmaz” düşüncesiyle, tam metin hâlinde verelim.

*

Şöyle kükredi Özgür Bey:

“Avrupa’nın en büyük metropolü, hepimizin gözbebeği İstanbul’umuzun 2009’daki yerel seçimlerde bir değil iki kez kazanan, İstanbul’un helal oylarıyla mazbatasının çalınmasına karşı, yılmadan yorulmadan “Her şey çok güzel olacak” diyerek bir büyük zaferi bize kazandıran, tüm İstanbullulara hangi partiye oy verdiğine bakmadan, etnik kökenine, mezhebine bakmadan hizmet götüren, İstanbul’u kazandığı için sadece kendisine değil tüm İstanbullulara bedel ödetmek istercesine bir siyasî kumpas davasına muhatttap olarak geçtiğimiz hafta 2 yıl, 7 ay, 15 gün hapis cezasına çarptırılan, hepimizin gözbebeği, İstanbul’un atanmış değil seçilmiş büyükşehir belediye başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu aramızda. Hoş geldiniz başkanım.”

*

Ver mehteri!

Yok olmadı. Burada mehter gitmez. O arkadaşlar mehterden pek hoşlanmaz.

Başka bir müzik seçilsin. Coşkulusundan.

*

Özgür Bey’in takdimi abartılı olabilir. Dil yanlışları da bulunabilir.

Bu kadar uzun cümle kurmaya kalkınca, yanlış yapmak kaçınılmaz.

Yanlış yapmamak için, fazladan iki fırın ekmek gerek.

91 kelimelik cümle kurdu. Fakat yanlışlık üzerinde duran pek yok. Olmasın.

Zaten dil üzerine hassasiyet gösteren de iyice azaldı artık.

Kelime ne ki? İşaretlerle anlaşır hâle gelindi. ‘Emoji’ diye isim de verildi hayırlısıyla.

Binlerce yıl öncesinden mağara duvarlarına çizilen işaretlerle farkını arayan bulamaz.

*

Dil tarafını bir yana bırakıp muhtevaya bakarsak, Özgür Bey’in kendi açısından haklı olduğunu görürüz.

Doğrudur, Ekrem Bey 2019’daki seçimi iki defa kazanmıştır (Özgür Bey, ‘2009’ demiştir).

Hizmet götürme/götürmeme hususunda kimseye ayrım yapmamıştır.

CHP’lilere göre götürülen çok hizmet vardır fakat başkalarına göre yoktur.

Eh bu da normal. Böyle görülür. Yirmi yıldır gece gündüz koşturan Erdoğan için “Ne yaptı ki” diyenler var.

*

Mahkeme konusu da tartışmalı.

O kanada göre “siyasî kumpas” bu kanada göreyse “hakaret davası”.

A kişisi, B kişisine hakaret ederse, C kişisi dava açar. C dediğimiz savcı. Ç ise kanuna göre cezayı verir.

Hakaret eden “Büyükşehir Belediye Başkanı” olunca davadan muaf tutulamaz.

Kimsenin suç işleme imtiyazı yoktur.

Lâkin derseniz “ağır değil mi bu ceza?” Evet öyle görünüyor.

Birileri parlatmak, cilalamak ve değerini yükseltmek istemiştir belki.

Ya da mahkeme hiçbir etkisini düşünmeden, sağına soluna bakmadan, sadece kanuna bakarak karar vermiştir.

*

Ekrem Bey o gün öğle vakti ahaliyi Saraçhane’ye davet etti. (Kemal Bey sosyal medyadan öğrenmiş.)

Mahkeme hangi yönde karar verirse versin, orada toplanılacaktı.

Ceza kararı çıkınca, coşkuyla ve sevinçle sarıldılar.

Şayet aksi yönde karar verilseydi ne olacaktı?

O zaman Meral Hanım ile Ekrem Bey gözyaşları içinde mi sarılacaklardı? Üzülecekler miydi?

Üzüntüden ne yapacaklarını bilmez hâle mi geleceklerdi?

Ey azizler, işte bir muamma örneği… En iyisi, üst mahkeme kararını bekleyelim.

Şimdi bu sözleri de şaka zannedenler, o ceza almış kişi ile ona coşkuyla sarılan ablasının görüntüsüne bir daha baksın.

*

Gelelim üç T konusuna. Yukarıdaki metinde Özgür Bey’in sözleri arasında geçiyor.

“Muhatap” demesi gerekirken, “muhattap” diyor nedense.

Duyunca “Yok, reisülküttap” dedim de kimse duymadı.

Özgür Bey muhatap kelimesine bir ‘t’ harfi ekleyebiliyorsa, bir tane de biz ekleriz dedim, o yüzden muhatttap yazdım. Fazla ‘t’ göz çıkarmaz. Her isteyen bir tane eklesin. Nasılsa dilin sahibi belli değil.