Kılıçdaroğlu’na, Erdoğan’a olan kinini bilemede işe yarar kimi sözleri söyleten fondaş Karar gazetesinin, yeni bir şeyler denediğini söylemiş ve kindar iki yazarının yazıları üzerinden başlatılan, Kılıçdaroğlu’nu güzelleme yarışını buna örnek olarak vermiştim.
Karar’ın başka elemanları da mezkûr yarışa katılmak suretiyle beni haklı çıkarmakla kalmadılar, yürüyen merdivenleri tersten çıkmaya çalışan Kılıçdaroğlu’ndan elde ettikleri malzemeyi, yine onun değiştirmesine fırsat vermeden kullanabilmek için, deyim yerindeyse onu deli güder gibi gütmeye de başladılar.
Örneğin, onlardan biri “Kemal Bey’e helalleşme yolculuğunda adres önerileri”yle, daha önce yapılan güzellemeleri sollayarak, proje gereği sorumluluk aşkıyla arzulanmış çobanlıkta başa yerleşti.
“Kılıçdaroğlu, hafta sonu uzun süredir Türkiye’de bir siyasetçiden duymadığımız etkileyici bir konuşma yaptı.
Erdoğan’ın açılım günleri yaptığı konuşmalara, Dersim Katliamı için yaptığı özür konuşmasına benziyordu.
Ama karşımızda bu kez başkalarının hatalarını sayıp döken bir siyasetçi yoktu.
Bizzat kendisi ve partisinin yaptığı yanlışlar için samimiyetle helalleşmek isteyen, herkese helalleşmeyi ve yeni bir
başlangıç yapmayı öneren kâmil bir insan vardı.
Konuşmayı henüz izlemeyenler, ana akım medyayı takip ettiği için izleyemeyecekler, hapishanelerde oldukları için göremeyecekler için buraya da koyalım.”
Koymuş da nitekim. Kılıçdaroğlu’na söyletilenleri -kendi gazetesinde çalışanlar tarafından bile duyulmadığını bildiğinden olmalı- köşesine tam tekmil yerleştirmiş.
Yerleştirdikten sonra, şeyhini dinleyen bir mürit gibi cezbeye gelerek yaptığı yorumları ve çobanlık aşkıyla sıraladığı önerileri ise küçümsememek, bilakis dönmelik psikolojisinin nadir bir örneği olarak özel bir incelemeye tabi tutmak gerekir.
Zira dönmeler bağnaz olur ve bağnazlık aklın tatile çıkarılmasına, duyguların sulu sepken boşalmasına sebep olması bakımından ruhsal bir incelemeyi hak eder.
Bunu da paranteze alıp, biz Kılıçdaroğlu’nun, bu elemanı en çok cûşa getiren sözlerinin hangisi olduğuna bakalım.
Gönüllü çobanlık arzusunun bir ifadesi olarak yazı başlığına da taşınması bakımından o sözler şunlar olmalı:
“Geçmişin arabalarıyla hiçbir yere gidemeyeceğimizi artık biliyoruz. Onun için artık helalleşme zamanıdır. Ne pahasına olursa olsun, toplumsal ilişkilerimizi güçlendirmek ve yaralarımızı iyileştirmek için geçmişte yapılan hataların sorumluluğunu almayı ve bunlar için birbirimizden helallik istemeyi bilmeliyiz.”
Helallik neden istenir?
Aslında helallik istemek dini bir terimdir ama biz şimdilik bunun anlamını paranteze alarak, nedenini dünya ilişkileri bağlamında şuna yoruyoruz:
Bilerek veya sonradan farkına vararak, birilerine karşı hak gaspında bulunmuşsunuzdur. Onlara maddeten ve manen verdiğiniz zararı artık geri almanızın imkânsız hâle geldiği bir zamanda suçunuzu itiraf ederek, herhangi bir bedele tabi olmaksızın o fiilinizi sözlü rıza yoluyla massetme duygusuna kapılırsınız ki, bu da sizi helallik istemeye yöneltir.
Bu manada, Kılıçdaroğlu’nun helallik talebi, herkese mahsus bir yolculuktur; sıradan insan da, bir şirket genel
müdürü de böyle bir ihtiyacı hisseder ve
uygular; dolayısıyla çok abartılacak bir husus değildir; yaşıyor olma ve ilişkilerini düzeltme kaygısının doğal bir sonucudur.
Kılıçdaroğlu ile helalleşme kelimesini birlikte öne çıkaran şey ise onun CHP’nin başında olmasıdır. Elemanın göz göre göre ıskaladığı asıl sorun da buradan kaynaklanmaktadır.
yetkisinin varlığı ise zaten şüphelidir.
Öte yandan, Kılıçdaroğlu, siyasette yalanı sıradanlaştırarak onu neredeyse asli sıfatı haline getirmiştir. Bu durumda, helalleşme talebinin sahiciliğini kim garanti edecektir?
Karar yazarları mı?
Buna karşı da, bozacı ayrancıya kefil olmuş demezler mi?