|
Oradan, buradan, biraz da şuradan

Bu ülkede bir yıl içinde 185.000 ölümlü-yaralanmalı kaza oluyor.

Yazıyla: Yüz seksen beş bin…

Yarısı rakam, yarısı yazıyla: 185 bin.

O kadar kaliteli, geniş, tek yönlü yollar yapılmasına rağmen…



Yapılan o kadar uyarılara, kesilen cezalara rağmen…

Ne diyelim? “Allah kazadan beladan korusun”dan önce, “Allah akıl fikir versin” demek daha isabetli.

*

Öte yandaysa, bu ülkede 25 bin hasta, organ nakli için bağış bekliyor.

İki haberi birleştirip düşünelim.

*

Aziz Kocaoğlu, İzmir, aday olmayacağını ilan etmişti.

Şimdi aday olmak istediğini söylüyor.

Hangi sözüne inanalım?

Şu partide sözüne güvenilecek, ağzından çıkanın arkasında duracak, bir adam görmeyecek miyiz?

Bir kişi çıksın, tamam diyelim, bunun sözü sağlamdır diyelim.

O gün bir palamut kurban edeceğim.

*

Ev adresime gönderilen kargoyu teslim etmek için, benden TC Kimlik No istenmesi ne demek?

Biri dış, biri iç iki tane kapı açılmış, teslim etmeye gelen görevlinin karşısına çıkmışım.

Ne gereksizliktir bu?

Üstelik gelen kargoda ne olduğunu, kimin gönderdiğini de biliyorum.

O numarayı söylemesem, teslim edilmeyecek mi?

Ne yapacak? Geri mi gönderecek, kendine mi ayıracak?

Karar verdim, soran olursa, bundan sonra “numaram yok” diyeceğim.

Bakalım ne olacak.

*

Şu Amerikalıların “Güvenli Bölge” denilince anladıkları nedir?

Güven İslamoğlu veya Sadi Güven’in bölgeye gönderilmesi olmasın…

*

Akhisar yollarında bir Doğan, önünde giden otobüsü hatalı şekilde sollar.

O sırada otobüs şoförü korna ile uyarır.

Doğan’dakiler sinirlenir. Araçtakilerden biri, silah çekip camdan dışarı çıkararak kolunu sallar.

Alenen “Bak bende silah var” demektedir. Arkasındaki cümle ise “Beni gereksiz yere sinirlendiriyorsun. İstediğim şekilde sollarım, bana korna çalamazsın; tehlikeli biriyim, kafamı bozma vururum…”

Tabii otobüs şoförünün de sinirlenme hakkı var.

Karşılıklı sinirlenilince, mecburen “Sağa çek… Çek sağa…” muhabbeti devreye girer.

Yakındaki akaryakıt istasyonuna peş peşe girerler.

Otomobildekiler hışımla iner.

Otobüs ise polislerle doludur. Çevik Kuvvet.

Onlar da aheste şekilde inerler aşağıya.

Bu haber birkaç gün önce bültenlere eğlence kattı.

Yalnız bir hususta anlaşmazlık vardı. Otobüsteki polislerin sayısı.

60 diyen de oldu, 44 diyen de. Herkes kendi kafasına göre polis sayısı veriyordu: 50, 28, 35, 30…

Burada önemli olan husus, otobüste kaç polis olduğu değil, o silahlı ve sinirli ve kural tanımayan ve silah çekme ve gösterme ve sallama meraklılarının başına ne geldiği.

Anladığımız kadarıyla salıverilmişler. Kim uğraşacak bu manyaklarla mı dediler ne.

*

O kadar çok ‘ve’ dedik ki sonunda geldik Venezüella’ya.

Venezüella Devlet Başkanı Maduro geçen hafta yemin etti.

Brezilya ve Arjantin, ABD’nin gazıyla, başkanlığını tanımadıklarını söyledi.

Onlar Meclis Başkanı Guaido’yu tanıdıklarını söylüyorlar.

O Guaido ki orduya darbe çağrısında bulunan biri.

Başkan Maduro aleyhine bir gösteriye de katılmış ve başı derde girmişti.

Bizi ilgilendiren taraf ise Maduro ile dostça ilişki içinde oluşumuz ve Venezüella altınlarının Çorum rafinerisinde işlenecek olması. İlk etapta yirmi ton...

*

Angela Merkel…

An gelir, gider Merkel.

Daha baştan belliymiş onun gideceği, Attila İlhan hesabıyla.

#Kaza
#Organ nakli
#Bağış
#Aziz Kocaoğlu
#TC
#ABD
#Maganda
#Maduro
#Venezüella
#Angela Merkel
5 yıl önce
Oradan, buradan, biraz da şuradan
Erguvanlar da yanar
Obama tarzı İslamofobi
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı