|
Zoruna giden, kendi gazını kullansın

Kimler sevindi, kimler sevinmedi? Kimlere sevinmemek yetmedi de bir kademe üstüne çıkıp üzüldü?

İlk bakışta belli.

Müjde var, sürpriz yok.

Herkes kendi meşrebine göre davrandı.

Azerbaycan, Filistin, Pakistan, Bosna Hersek gayet olumlu açıklamalar yaptı.

Ukrayna da samimi destek verdi.

Kıbrıs’ın üst tarafı heyecanımızı paylaştı, alt tarafı bildiğiniz gibi.

Yunanistan neredeyse millî yas ilân edecek hâle geldi.

Dost düşman, hepsi beklendiği şekilde açıklamalarda bulundu.

*

Bir de içeriye bakalım.

Yine ayrıştık.

Kimi beğenmedi, kimi hafife aldı.

Kendince dalga geçmeye kalkanlar da var.

Çok güzel hareketler bunlar.

Tasada kıvançta beraber olamadıklarımızla tahterevalliye binmiş gibiyiz.

Biz sevinince onlar üzülüyor.

Biz üzülünce onlar seviniyor.

*

320 milyar metreküp gaz rezervine dudak bükene ne denir?

Doğrusu bu soruya cevap bulmak kolay sayılmaz.

Epeyce düşündüm de şöyle seslenmeye karar verdim:

Tamam birader, bir milyar metreküp de senin için bulalım; 321 milyar metreküp yeter mi?

O da az gelirse, seni ne kadarı kurtarır?

Kafanı gönlünü rahatlatmak için gerekli miktarı söyleyiver zahmet olmazsa.

Bu daha başlangıç zaten.

Devamı gelecek görünüyor.

Fakat hepsini birden bulmasak daha iyi.

Çok ürkütmeyelim vakvakları.

*

Neden böyle davrandıklarını anlamaya çalışınca, yine müşkülat çıkıyor karşımıza.

Kalpler mühürlü.

Gözler perdeli.

Gönüller zırdeli.

Her şeye karşı çıkmak, her yapılanı küçümsemek ve hiçbir işi beğenmemek üzerine kurulu bir kafayla karşı karşıya kalınca, başka türlü bir tepki bekleyemeyiz.

*

Bu arkadaşlar, “Van minut” çıkışında da paniğe kapılmışlardı.

“Siz öldürmeyi iyi bilirsiniz” dendiğinde, gözleri obruk gibi açılmıştı.

“Eyvah” diye feryat ettiler; “Yandık, bittik, mahvolduk…”

“Dünya beşten büyüktür” dendiğinde “İşte şimdi tamamen öldük” diye dövündüler.

Çok da haksız sayılmazlar.

Onca ekonomik saldırı, iç savaş provaları, kışkırtmalar, 17/25’ler, 15 Temmuzlar zevk için yapılmadı.

İsyan bayrağı açıldığında, mesele üç tane ağaç değildi.

Şimdi de Karadeniz’de gaz bulmak değil esas mesele.

*

Bunun Akdeniz’i var, karasıyla suları var; deniz yetki alanları, münhasır ekonomik bölgesi vesairesi…

O vesaire içine neler girmiyor ki?

Câri açık diye bir derdimiz var asırlardır.

O açığı kapatacak bir kapasiteden söz ediliyor ve daha nice kuyular gelecek ardından.

Enerjide yüzde 99 dışa bağımlı hâldeyken, bundan kurtuluşun ümidi belirdi.

Milletimizin ve dostlarımızın sevincinin sebebi ortada.

Fakat o tayfa hazımsızlık içinde.

Bir misli daha gider kapısı doğsaydı, zarar etseydik, borcumuz kat kat artsaydı, bakın o zaman nasıl sırıtacaklardı.

İster misiniz şimdi gaz evlere kadar ulaşınca “Ben bu gazı kullanmam” desinler…

Hiç komik gelmesin.

Vaktiyle köprülerin her biri için, Marmaray için, havalimanı için söylemişlerdi.

Zoruna gidenler her kimse, kendi gazını biriktirip kullansın.

#Gaz
#Karadeniz
#Türkiye
4 yıl önce
Zoruna giden, kendi gazını kullansın
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle