|
Hayreddin Karaman Hoca’mıza vefa…

Arapça “klm” kökünden gelen kelime ile “mlk” kökünden gelen melek kelimesi arasında anlam benzerliği kuranlar, “söylenen şey” demek olan kelimenin Rabbimizden vârid, fütûhat, şevâhid, levâih, ilhâmat… esasında bir lütuf oluşuyla, “haberci” anlamındaki meleğin latif oluşundan hareket ederler.

Buna göre kelime ile melek birbirinin lazımı olmakla kalmaz, bunlara muhatap olanların ferdiyetlerini aşarak, ümmet için elzem olanın beyan edilmesi tahtında bir mecburiyetin adı olur ve böylece gerek kelime gerek melek-e gerekse her ikisiyle birden lütfa mazhar olanın onların haklarını vermesi, yani kelimeyi susma, meleke-yi tatil etme yoluyla zulme uğratmaması gerekir.

İnsanın kelime ve meleke ile ilişkisinde eşitlik yoktur. Çokları kelime ve melekeyle gündelik işlerle sınırlı şekilde; teknik ilim ehli zahiri yönünden bağ kurarlarken, ulemamız Allah’ın ve Resûlü’nün hükümlerini yaymak, şer’î hadleri belirtmek ve dolayısıyla dünya ve ahiret hayatında mutluluğu temin etme cihetinden bir bağ kurarlar.

Onların bu bağı aynı zamanda kelimeye ve melekeye talip olanlar için de bir “kanal” oluşturur; diğer bir söyleyişle biz acizler için ulema, söz konusu lütfun bir merci’ olur ve bu sayede kelimenin kendisini ve melekenin keşfini, ifasını… biz onlar vasıtasıyla öğreniriz. Bu yanıyla ulemamıza borçlanmakla kalmaz, mezkûr silsileyle bizi asıl borçlandıran Rabbimiz’e borçlanırız.

Kendi ferdiyetimizle kayıtlı olarak söyleyecek olursak, Rabbimiz’in zamanlarında yaşamayı ve zikrettiğim bağlamda kendilerinden beslenmeyi nasip ettiği ulemaya, en azından başkalarının da onlardan istifade etmelerine vesile olmak ve borcumuzu da kısmen ifa etmek bakımından- işaret etmeyi, zatlarına ve eserlerine dikkat çekmeyi bir görev biliriz.

Fakir, kendi cirmince bu görevin taliplerindendir ve ulemamız hakkında bu sütunda zaman zaman yazmaya çalışmaktadır. Bundan hareketle Hayrettin Karaman Hocamız hakkında yazmak da son günlerde niyetimizde sabitleşmiş bir husustur.

Biz bu niyetle hemhal iken, yaklaşık iki hafta önce bizim Ersin Çelik “Yıldırım Belediyesi Hayrettin Hoca’mızla ilgili bir vefa gecesi düzenlemiş, orada bulunmamız isteniliyor” diye haber verdi. Rabbimiz’den bir şikâyetimiz yoktur ama O’nun bize verdiği mühlette kendi ellerimizle yüklendiğimiz bazı dertlerimiz hep vardır. Ersin’in ilettiği haber bazı dertlerimizin bizi baskıladığı bir vakte denk geldiğinden ona “olur” diyemedik. Fakat verdiğimiz kararın -Hayreddin Hoca’mızla görüşme fırsatını tepmiş olmak bakımından- kendimizde bir iç çatışmaya dönüşmesine mani de olamadık.

Derken Albayrak Medya Reklam Piri Genel Müdürü Abdullah Hanönü de aynı maksatla Bursa’da bulunmayı teklif edince bu kez hiç tereddüt etmeden “evet” dedik; Kardeşim Abdullah, Ziya Kadam ve Kahraman Güvendi’yle birlikte Bursa yoluna düştük.

Hayreddin Karaman’a Vefa Programı’nın sahibi Yıldırım Belediyesi Başkanı’mız Oktay Yılmaz Beyefendi’nin program davetlilerine ikram ettiği akşam yemeğinde ortama dahil olduk. Bu tür programları takip etmede ve ekip olarak izlemede mahir olan Ersin Çelik ve kıymetli ekibiyle buluştuk önce. Hemen ardından yemeğin verildiği salona geçerek Hayreddin Hoca’mızın elini öpüp, dualarına talip olduk ve ardından Tayyare Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen programa katıldık.

Hayreddin Karaman Hoca’mızın ailesi, dostları, dava arkadaşları, öğrencileri oradaydı. Davetlileri alacak büyüklükteki salon, program vesilesiyle hocamızı görmeye gelenlerle tıklım tıklım dolmuştu. Bu yoğunluk içinde başlayan programda, aşrı-ı şerifler okundu ve Başkanımız Oktay Yılmaz bu etkinliği neden düzenlediklerini de ihtiva eden rikkatli kelimelerle yüklü bir açılış konuşması yaptı.

Sair protokol konuşmalarını takiben, Ahmet Saim Kılavuz’un moderatörlüğünde aralarında hocamızın evladı İhsan Karaman ile değerli dostlarından Mehmet Görmez ve Mustafa Ağırman Erzurumî’nin de bulundukları altı kişilik bir heyet Hayreddin Hoca’mız hakkındaki bilgi, görüş ve tanıklıklarını katılımcılarla paylaştılar.

Cumhurbaşkanı’mız Erdoğan’ın hocası da olan hocamız için gönderdikleri vefa mesajının okunmasıyla da mekandaki herkesin ortaklaştığı sevgi ve duygu gereken vasfına erişmiş oldu.

Tam, Tasavvuf Müziği sanatçısı Mehmet Kemiksiz’in Hayreddin Hoca’mızın şiirlerinden bestelediği eserleri bizzat icra edecekken, klimalar nedeniyle fakirde arız olan nefes problemiyle salondan ayrılmak zorunda kaldık.

Böyle de olsa hocamızın suretini zihnimize yeniden nakşetme maksadımız yerini bulmuştu, şimdi o suretin bizdeki karşılıklarının nelerden oluştuğunu söylemeye gelmişti sıra.

#Hayreddin Karaman
#Ersin Çelik
#Bursa
#Ömer Lekesiz
8 ay önce
Hayreddin Karaman Hoca’mıza vefa…
İyi Ki Varsınız
Bir Başka Mesele: Neden cinsiyet değiştiriyorlar?
Birliğe çağrı
Adamın adı Filistin
Dünya bu gençlerle güzelleşecek