“
, Kont’un en karanlık, en büyük miraslarından biridir…
Onun, insan hakları ihlallerinin ve katliamların ötesinde, bizi açgözlülük kahramanlarına dönüştüren gerçek mirası buydu…
Toplumumuzun
bu açgözlülük, sadece parayla değil, bencillikle de ilgilidir.”
Bu sözler, son filmi El Conde (
) hakkında Hürriyet’ten Barbaros Tapan’a konuşan Şilili yönetmen Pablo Larrain’e ait…
1973’te, Şili’de askeri darbe yapan zalim diktatör
, filmde 250 yıldır yaşayan bir “
” olarak tasavvur ediliyor.
Larrain, Şili’nin yaşadığı o toplumsal sarsıntıyı “alaycı” bir biçimde anlatıyor.
“Kont” diye andığı General Augusto Pinochet…
Şili’nin ve dahi Latin Amerika’nın
seçimle gelen ilk sosyalist devlet başkanı
Salvador Allende’yi devirdi!
ABD güdümlü Pinochet’nin
in yoğun desteğiyle gerçekleştirdiği darbe sırasında Başkanlık Sarayı bombalandı.
Darbecilere silahıyla direnen Allende için “İntihar etti” denildi;
öldürüldüğüne dair kuşkular
ise yıllardır kesilmedi.
“Demokrasi” çikletini çiğnemeyi çok seven Haydut ABD’nin serbest seçimle gelen ancak kendi kontrolünde olmayan siyasi liderlere…
Faşist yöntemlerle çıkardığı kanlı ve dramatik faturalar pek çoktur.
-Sayısız örneğini ezbere biliyoruz!
Pinochet, kendisinden yedi yıl sonra darbe yapan Amerikancı Kenan Evren’i hatırlatıyor.
1980 döneminde Orgeneral Evren’in “Başyaveri”
!
darbesinin bu “Çevik” ismi, İsrail ile ABD’nin mutemet elemanıydı.
Cuntacı Bir, 30 Ağustos 1999’da emekli edildikten sonra “
hayali kurmuştu!
O günlerde,
Cumhurbaşkanlığı makamına yakıştıranlardan
de…
Galatasaray Teknik Direktörü Sinyor Fatih Terim’di!
-Bunu, ekranda söylemişti.
Şimdiye kadar Türkiye’de yaşanan en büyük
skandalı olan (1982)
…
12 Eylül 1980 askeri rejim döneminin ürünüydü.
Yazımızın girişindeki “
” bahsi, gündemdeki Fatih Terim Fonu’nu çağrıştırıyor!
Diktatör Pinochet de, Diktatör Evren de Sam Amca’sının
çıkmıştı!
Vampir denildiğinde ise akla -Şili’nin sabık diktatörü Pinochet’yi bile sollayan- Siyonist Soykırımcı
geliyor!
Haydut ABD’nin bütün hücreleriyle desteklediği Terör Devleti İsrail, geçici ateşkese kadar olan 48 günlük sürede Gazze’de
masum insanı katletti!
Bu masumların/sivillerin
fazlası çocuk,
fazlası kadın!
İsrail/ABD, Birleşik Terör Devletleri olarak bir
Katil, katille arkadaşlık eder; vampir de vampirle gezer!
ABD ve AB; faşist devlet İsrail’in “laikliğini ve demokrasisini” yıllardır ve halen “örnek” diye gösteriyorlar!
İşgalci İsrail’e karşı vatanını savunan Hamas’a ise “terör örgütü” diyorlar!
Kısa bir süre önce, Piers Morgan’ın Talk TV’de sunduğu programda…
Haham Shmuley denilen şahıs ile yazar
Filistin-İsrail Savaşı’nı tartıştılar.
Mendebur Morgan “Hamas’ın, artık gitmesi gerektiğinden” söz ettiğinde…
Hijab “
Birçok kişi, Netanyahu’nun gitmesi gerektiğini düşünüyor”
dedi!
Haham Shmuley, buna “Netanyahu, demokratik yollarla seçilmiş bir lider” diye karşılık verdi…
Yazar Hijab’ın harika cevabı, bir nevi doksana gitti:
“Hamas da, demokratik yollarla seçildi.”
DÜNDEN BUGÜNE: VAHŞİ BATI
İranlı mütefekkir, sosyolog Ali Şeriati (1933-1977) ‘İslam Cemaati ve İmamet’ adlı eserinde şunları yazmıştır:
“Büyük Fransız devriminden sonra, çoğunlukça demokratik olarak seçilmiş ilk Fransız Hükümeti şu açıklamayı yaptı:
‘Hanımlar, beyler; her kim, Cezayir şehrinin
bombalanmasını yakından izlemek istiyorsa…
1812’nin X günü, Fransız ordusunun Fransız vatandaşları için düzenlemiş olduğu Y noktasına gelebilir. Böylelikle ordunun eylemlerini yakından görebilir.’
Demokratik seçimlerin ardından kurulan liberal hükümet, büyük bir şehrin
ve tek suçu
olan bir halka karşı
yapılacağını ilan ediyordu…
Büyük Fransız devriminin mirasçısı hükümet, bir günde Madagaskar’da kırk beş bin kişiyi öldürtüyordu!
Bütün bu cürümler, Ortaçağ’da değil Versay Sarayı’ndaki Ludwig döneminde işlendi.
Sömürgeciliği, halkların kitle halinde katledilmesini, Avrupalı (Batılı) olmayan insanların medeniyetlerinin yıkımını…
Demokratik olarak seçilmiş...
Liberalizme inanan hükümetlere borçluyuz!
; 19. ve de 20. Yüzyıl’da,
demokrasi ve Batı liberalizmi adına işlenmişti!
(Sayfa:163)
-Bu satırlar, ne kadar
geliyor değil mi?
O vakit, Erich Maria Remarque’den mülhem söyleyelim:
-Batı Cephesi’nde, 21. Yüzyıl’da değişen bir şey yok!”