|

27 Mayıs'ın gizlenen şehitleri: Darbeci sadistlerin Yassıada cinayetleri

İstanbul Emniyet Müdürü Faruk Oktay Yassıada’da işkenceyle öldürüldü. Oğlu Emre Oktay, babası gibi öldürülen pek çok ismin kayıtlara farklı şekilde geçtiğini anlattı: Dâhiliye Vekili Namık Gedik pencereden betona çakıldı. “İntihar etti” dediler. Konya Valisi Cemil Keleşoğlu, iki bileği kesilmiş halde bulundu. Doktor Zafer Perver, başına aldığı darbelerden dolayı beyin kanaması geçirdi. DP’li vekiller Yusuf Salman, Gazi Yiğitbaşı ve Kenan Yılmaz’ın ölümleri kalp krizi denilerek geçiştirildi. Eski Genelkurmay Başkanı Nuri Yamut’un üstünde birdirbir oynandı.

Talha Menteş ve
01:00 - 28/05/2020 Perşembe
Güncelleme: 01:15 - 28/05/2020 Perşembe
Yeni Şafak
27 Mayıs’ı ‘kansız devrim’, ‘inkılap’, ‘ihtilal’ gibi kavramlarla meşrûlaştırmaya çalışanlara ateş püsküren Emre Oktay, “27 Mayıs, kanlı ve adi bir darbedir” diyor.
27 Mayıs’ı ‘kansız devrim’, ‘inkılap’, ‘ihtilal’ gibi kavramlarla meşrûlaştırmaya çalışanlara ateş püsküren Emre Oktay, “27 Mayıs, kanlı ve adi bir darbedir” diyor.

27 Mayıs darbesi sadece Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ın hayatına mâl olmadı. Sadist yöntemlerle şehit edilen daha pek çok kişi vardı. O gece dipçik zoruyla zindana götürülenlerden bazısı bir daha evine dönemedi. Katillerin kurbanlarından biri dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Faruk Oktay’dı. Oğlu Emre Oktay, 26 Mayıs’ı 27 Mayıs’a bağlayan geceyi dün gibi hatırlıyor. Saat 03.00’da evlerinde uyurken büyük bir gürültüyle uyandıklarını söyleyen Oktay, hem babasının öldürülme süreci hem de diğer Yassıada şehitlerinden bazısının hikayesini anlattı...


HEPSİ SADİST BUNLARIN

“Nişantaşı Vali Konağı Caddesi’nde evimiz. Kapının önüne tank gelmiş, bir cemse üzerinde top, iki cemse tam teçhizatlı, bir cemse üzerinde projektörler. Evin etrafı sarılmış. Biz korktuk tabii. Baktım babam giyiniyor. Babam telefonda emniyetteki polislere diyor ki, ‘Evladım, aman karşı koymayın, gelen askerdir, çatışma olmasın, ben de teslim oluyorum’ diyor. Sonra kapı vuruldu, iki tane asker geldi. Babamın silahını aldılar. Babamı son görüşümüzmüş. Vedalaşamadık bile. Davutpaşa Kışlası’na götürmüşler. Büyük ağabeyim, babam tansiyon hastası olduğu için kışlaya ilaçlarını götürdü. Eline vurmuşlar hepsi yere saçılmış. İlaçları almamışlar. Hepsi sadist insanlar bunların.”

GÖĞSE DİPÇİK DARBESİ

“Oradan Yassıada’ya götürmüşler. Yassıada’da hiç irtibat olmuyor tabii. 50 kelimelik mektuplar var. O da, çamaşırın var mı? Çorabın var mı? Havalar soğuyor, kazak gönderelim mi? Çocukların dersleri falan yazılıyor. Yasak çünkü. Hepsi okunuyor. Sansür de var. Babam ve daha pek çok kişi işkenceyle öldürüldü ancak kayıtlara başka sebepler düşüldü. Babam göğsüne dipçik darbeleri almış. Vücudunda çok fazla morluklar vardı. Bir ölüm koridoru var orada. Yassıada’ya döve döve hakaretlerle, tekmeleyerek, küfürlerle götürüyorlar. Yassıada’da bir komutan var, Tarık Güryay. Turan Dilligil, ‘Allah’sız Gardiyan’ isimli bir kitap yazdı onun için.”

