|

Güzel konuşmak artık bir meziyet değil. Meziyet konuştuğunun arkasında durmak ama moda olan bu da değil. Moda, güzel cümleler kurup insanları etkilemek ve beğenilmek.

Sosyal medyada bu alanda milyonlarca yetenekli insan mevcut.

Söylenenlerin binde biri gerçekleşse dünya güzelleşecek ama ona vakit yok.

Aynaya bakan da yok.
Herkes başkasına konuşuyor, herkes başkalarına akıl veriyor.

Büyük adamlar da küçükler de aynı rüzgârın etkisinde.

Lafla peynir gemisini yürütmek ve başarmak bu yüzyılın modası.

Pandemiden daha tehlikeli bir salgın bu.

Yalnız bu öldürmüyor, süründürüyor.

**

Mesele büyük adamlardan biri şöyle konuşuyor bir konferansta; “
Adil bölüşemediğimiz her şey, sürdürülebilir geleceğimizin önünde bir engel olarak duruyor.
Yapay zeka, bozulan küresel çevre dengelerinin insanlığı mecbur kıldığı ‘sürdürülebilirlik’ çalışmaları, evlerimize kadar giren robotik cihazlar, birbiri ile konuşan makineler ve daha nicesi hayatımızı şekillendiriyor.

Bu değişim rüzgârına, birey ve kurumlar olarak, dönüşmeden karşı duramayız.”

“Bunun için ne yapıyorsun” diye sorsan muhtemelen verecek cevabı yok.

Çünkü durum ortada.

**

Başka ünlü bir isim de şöyle akıl veriyor dinleyen iş adamlarına;

“Toplumların refahının en önemli belirleyicileri
maddi olmayan kaynaklarıdır.
Hedefimiz sadece zenginlik değil; g
elişmiş, saygın, adil ve çevreci bir
Türkiye’yi hep birlikte inşa etmek.
Gelecek, ancak
hiç kimseyi geride bırakmadan inşa edilirse
ortak bir gelecek olarak anlam bulur.

Bunun için toplumsal dayanışmaya ve iş birliğine ihtiyaç var.

Nitekim bugün dünyada karşı karşıya olduğumuz krizler çok katmanlı, çetrefilli ve
kimsenin tek başına çözüm bulamayacağı konular.
‘2030 yılında hayal ettiğimiz dünyaya ulaşabilmek için neye ihtiyacımız var?’ sorusunun yanıtı, yine ‘Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın içinde; 17. Amaç ise,
daha iyi bir dünyaya açılan kapının anahtarının iş birliğinde saklı.”

Ne güzel bir konuşma değil mi.

Herkes bu yazının altına imzasını atar.

“Peki bu amaçları gerçekleştirmek, d
ünyayı yaşanabilir hale getirmek
için ne yapıyorsunuz” diye sorsan, cevabı yok.

Hiçbir şey yapmıyorlar.

Yapsalar söylerler zaten.

Devir, yaptığını pazarlama, satma ve beğenilme devri çünkü.

**

Güzel ve çarpıcı konuşmalarıyla akıl satan
Nobel ödüllü
uluslararası bir
ekonomist
de kendisini dinleyen iş dünyasının temsilcilerine küresel perişanlığı şu sözlerle dile getiriyor;
“Pandemi artık sonu gelmeyen bir
endemiye
dönüştü.

İnsanlar bununla yaşamaya alıştı. Ancak süreç, küresel anlamda ekonomik, sağlık, tedarik zincirleri ve daha birçok alanda büyük yıkımlara neden oldu.

Pandeminin
ekonomi üzerindeki etkisinin
sonuna gelmedik.

Pandeminin en korkunç etkisi geride kalmış gibi gözükse de insanların içinde büyük yıkımlar var.

Hiçbir şeyin bu sistemde uzun süre ayakta kalamayacağına şahit olduğumuz bir duraklama döneminden geçiyoruz.

Bu artık ‘
yıkımcıl
’ bir küresel süreç.

Şunu söyleyebiliriz ki; enflasyonun bu kadar artacağı öngörülememişti.

Evet, enflasyon düşecek bir dönem.

Ama bunu yapabilmek için doğru politikalar ve teşviklere ihtiyacı var dünyanın”.

Nobelli konuşmacı
“Size devlet teşvik verirse kriz biter”
cümlesiyle alkışları toplayıp sahneden iniyor.

**

İnsanlık tarihi boyunca
sefaletin tek nedeni,
yoksulları değil, zenginleri doyuramamamız oldu.

Tarih hep tekerrür ediyor.

**

Eskilerin böyle süslü uzun uzun konuşanlara sadede gel manasına söylediği
entaç
, yani netice?

Netice yok.

Kimse yüksek enflasyonun yükünü paylaşmak istemiyor.

Herkes sırtına düşen yükü en yakınındakinin üstüne atmak ve hayat standartlarını değiştirmeden yaşamak hevesinde ve azminde.

Pandeminin
“Birlikte yaşamak zorundasın”
mesajını kimse üstüne almamış.

Egoizm, bencillik, hedonizm, sadizm tavan.

Spor giyimli genç şık bay ve bayanların caddede önünü kesip yemek parası isterken ki
yüzsüzlük ve arsızlıkları
ile gizli hesaplarındaki servete dokunmadan döviz ve enflasyonun yükünü çalışanlarına yükleyen, sonra da
devlete destek diye ağlayan
iş adamlarındaki yüzsüzlük ve arsızlık aynı.

Dünya, daha önce de bu kadar çok sayıda yaralı parmağa bile işemeyen insanlarla doldu mu bilmiyorum.

Dip neresi onu da bilmiyorum.

#Nobel
#ekonomist
#pandemi
il y a 2 ans
Dip
“Görüntülere kazak ören aldatılmış büyükanneler” Türkiye’si...
Meselemiz “hesapsızlık”
Amerikan sponsorluğunda İsrail-Suudi normalleşmesi
Faz-2: Washington’un bölme operasyonuna Ankara yanıtı
İsmailağa’ya değil, Türkiye’ye operasyon