Öldükten sonra dirilişi pek beğendiği, her şeye yeter gördüğü aklıyla düşünüp taşınıp imkânsız görüyor. Hiç yoktan, şu hale nasıl gelmiş olduğunu görmezden gelerek zaten ilk büyük cehaletini sergilediğinin bile farkında değil.
İnsan kendisi hakkında ne biliyor ki? Bedensel varlığının bütün işleyiş sistemini çözse bile, ki ondan bile çok uzakta, bu sistemin neden, nasıl kurulmuş olduğunu yine kendisine “verilmiş” olan aklın sınırları içinde kalarak ne kadar bilebilir?
Bir hidayet, evet ama herkes için değil, muttakiler için. Kimdir muttakiler? Bu soru Kur’an’ı doğru anlamak veya hakkıyla anlamak için açılacak bütün tefsir, yorum, hermenötik tartışmaları için de kılavuz bir sorudur.