Mağribli düşünür
’in geçen yazımızda değindiğimiz
’de yayınlanan “
Kapalı Kültürel Paradgimaların Çöküşü: Türkiye için nasıl bir Rol?
” ile “
İslam Dünyasının Türkiye’ye ne İhtiyacı Var?
” başlıklı yazıları başka yazılarıyla birlikte, İslam dünyasının mevcut durumunu
iki kapalı paradigma arasında sıkışmış bir İslami söylem
için Türkiye’den daha geniş bir açılım beklediğini ifade ediyor. Ona göre,
İran’ın devlet sponsorluğuyla ortaya koyduğu İslami iddiaları sadece Şii nüfusun dar mezhepçi bakış açısına sıkışıp kaldığından dolayı
bugün dağınık İslam dünyasını toparlama veya bütün İslam dünyasını temsil edecek bir kültürel vizyon ortaya koyma ihtimali bulunmuyor. Tarihte de Safevi İran’ı her zaman kültürel ve ideolojik bir iddiaya sahip olduysa da İslam dünyasını birleştirmekten ziyade var olan birliği bozup zayıflatmaktan başka bir şey yapmadı. Bugün farklı bir söylemle ortaya çıkan İslam Devrimi dönüp yine dar mezhepçi söyleme sıkışıp kalmıştır.