|
Dünya, insanın yurdu değildir; insan, dünyanın yurdudur

İnsansız bir dünya düşünülemez.

İnsansız bir hayat anlamsızdır, hiç düşünülemez!

Dünya, anlamına insanla kavuşur.

Anlamını insanda bulur dünya, insanla.

İNSAN, DÜNYANIN RUHUDUR

Dünyanın bir bilinci varsa, insan nedeniyledir.

Dünyanın bilinci nedir, peki?

Duyuluyor olmasıdır dünyanın.

Zamanın akışının duyuluyor olması; yaşarken insan, akarken hayat, zamanın ritimlerimin duyuluyor, duyumsanıyor, solunuyor olması…

İnsanın zamana müdahale edebiliyor olması.

Zamanı ileriye veya geriye sarabiliyor, yaşayabiliyor olması.

Zamanın bilincine varan tek varlık insan çünkü.

Zamana bilinç katan da yalnızca insan, yine, o yüzden.

Ve Ruh katan zamana asıl.

Ruhu varsa zamanın zaman kanatlanır uçar, insanı da kanatlandırır uçurur, kanat çırpar ötelere...

Demek ki, dünyayı yaşanılır kılan, anlamlı kılan ruh’tur, bir ruhunun olması.

Dünyaya ruhunu veren insandır.

İnsan, dünyanın ruhudur.

İNSAN, DÜNYANIN YURDU OLDUĞU ZAMAN…

Bu anlamda, dünya insanın yurdu değildir. İnsan, dünyanın yurdudur; yurdu, umudu ve ufku.

İnsan ne olduğunu bilen, insanın başına da, dünyanın başına da ne geldiğini bilebilen tek varlık belki de.

Neyi yitirdiğini hatırlayabilen, hatırlamasını bilen varlık da insan, yine.

İnsan, dünyanın yurdu olduğunu unuttuğu zaman, zamana hükmedemez, zamanı katıp önüne sürükleyemez, zaman insana hükmeder, alır götürür insanı çer çöp gibi bir bilinmeze, yok oluşa sürükler…

İnsan, dünyanın yurdu olduğu bilincine ulaştığı zaman, dünyanın ayartılarından kurtarır kendini.

İnsan, dünyanın kurdu değildir. İnsan dünyanın yurdudur; ruhu, umudu ve ufku.

Mü’min insan, dünyanın, dünya hayatının ve dünya hayatındaki varlıkların kendisine emanet edildiği bilincine sahip tek varlık olduğu için, insan dünyanın kurdu olmaz, yurdu olur, umudu ve ufku olur.

Mü’min, dünyanın ruha kavuşmasının, huzura, sükûna kavuşmasının, cennetten iz taşımasının teminatıdır.

Dünyanın ve dünyadaki bütün varlıkların kendisine emanet edildiği bilinciyle nefes alıp veren mü’min’in dünyası, dünyaya nûr saçar, ışık saçar.

İnsanın ufku kadardır dünya.

Dünyası ne kadarsa, o kadardır insan.

Dünya’dan ne kadar kaçarsa, o kadar dünyası’na kavuşur insan.

Dünya, insanın yurdu olduğu zaman, insan yurdunu yitirir, yersizleşir, evsizleşir, ruhsuzlaşır ve azmanlaşmaktan kurtulamaz.

İNSANIN YURDU NERESİ?

İnsan dünyaya, dünyayı yurt edinsin diye gönderilmedi; dünya, insanı yurt edinsin diye gönderildi insan bu dünyaya.

Dünya, insanın yurdu değildir; insanın yurdundan, asıl yurdundan uzaklaşmasıdır.

İnsanın yurdu, kendi’dir; kendi içindedir, içinde saklıdır, keşfedilmeyi bekleyen hazinedir.

İnsan, dünyayı tanıdıkça, yaşadıkça, tattıkça, öz yurdunda garip, öz yurdunda parya olduğunu farkedecektir. İnsanın öz yurdu, insanın içidir, iç dünyası.

İnsan, bu dünyaya, kendi dünyasını, kendini farketmesi, kendi dünyasını keşfetmesi, Rabbini bilmesi için gönderildi.

Dünya, insana ayna tutan bir yerdir. İnsanın kendine baktığı, kendini aradığı bir ayna, dünya.

İnsan, dünyadan uzaklaştıkça kendi’ne / dünyası’na yaklaşır. Dünyaya yaklaştıkça kendi’nden / dünyası’ndan uzaklaşır.

İnsan, dünyayı yurt edinmeye kalkışırsa, yurdunu da kaybeder, ruhunu da.

İnsan, dünyayı yurt / dâr edinirse, dünyayı dar eder insana.

Özetle… Dünya, insanın yurdu değildir. İnsan, dünyanın yurdudur. O yüzden ruhu, umudu ve ufkudur insan dünyanın.

İnsansız dünya, ruhsuzdur.

Dünya, ne zaman insansızdır?

İnsan, ne olduğunu, niçin yaratıldığını unuttuğu zaman.

İnsan, Allah›ın ruhundan üflediği tek varlıktır; insan halifedir, emaneti üstlenmiştir.

İnsanın üstlendiği emanet nedir?

Dünyaya, insanın dünyasına ruh üflemektir, Hakk’ın hakikatli dünyasının ruhunu.

İnsan, işte bu ruhla donandığı şuuruyla nefes alıp verdiği zaman dünya ruhla dolar; merhametin ve kardeşliğin, hakkaniyetin ve adaletin yurdu, umudu ve ufku olur.

O hâlde, insanın unutmaması gereken ilke şudur: Sanıldığı gibi dünya insanın yurdu değildir. İnsan dünyanın yurdudur. Halife olduğu, emaneti üstlendiği şuurunda olan ruh’la dolan, ruh sunan İnsan bu, elbette ki.

Vesselâm.

#Mü’min
#Dünya
#Allah
#Halife
2 yıl önce
Dünya, insanın yurdu değildir; insan, dünyanın yurdudur
Siyasette yumuşama: Mümkün mü?
Genç kimdir?
Başkan Erdoğan soykırım davasının müdahili olarak ABD’ye gidecek mi?
Özgürlüğün otoriterliği karşısında Filistin taraftarı öğrenciler
Gazze ışığında üniversitenin misyonu