|
Güçlendirilmiş kaosun son üç günü

Partili cumhurbaşkanlığı sistemine karşı, Yedili Masa’nın hem gaye hem de seçim vaadi olarak uzun bir süredir dile getirdiği güçlendirilmiş parlamenter sistem, 15 Mayıs’ta oluşan Meclis tablosuyla birlikte gündemden düşüverdi ve yerini Yedili Masa’nın her ne pahasına olursa olsun cumhurbaşkanlığı seçimini kazanma uğruna başvurduğu güçlendirilmiş kaosun üretimine bıraktı.

Yedili Masa tarafından çok önemli sayılıp aşırı bir telkine konu olan bir hususun Cumhur İttifakı'nın Meclis’in çoğunluğunu elde etmesiyle aniden terk edilmesi bile, Yedili Masa’nın Türkiye’nin yönetimi hakkındaki bilgisizliğinin, hazırlıksızlığının ve yetersizliğinin en sağlam delili haline gelirken, onun söz konusu halinin daha farklı bir gerçekle ilişkili olduğu da son iki günde sosyal medya yoluyla ortaya çıktı.

Bu gerçek: Yedili Masa’nın 15 Temmuz’daki başarısız darbeden sonra, adı “ABD-FETÖ-NATO işbirliği” şeklinde sabitlenecek olan darbecilerin hiç boş durmadıklarıdır.

Son iki günde sosyal medyaya çok az bir kısmı dökülen makus faaliyetlerin, bilinmeyenleriyle birlikte derinden derine kesintisiz olarak işletildiği ve Yedili Masa oluşumunun da bu minvalde erişilmek istenilen mevzilerden sadece biri olduğu ortaya çıktı.

10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Tren Garı’ndaki terör eylemi için teröristlere verilen şifreli emirden, mahalli seçimlerde CHP’nin kullanacağı sloganlara, ilk bakışta bir gaf gibi görünen Çorum, Konya, Şanlıurfalı nitelemelerle özerkliğe işaret etmeye, İP ve sair küsurat partilerinin kurulmasına, İP ve İBB ortaklığıyla yapılan Saraçhane tiyatrosuna… kadar her işin, olayın, girişimin söz konusu “boş durmama” esasında gizli kanallardan ve sosyal medyadan planlandığı ve ilgili talimatlarla kotarıldığı ortaya çıktı.

Bu ifşanın toplum üzerinde iki yönlü bir etkisi olacaktır.

İlk yönü toplumu korkutmaya mahsustur. İfşası mümkün olan kısmıyla “Biz hiç boş durmadık, 2015’ten başlayıp 15 Temmuz başarısız darbe girişimize çıkan olayları ve bunun sonrasındaki intikam yeminimizi de içkin olarak Yedili Masa’yı kurdurmak suretiyle Türkiye’nin siyasi ve gündelik hayatını uzaktan verdiğimiz talimatlarla belirledik. Size ağır bedelleri ödetecek bir güce sahip olduğumuzu bilin ve bizden korkun” denilmektedir.

Bundan birileri korkabilir mi? Elbette olabilir! Çünkü insan tehlike ve endişe içinde olmayı sevmez. Bu nedenle zillete düşmeyi, vesayet altında yönetilmeyi tercih edebilir. Ayrıca ülkemizdeki “hain kontenjanın yüksekliği” de göz önüne alındığında bu korkunun kimilerinin aklında yer tutması mümkündür.

İkinci yönü ise bunun tam aksidir. Cesaret ve hamiyette yükselmeye, vatanseverlik şuurunun uyanmasına sebeptir. “Benim ülkemi Amerikan beslemesi üç buçuk zelil mi yönetmeye kalkışıyor?” sorusunu sorarak, kendi seçimine ve geleceğini inşa etme hakkına sahip çıkanların sayısı korku duyanların sayısından çok çok daha fazla olacaktır.

Nitekim özellikle gençlerden gelen mesajlarda “Yedili Masa’nın seçim vaatleriyle gözlerim perdelenmişti; sosyal medya üzerinden oynan oyunları, kumpasları, provokasyonları görünce bir şimşek etkisiyle uyandım. Geçmişteki inadım için özür diliyorum, pazar günü oyumu Başkan Erdoğan’a vereceğim” vurgusu da zikrettiğim sonucu göstermektedir.

İP Başkanı’nın, bir BB başkanı eliyle Erzurum’da sahnelenen provokasyondan sonra kazanma umudunun arttığını, HDP’nin masada olmasına karşı böyle büyük bir tepkiyi hiç beklemediğini söylemesi, buna karşılık “Kürtlerin tamamı PKK’lı değildir” şeklindeki sıradan bir gerçeği dile getirmekle yetinip, Yedili Masa’daki eş-başkanlardan birinin PKK ile yaptığı karanlık anlaşmaya hiç değinmemesi de zikrettiğimiz ikinci yöndeki uyanışın derecesini, hem kendisinin hem partisini hem de Yedili Masa’yı kurduranların göremediklerinin delilidir.

Evet, yedi düveli de arkasına alan ABD-FETÖ-NATO işbirliği esaslı bir tehlikeyle dün olduğu gibi bugün de yüz yüzeyiz.

Ancak bu, tehlikeyi üretenlerin baskılanamayacağını; komplolarının, ayak oyunlarının bozulmayacağını göstermez.

Zaten 17-25 Aralık’tan beri, irade gerektiren sınır ötesi operasyonlarda; genel, mahalli ve cumhurbaşkanı seçimlerinde o müşterek şer güçleri an be karşımıza çıktı ve milletimiz onları şuurluluk ve oy tekmesiyle sahnenin dışına itti.

Bugün yaşadığımız durum bunun bir süreğidir. Onların planları uzun vadelidir ama milletimizin kendiliğinden işlerlik kazanan karşı planları onlarınkinden daha uzun solukludur.

Yeter ki onların onca faaliyeti karşısında rehavete düşülmesin, 2. tur seçime kalan son üç günde “güçlendirilmiş kaos”un üreteceği şer etkili bir şekilde anlatılsın!

#Seçim
#PKK
#HDP
#Ömer Lekesiz
1 year ago
Güçlendirilmiş kaosun son üç günü
Bereket
Azınlığın zenginliği ile 1 Mayıs'ın yoksulluğu
Tadımlık hile
Öğrenci hareketleri: İsrail’e karşı ama düzene karşı mı?
Netanyahu’ya tutuklama tehdidi ve Amerika’nın uluslararası itibarı