|
Ağaca değil, ormana bakma ve normalleşme zamanı
Depremde bir kısmımızın bedenleri yıkıldı ama tüm ülkede
ruhlar enkazda kaldı.

Her şehirden yardım için deprem bölgesine koşan onlarca insan oldu.

Herkes elinden geleni yapmaya çalıştı.

Kimisi parasıyla, kimisi malıyla kimisi de bedeniyle
yardım kervanına
katıldı.
Ülkenin dört bir yanından gelen 10 bine yakın
madenci
, yerli yabancı kurtarma ekipleri altın arar gibi enkazda koridor açarak hayat kurtardı.

Gidemeyenler televizyon ekranlarına kilitlendi.

Adını hiç duymadığımız, reklam yapmayan onlarca sivil yardım kuruluşlarının (kimilerine göre cemaatlerin) varlığını 10 ildeki çalışma ve yardım faaliyetlerinde öğrendik.

**

“İçinden geçmekte olduğumuz süreç bir doğal afetin neden olduğu kriz durumudur” diyor Prof. Dr. Acar Baltaş.

Ve afetin tanımını şöyle yapıyor; “İnsanlar için
fiziksel, ekonomik ve sosyal
kayıplara neden olan, normal yaşam akışını durduran veya ciddi olarak sekteye uğratan, toplumu etkileyen ve yerel imkanlar ile çözülmesi mümkün olmayan olaylara verilen isimdir.”
Afetin psikolojik etkilerini ve ne yapılması gerektiğini
de şöyle sıralıyor Prof. Dr. Acar Baltaş;
“Ekranda sürekli olarak yıkım ve kurtarma görüntülerini izlemek toplumun ruh halini bozdu ve birçok kişide depresif belirtilerin ortaya çıkmasına neden oldu. Bu belirtiler arasında
üzüntü, enerji kaybı, genel bir isteksizlik hali ve suçluluk
duygusu en başta gelenler.
Yakın çevremde en sık duyduğum söz,
“İçimden hiçbir şey yapmak gelmiyor”
ifadesidir.

Bana fikrimi soranlara, insanın ruh sağlığını koruması ve zorlu bir süreçte sağlam kalması için üç temel, iki de ikincil önerim oluyor.

Temel önerilerin birincisi;
İşimize odaklanmak.
Ruh sağlığını korumanın en önemli adımı
“anlamlı bir üretim içinde olmak”.

Bu nedenle işinizi yapın, özellikle de her zaman yaptığınızdan daha iyi yapmaya gayret edin.

İkincisi eğer afetten etkilenen insanlara karşı sorumluluk hissediyorsanız kendi
paranız, zamanınız, varsa fikir ve girişimciliğinizi
kullanarak onların hayatına katkı sağlayacak bir girişimde bulunun.

Üçüncüsü muhtemel İstanbul depreminde, bu kez yaşanan organizasyon sorunlarının yaşanmaması için, sivil toplum örgütlerinde görev alın.

İkincil önerilere gelince:
Sahip olduklarınızın (maddi ve manevi) kıymetini bilin.

Bu konudaki farkındalığınızı geliştirin.

Daha sonra da
dertleriniz ve sıkıntılarınızın
ne kadar önemli olduğu konusunda kendinizi sorgulayın.

Beslenmeden sonra insanın en temel ihtiyacı güven ve güvenliktir.

Bu da gündelik hayatta koşulları kontrol etme duygusuyla sağlanır.”

Baltaş hocanın önerilerine sadece şunu ilave etmek isterim;

Geleceğe dair bütün planlarınıza ölümü dahil ederseniz, savrulmazsınız.

**

“Herkes ölecek yaştadır”
diyordu şair.

Ölümün yaşı yok.

Deprem çok sert hatırlattı bize hayatın her an sonlanacağını.

O yüzden de ölüm gerçeği ile böyle yüzleşmek ağır geldi.

Ezberlerimiz bozuldu.

Ruhlarımız yoruldu.

Toplumun önemli bir kısmından “Uyku düzenim değişti”, “Tadım tuzum yok” sözlerini çok duyar olduk.

Ama hayat devam ediyor.

Ölüm ve deprem gerçeğini yok sayarak değil, bunlarla hayata devam etmemiz gerekiyor.

Ağaçlara tek tek bakarak değil, ormana bakarak birlikte normalleşeceğiz.

Başka bir yol yok.

**

AFAD,
Akut, Kızılay,
Ahbap
, TOBB, neredeyse tüm şehirlerin Ticaret ve Sanayi Odaları ve belediyeler, işçi ve memur sendikaları,
Atatürkçü Düşünce Derneği
, İsmailağa Derneği, Karınca Misali Derneği,
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği
, Ensar Vakfı,
ÖNDER
, Çorbada Tuzun olsun Derneği, Tebessüm Derneği, İFAM, Memur Sen, Beşir Derneği,
Gönüllüler
, Fetih İnsani Yadım Vakfı, Yetim Vakfı, Safa Vakfı ve Verenel Derneği,
Yeryüzü Doktorları
, Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı,
Aziz
Mahmud Hüdayi Vakfı
, Mirasımız Derneği, Hayrat Vakfı, Umuda Koşanlar Derneği, Vuslat Derneği, Yedi Başak Derneği, Deniz Feneri, Hayder, Yardımeli Derneği,
Sadakataşı
, İnsan Vakfı, Paylaşmaktır Hayat Derneği: Şule Yüksel Şenler Vakfı desteği ve Sinefesto ortaklığı,
İDDEF
, Hasene, İlim Yayma Vakfı, Türkiye Gençlik Vakfı, TÜRGEV,
Ümmet Vakfı
, KADEM, Es Seyit Osman Hulusi Efendi Vakfı, Anadolu Gençlik Derneği, Milli Gençlik Vakfı, Cansuyu Derneği, İHH İnsani Yardım Vakfı, Diyanet Vakfı ve s
osyal medyayı yardımda koordinasyon amaçlı olarak aktif biçimde kullanan gençler.

Enkaz başında tek yürek, ailelere yoldaş, yetimlere anne-baba, açlara aş, evsizlere barınak oldunuz ve mağduriyet bitene kadar destek olmaya devam edeceksiniz.

Hepinize teşekkürler.

#Deprem
#Psikoloji
#Ruh Sağlığı
#STK
#Yaşar Süngü
1 yıl önce
Ağaca değil, ormana bakma ve normalleşme zamanı
Siyasette yumuşama: Mümkün mü?
Genç kimdir?
Başkan Erdoğan soykırım davasının müdahili olarak ABD’ye gidecek mi?
Özgürlüğün otoriterliği karşısında Filistin taraftarı öğrenciler
Gazze ışığında üniversitenin misyonu