|
Kuduruyorlar, daha çok kuduracaklar

Kıbrıs’a ilk İHA’mız indi.

Akdeniz’de hava kontrolü yapmak için vakit kaybedilmeyecek.

Artık Kıbrıs, bizim için bir uçak gemisi.

Peşinden diğer İHA’lar da gelecek.

Görev yerine çabucak ulaşıp, görüntü alacaklar.

*

Bu ülkenin ürettiği hava araçları onlar.

Tamamen yerli.

İşçisi, mühendisi, firması hepsi bizim.

Otuz yıldır bu yolda yapılan çalışmalar artık son noktaya ulaştı ve iftiharımız oldu.

Müttefiklerimizin vaktiyle bize vermedikleri İHA’lardan daha ileri teknolojiye sahip her biri.

Emek verenlere gönülden minnettarız.

*

Geldiğimiz bu noktadan hiç hoşlanmıyorlar, aşırı rahatsızlar.

Akdeniz’de gemilerimizin ve İHA’larımızın uçmasını istemiyorlar ama Rumlara hiç ses çıkardıkları yok.

Güney Kıbrıs da İsrail’den sekiz İHA aldı.

En azından mütekabiliyet kavramına saygı duysalardı, seslerini çıkarmazdı.

O kadarı bile söz konusu değil.

Akdeniz’de kendi hâkimiyetimizdeki sularda petrol ve gaz aramamızın, kendi topraklarımızda bina yapmaktan, tarımla uğraşmaktan veya petrol aramaktan bir farkı olmadığını çok iyi bilmelerine rağmen kabul etmekte zorlanıyorlar.

*

Hoşlanmamak, aşırı rahatsız olmak, kabullenmekte zorlanmak şeklinde getirdiğimiz tanımlar, durumu bütün açıklığıyla anlatmakta yetersiz kalıyor.

En doğru ifade şu:

Kuduruyorlar.

Dört koldan saldırmaları bu yüzden.

Ziyanı yok.

İstedikleri kadar saldırsınlar.

Böyle giderse, daha çok kuduracaklar.

Kudursunlar.

İnceldiği yerden kopsun.

Böyle müttefik olacağına, adı konmuş düşman olarak karşımıza çıksınlar, daha iyi.

Kim kimdir, açık ve net belli olur.

Ölen ölür, kalan kalır.

Hodri meydan.

*

Son dönem savunma sanayinde geldiğimiz aşamayı küçümseyenler, beğenmeyenler, rahatsız olanlar var.

Dışarıdakilerden değil, içeridekilerden bahsediyorum.

Garip ama gerçek dedikleri bir durum işte bu.

İçimizde de var böyle modeller.

Her dönem de olmuştur zaten.

Kendi silahımızı yapmamıza alenen karşı çıkıyorlar. Çıkabiliyorlar.

Akıl dışı bir şey ama maalesef onlar da insan görünümlü yaratıklar.

Tıpkı bizim gibi yiyip içiyor, yürüyor, oturuyor, yatıyor, kalkıyor ve konuşabiliyorlar.

Konuşmasaydılar iyiydi ama, böyle işte.

*

Geriye yönelik olarak tahmin yürütecek olsak, Fatih Sultan İstanbul surlarını alt edebilecek topları döktürürken de bu modeller büyük ihtimal karşı çıkmıştır.

Sultan Alpaslan, atına atlayıp kılıcını kından çıkarmadan önce, demircilerin güçlü ateşlerinde binlerce kılıç hazırlanırken, kora ve körüğe bakıp itiraz etmişlerdir.

Çaşıt mı diyelim, çeşit mi diyelim artık her ne mamul ise, bunların atalarıdır onlar.

Sultan’ın kulağına gittiyse, “Silah olmadan düşman üstüne nasıl yürüyeceğiz, söyle bakalım” bile dememiştir onlara.

Tam olarak ne dediğini tahmin etmek kolay değil.

Fakat netice ortada.

Bugünkü gelişmelerin de sonunda benzer neticeyi göreceğiz, görecekler.

Hayırlısıyla, inşallah.

#Kıbrıs
#İHA
#Akdeniz
4 yıl önce
Kuduruyorlar, daha çok kuduracaklar
Savaş üzerine
10 yılda 100 yılın tohumları ekilmeli...
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı