Daha dün, aynı mahiyetteki benzer tezkerelere “evet” dediği halde, yenisine “hayır” diyen ve bu çelişkiyi saklayabilmek için, “evet” diyenleri Cumhuriyet’e ihanetle suçlayan; bundan iki gün sonra Yozgat’ta, HDP ile PKK’nın müşterekliğine değinmekten özenle kaçındırılarak, “Söz veriyorum; o Kandil denen yuvayı yerle yeksan etmezsem...” diye gürletilen; din ve inanç hürriyetine mahsus olarak çıkartılan her yeni kanunun adından Anayasa Mahkemesi’ne koşturulan; HDP’ye verilen oyları peşin olarak kendi partisinin hanesine yazdırabilmek için her fırsatta tekrarlatılan “zinhar teklif bile edilemez” şeklindeki atarlarından vaz geçirilen bir Kılıçdaroğlu’ndan söz ettiğimize göre, onun konuştuğunu değil konuşturulduğunu, tereddüt etmeden söyleme hakkını kazanıyoruz demektir.
Taraf gazetesinden miras projenin yeni uygulama zemini olan fondaş Karar’ın iki elemanı, Kılıçdaroğlu ile yaptıkları söyleşide onu istedikleri gibi konuşturacakları bir kıvama getirdikten sonra, ona şunları söyletiyorlar:
“Bizim muhafazakâr dünyayla helalleşmemiz lazım, eksiğimiz var, oturup konuşmadık, derdinizi dinlemedik, Ankara’da oturduk durduk. Şimdi bu yıkılıyor ama karşılıklı güven de oluşmaya başladı. Ama belli bir zaman dilimine ihtiyaç var. Sosyal kimlikler üzerinden siyaset yapma politikası izledik. Muhafazakâr söylemini muhafazakârlara haksızlık olarak görüyorum. En muhafazakâr parti bizdik çünkü değişime direniyorduk. Şimdi dindar kesimle ilişkilerimiz daha iyi, zaten dindar kesim de ülkenin gidişatından rahatsız. Onlar da değişim istiyor. Bütün mesele karşılıklı güveni oluşturmak.”
Sonra fondaş gazetenin iki yazarı da Kılıçdaroğlu’na söyletilen ilgili ve okura ilginç gelebilecek sözler üzerine, görül rahatlığıyla bir Kılıçdaroğlu güzellemesi yapabilecek olmanın hazzından, bitmeyen ve bitmesi mümkün olmayan Erdoğan düşmanlığını bilemeye; o söyletme tarzında aslen öteki olarak sınıflandırıldıklarının farkına bile varmadan, muhafazakârların yekûnuna özel bir hak sağlamışçasına, sünnet çocukları gibi sevinç çığlıkları atıyorlar.
Fondaş Karar’ın malum elemanlarının nihai derdi, Başkan Erdoğan’ın iktidardan uzaklaştırılmasıdır.
İP’in başkanı Akşener’e, HDP-PKK konusunda daha kucaklayıcı bir dil kullanmasını önermekle, gerçekte “Aklınızı başınıza toplayın, birlikte hareket etme fırsatını teperseniz Erdoğan yine kazanır” demeye getiren bir bakışın, kin ile yoğrulmuş yenme tutkusundan kaynaklandığı ve bu tutkuya tabi olarak yaşayanların Erdoğan’ın iktidarını devirmeden rahata ermeyecekleri, şirretliklerinden asla vaz geçemeyecekleri malumdur.
Bu bakımdan, Kılıçdaroğlu’na söylettikleri yeni hususları, her fırsatta tekrarlanmasını da ondan istediklerinden eminiz.
Hep birlikte izleyelim, devamı mutlaka böyle gelecektir.