|
Yenilerek yenmeyi öğrenmek, herkesin harcı değil

Seçim bitti, bir şey değişmedi. Güneş yine aynı yerden doğuyor, ağaçlar aynı, kuşlar aynı. Her şey yerli yerinde.

Sonuç farklı olsaydı, o zaman görürdük dünyanın kaç bucak olduğunu.

Çok kararlıydılar, tehdit edecek kadar. İçeridekiler ile dışarıdakiler yer değiştirecekti.

Bir de “Nasıl olur da tekrar kazanırlar” diye hayret etmiyorlar mı?

*

ABD, İngiltere, Fransa, Almanya başta olmak üzere yedi değil, yetmiş düvel geldi, muhalefetle birleşti.

“Anan geldi, baban geldi, komşu köyden imam geldi, hadi gari sen de gel” deyip teröristleri de çağırdılar.

Terör örgütleri büyük bir iştahla kolları sıvadı.

Dağdakiler, damdakiler, mağaradakilerin hepsi destek için ne gerekiyorsa yaptı.

Avrupa’sı Amerika’sı dergileriyle, gazeteleriyle, televizyonlarıyla ve bütün kurumlarıyla çullandılar, başaramadılar.

Şimdi seçim başarısını tebrik etmek için sıraya girdiler.

Bükemedikleri eli öpmek zorunda olduklarını hepsi biliyor.

*

Bir tek Kemal Bey durumun tam farkında değil.

Çıktı konuştu. Seçim sonucunu değerlendirdi. Herkese teşekkür etti. Seçimi kazandığını sanıyor gibiydi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşacağı meydan yüz binlerce insanla dolmuştu.

İstanbul yedi tepeli şehir, malûm. Ankara ise Beştepeli şehir. Beştepe muhteşemdi.

Gelincik tarlası gibiydi manzara. Al bayraklar kaplamıştı her yeri.

*

CHP Genel Merkezi önünde ise in cin top oynuyordu.

Kemal Bey az sonra çıkacak ve “Burada oynamayın, camı kıracaksınız” diye uyaracak diye bekledik. “Topunuzu keserim” demesini de...

Paralel evrende yaşıyor sanki.

Taured’den gelen adama benziyor.

Böyle bir ihtimal yüksek ama o adam geldiği gibi kaybolmuştu. Bizimki kalıcı. Gitmeye niyeti yok.

*

Şehirlerin oy oranlarına bakıyoruz.

Yüzde şu kadar biri almış, yüzde bu kadar öbürü almış. Virgülden sonra küsurat...

Erdoğan Bayburt’ta yüzde 82,45 aldı. Tebrik ederiz ama biz düz hesabı severiz. Yuvarlamak millî alışkanlık. Böyle bakınca, en güzel sonuç Bartın’dan geldi.

Erdoğan 60, Kılıçdaroğlu 40 aldı. Virgülü yok, küsuratı yok. Her yerde böyle olsaydı ya.

*

Bir taraf kazandı, bir taraf kaybetti ama aradaki fark yüksek değil.

Ayrıca kimse yenilgiyi kendine yakıştıramıyor.

Erdoğan’ın dediği çıktı. “Biz kazanınca kimse kaybetmeyecek” sözünü hatırlayın.

En çok kazanan ise küçük partiler. Hepsinin keyfi yerinde.

*

Ümit Özdağ’a sorarsanız, vaziyet tam tersi.

“Kazanan kaybetmiştir.”

Bir anlamda, galiptir bu yolda mağlup.

*

Dünya mağlubiyet rekoru yine sahibinde kaldı. Üstüne bir seçim daha eklendi. 14 mü oldu, 15 mi?

Saymak zor. Yenile yenile yenmeyi öğrenmek herkesin harcı değil.

Biri kaybetme rekoru kırıyor, biri kazanma rekoru.

Görünen o ki Erdoğan, muhalefet lideri olmayı kendine haram biliyor.

O yüzden hep helal olanı tercih ediyor milletle beraber.

Helal olsun.

*

Önümüzde belediye seçimleri var.

Bir taraf kurultay, genel başkan değişikliği gibi konulara kilitlenirken, berikiler seçimi kazanmak için kolları sıvadı. Bu defa üç sene boyunca konuşmayacağız seçimi. On ay var, sadece on ay.

Şimdiden onaylayalım, maraza çıkmasın.

#Siyaset
#Kemal Kılıçdaroğlu
#CHP
#Mehmet Şeker
1 yıl önce
Yenilerek yenmeyi öğrenmek, herkesin harcı değil
Hayat kapatılmış olmayı reddeder
Evvelbahar
Ukbe b. Nâfi’nin cehdi
İğne ve çuvaldız…
İhracatta Türkiye