Bu tür tedbirleri almadan, İstanbul’u her geçen gün daha da cazip hale getiren yatırım ve adımlardan vazgeçilip sanayi ve kalkınma Anadolu’ya eşit bir biçimde dağıtılabilirse Akın’ın önerileri basit bir “hadi gel köyümüze geri dönelim” romantizminden öteye geçebilir.
Belki bu vesileyle hatırlamanızda fayda var: Erdoğan’ı da sınırlayan bir mülkiyet hakkı, bir yargı, bir halk var ve deprem karşısındaki tedbirlerin sınırlarını bunlar oluşturuyor.