Dost başa, düşman ayağa bakar.

Düşmanın, yüzünüze bakacak yüzü yoktur.

Karşınızdaki kişi, sizinle göz teması kuracağı yerde, başı öne eğik vaziyette dikilmiş, ayaklarınıza bakıyorsa, iki ihtimal var demektir.

Ya düşmandır.

Yahut uşağınızdır.

Türküdeki gibi: “Ağam kölen olayım, kundurandan bileyim…”

*

Düşmanınız sizin ayaklarınıza bakarken, siz de onun ayaklarına bakarsınız.

Düşman kimdir?

Canınıza kast eden.

Sizi devirmeye çalışan.

Her yaptığınıza karşı çıkan.

Bir kaşık suda boğmak isteyen.

Yahut böyle davrananlarla beraber olan.

Onlara, bilerek ve isteyerek daima destek çıkan.

*

Uzun zamandır, hep kritik anlarda, FETÖ’nün siyasî ayağından bahseden kişi, geçen gün yine bu konuyu açtı.

Çok daha önemli konularla meşgul olmamız gerekirken, o, ilgiyi ve dikkati başka yöne çekmeye çalıştı.

İdlib’te milyonlarca insan sınırımıza yığılmış durumda.

Üstlerine bombalar yağdığı için, kaçıp geldiler.

Onların sınırımızın dışında can güvenliğinin sağlanması gerekiyor.

Biz bu maksatla dört koldan çalışırken, askerlerimiz vuruldu.

Bu eleman çıktı, yine “FETÖ’nün siyasî ayağı” dedi.

*

Dünyanın iki büyük süper gücü olan ABD ve Rusya ile kafa kafaya gelmişken…

Suriye’de Mehmetçiklerimiz şehit düşerken…

Libya’da gerginlik her gün artarken…

Tescilli teröristler Avrupa Parlamentosunda misafir edilirken…

Çok sırasıymış gibi, FETÖ’nün siyasî ayağını açıklayacağını söyledi.

Biz de baktık.

*

Bakar bakmaz gördük ayakları.

Gördüğümüz, düpedüz FETÖ’nün siyasî ayağı.

Az yukarı baktık, FETÖ’nün siyasî bacağı.

O konuştukça, bizim bakışlarımız daha yukarı çıktı.

Karşımızda, FETÖ’nün siyasî dalağı.

*

Hayret edelim mi?

Ne münasebet!

Zerre kadar şaşılacak bir şey yok.

Biraz daha yukarı doğru süzüldü bakışlarımız.

Görmeye devam ettik.

FETÖ’nün siyasî elini de, kolunu da gördük, yüzünü de.

Her şey, tablo gibi ortada.

FETÖ’nün siyasî dudağı…

FETÖ’nün siyasî ağzı, burnu, kulağı…

*

Eğer, hukuk diye bir şey varsa…

Her ağzını açtığında ülkeye zarar veren birinin…

Yargılanması gerekir.

Hesabını vermeli.