Bir yanda kendi oyu, partisinden fazla olan lider var.
Bir yanda kendi oyu, partisinden az olan liderler var.
Kim hangisidir, bilmeyen yok.
Varsa da bilmesine lüzum yok.
Devam edelim, bakalım başka neler görünüyor…
Bir yanda lider olmak isteyip de aday bile olamayanlar var.
Öte yanda aday olmak isteyip de kapı kapı dolaşanlar da var.
Öylesini ne yapsın millet?
Adaylık için kapıya gelene istediği verilir ama ondan lider olmaz.
Liderlik verilen bir şey değil.
Kim hangisidir, bilmeyen yok.
Varsa da bilmesine lüzum yok.
Yavuz Ağıralioğlu ne güzel konuştu. Tek tek saydı döktü. Dinleyenler hak verdi.
“Ne yiğitler var” dedi çoğu.
Kızan da olmuştur tabii. (Kızanlar ses etmesin.)
Bu sert açıklamalar ne işe yarayacak, göreceğiz.
Biraz beklemek gerekiyor. İyi biliriz beklemeyi.
Yine de beklerken akla takılan sorular olduğunu belirtelim.
Yavuz Bey’in söylediği hususlar yeni mi ortaya çıktı?
Dün bugün arasında mı fark edildi?
Daha önce yok muydu o sorunlar?
Bakalım buradan bir yere varılacak mı?
Yoksa kitlenin öfkesini yatıştırmak, sırtını okşayıp gazını almak mı maksat?
Bugüne kadar çok gördük de…
HDP’nin masaya düşen gölgesi şu vakte kadar görülmüyor muydu?
Bütün hesaplar en baştan beri, o partinin üzerine eklenerek yapılmıyor muydu?
Ne diye yeni fark edilmiş gibi davranılıyor?
Birden bire mi ortaya çıktı o parti ve aldığı alacağı oy oranı ve kurulan yakınlık?
Nereye varılacağını sabreden öğrenecek ama bu arada boş durmayalım, Yavuz Bey’in sözlerine yakından bakalım.
“Ben merkezine bunları koyarak geldim.”
“Ben HDP’nin içine dâhil olduğu denklemde olmayızı defalarca açıkladım.”
“Ben dedim.”
“Ben millet huzurunda ettiğim sözlerin gereğiyle söylüyorum.”
“Ben terör gölgesi düştüğü yerde devletin örselenmesine razı değilim.”
“Ben kırmızı çizgilerimi ifade ettim.”
“Ben partim var ama hepsinin üstünde bir devlet var.”
“Ben partim adına değil, kendim adına konuşuyorum.”
“Ben itiraz ediyorum.”
“Oylamada ben yoktum.”
“Ben devletin örselenmesine razı değilim.”
“Ben şahsi kanaatlerimi açıkladım.”
“Ben milletvekili adaylığı müracaatında bulunmadım.”
“Ben bedelini ödeye ödeye geldiğim süreçten sonra bu kürsüdeyim.”
“Benim üzerimden İYİ Parti’nin töhmet altında bırakılmasına müsaade etmem.”
Ne kadar çok ‘ben’ varmış. Ne çok ‘ben’ birikmiş. Fazla göründü birden.
Az daha gitsek 17 tane olacak, türküdeki gibi.
“Ay bulutta bulutta / Mendilim kaldı dutta / Geleceksen gel gayri / On yedi benli Şadiye’m / Daha gönlüm umutta…
Ay buluta gidiyor / Gözüm yâri güdüyor / On yedi benli Şadiye’m / Gençlik elden gidiyor…”
Gider mi gider!
Hayırlı Ramazanlar dilerim. Memlekete, ailenize, hayır getirsin, huzur getirsin. Ötesi hikâye.
