|
Özür ve yıkım mutabakatı

Seçimler yaklaştıkça, 6’lı masadan toplu ya da tekli olarak yapılan her açıklama bu seçimlerin doğrudan Türkiye’nin bekasına mahsus bir seçim olacağını yeniden ve yeniden gözler önüne sermektedir.

Bunun son örneği ise, ortak politikaların belirlendiği mutabakat metnidir.

Sandığın göründüğü şu günde muhalefetten ilk beklenen seçmene vaatlerde bulunmak olduğundan, mutabakat metni o vaatleri içermektedir ama ne yazık ki seçmen yönünden değil, irade, dirayet, yönetim, savunma, beka ve güçlülük… bakımından zayıflatılmış bir Türkiye beklentisi içinde olanların bu isteklerinin karşılanması yönünden gerekli vaatleri içermektedir.

Buçuk oy oranıyla 6’lı masaya katılan ve son günlerde PKK’nın megafonu haline gelen birinin sarf ettiği “İspanyol gazetesine buradaki şeylerin hepsini anlattım. ‘Zor değil mi?’ dediler. ‘Zor ama yapacağız’ dedim. Avrupa’dan da bakacaklar ve hayranlıkla diyecekler ki ‘Aferin Türkiye’ye. Şuna bak’ diyecekler.” şeklindeki sözleri tek başına bu vaadin en açık deli olarak orta yerde durmaktadır.

Buna göre mutabakat metninin asıl amacının Türkiye’nin her yönden zayıflatılmasını hasret ve merakla bekleyenlere verilecek garantilerin ilk toplamından olduğu kuşku götürmediği gibi, -Allah milletimizi ve devletimizi muhafaza buyursun seçimi kazanmaları halinde- verecekleri yeni sözlerin de Türkiye’yi parçalamaktan, bekasını Amerika’nın ve Avrupa’nın insafına bırakmaya kadar bir dizi ihaneti beraberinde getireceği de kuşku götürmemektedir.

Bundan yirmi yıl kadar önce yolumun düştüğü Sao Paulo’da, Brezilya hudutları içinde üretilen un, şeker, kahve vd. temel gıda maddelerinin, ancak Amerikalı şirketlerin yetki ve kararlarıyla ihraç edilebildiğini öğrendiğimde, oradaki tanıdık bir avukata bunun sebebini sorduğumda şu cevabı almıştım: “Biz Brezilyalılar açlıktan ölmemek için ruhumuzu Amerika’ya sattık!” 6’lı masayı oluşturanların başlangıç itibariyle fiili açlıktan değilse de, iktidar açlığından kaynaklandığı sabit olan vaatlerinden de görülen neticede budur: Batı’nın aferinine ve dolayısıyla insafına muhtaç bir Türkiye yaratmak!

Söz konusu metni, 6’lı masayı oluşturanların dıştaki destekçilerinden zikrettiğimiz bağlamda Avrupa’dan (daha genel söyleyişle Batı’dan) mahcubiyetle boyun bükerek Türkiye’nin son yirmi yılındaki kararlı ve güçlü devlet duruşundan, ona gerçek kimliğini iade eden yöneticilerin vakar ve ısrarından dolayı özür dilemeleri şeklinde okumamız hiç de afaki bir durum değildir. Özellikle, iktidar olurlarsa 9.000 (başka bir iddiaya göre 30.000) bürokratı derhal değiştirmek üzere fişlediklerini açıklamaları da yine söz konusu özrün bir gereğidir. Batı’ya karşı güçlü Türkiye’yi savunanları adeta bu yolla Batı tarafından cezalandırılmak üzere dosyalayan bir muhalefetin iktidar olma uğruna Brezilya örneğindeki gibi sadece ruhlarını satmadıkları, başka şeylerini de sattıkları anlaşılabilmektedir.

6’lı masanın “krizden kurtuluş reçetesi” olarak 9 ana, 75 başlık ve 2.300 den fazla vaatle ürettiği mutabakat metninde, ekonomiye yön veren mevcut kurumların ortadan kaldırılarak ekonominin zayıflatılması; planlanmış, başlama aşamasında bulunan ve başlamış olan yatırımların durdurulmaması, yeni yatırımların asla yapılmaması; ekonomiden güvenliğe, milli istihbarattan savunmaya… son yirmi yılda başı dik, onurlu ve kararlı bir Türkiye’yi inşa eden ekiplerin tasfiyesi… Türk halkının gözlerinin içine bakılarak ilan edilmiştir.

Bunların yerine FETÖ ve PKK elemanlarından devletle ve milletle bağı kesilmiş olanlarla yeniden bağ kurulması, eski görevlerine iade ya da yeni görevlendirmeler yoluyla devlet kurumlarının hainlere teslim edilmesi ise 6’lı masa tarafından yaratılmak istenilen siyasi facianın tüy dikilmiş halidir.

Seçim barajını yüzde üçe ama Hazine yardımını yüzde bire indirmedeki maksadın da aynı bağlama oturtulduğu, millet tarafından asla iktidara getirilmeyecek olan terör örgütlerinin kuracakları partilere bu yolla can suyu verileceği, bizzat devletin yardım ve yataklığında onların başlı başına bir beka tehdidi olarak korunup kollanacağı görülmektedir.

6’lı masa mutabakat metninin neresinden bakılırsa bakılsın sonuç beka sorununa, zayıflatılmış bir Türkiye talebine, Batı karşısında acziyete düşürülmüş bir Türkiye arzusunun gerçekleştirilmesine çıkmakta olup, bu manada önümüzdeki seçimlerin vesayet siyaseti ile bağımsız ve güçlü bir Türkiye’nin seçimi olarak gerçekleşeceği tartışmasız bir şekilde ortaya çıkmaktadır.

Bu sebeple seçim günü sandığa düşecek her oy ya zillete ya da Türkiye’nin bekasını sağlamaya yönelik olacaktır.

#6'lı Masa
#PKK
#FETÖ
#Ömer Lekesiz
1 yıl önce
Özür ve yıkım mutabakatı
‘Yeni Dünya’yı anlamayan ABD Başkanı seçilirse…
Dövizde çözülme hızlandı: Bir haftada 15 milyar USD
“Evine dönemezsin...”
Antisemitizm, 7 Ekim ve Biden’ın Vietnam’ı
Yangından mal kaçırma: Terör örgütü ABD’den tanınma istiyor!