‘KALP KRİZİ’ DEDİLER

“Yassıada’da Bizans döneminden kalma zindanlar var. 30 Eylül’de haber geldi, ‘Faruk Oktay kalp krizinden öldü’ diye. Kriz falan değil, işkenceden öldü. DP Bakanı İbrahim Sıtkı Yırcalı anılarında yazıyor. Vali Ethem Yetkiner, Bakan Nusret Kirişçioğlu da ‘Faruk Oktay; sizde din iman yok mu ölüyorum yahu. Beni çıkarın ölüyorum, boğuluyorum diye bağırırdı. Sonra da öldü’ diye anlatır. Tabii doktorları var cuntacıların. Hemen ‘kalp krizi’ diye not düşmüşler.”

Camdan atıldı


  • Yassıada’da o kadar çok kişi öldü ki; Ankara Harp Okulunda Dâhiliye Vekili Namık Gedik pencereden betona çakıldı, öldü. Ona da ‘intihar etti’ demişler. Kızı Ayla Gedik, ‘dövdüler dövdüler attılar’ dedi. Birkaç askerin daha ifadesi var Namık Gedik’i nasıl dövdüklerine dair. Gelip geçen yumruk atıp tükürüyormuş. 28 Kasım 1960’ta DP İstanbul Milletvekili Yusuf Salman öldü. Ona da ‘kalp krizi’ raporu verdiler. 12 Nisan 1961’de DP Afyon Milletvekili Gazi Yiğitbaşı cuntacıların raporuna göre kalp krizinden öldü.

İki bileği kesildi


16 Haziran 1960, Başbakanlık Denetleme Kurumu üyesi Lütfü Saydam, Yassıada’da öldü, ‘kalp krizi’ dediler. 14 Temmuz 1960 Konya Valisi Cemil Keleşoğlu. İki bileği birden kesilmiş bulundu banyoda. Adama hırsız demişler sürekli.

Bir adamın iki bileğini birden kesmesi pek mümkün değil. 12 Eylül 1960, Doktor Zafer Perver. Yassıada’da öldü. Oraya getirilirken başına aldığı darbeden dolayı beyin kanaması geçirmiş.

‘Bir sandalye verir misiniz?’


  • 17 Şubat 1961’de Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Lütfü Kırdar mahkeme esnasında fenalaşıyor. Salim Başol’a “Ayakta duramıyorum efendim, bir sandalye verir misiniz?” diyor. Salim Başol da azarlıyor. Adamcağız oraya yığılıyor, mikrofonun önünde ölüyor. Oğlu Erdem Kırdar da dinleyiciler arasında. İki asker tutuyor onu, babasına koşamıyor.

Üstünde birdirbir oynadılar


Genelkurmay eski Başkanı DP İstanbul vekili Nuri Yamut 5 Haziran 1961’de öldü. Üstünde ‘birdirbir’ oynamışlar. Rütbelerini, elbiselerini söküp askere tekmil verdirmişler. İşkence görmüş. Dönemin Genelkurmay Başkanı Rüştü Elderhun da Yassıada’da çok acılar çekti. Hakaretlere maruz kaldı. 21 Temmuz 1961’de Demokrat Parti Fatih İlçe Başkanı Faruk Sargut kravatıyla asılmış halde bulundu. 5 Ağustos 1961 Demokrat Parti Bursa vekili Kenan Yılmaz öldü, ‘kalp krizi’ dediler yine.

Kanser değil ‘gaz’


  • Tevfik İleri, kansere yakalanıyor kahrından. Devamlı kan geliyor ağzından. “Ben kanserden şüpheleniyorum, kötüye gidiyorum” diyor. “Sende kanser yok, gaz var” deyip gaz ilacı veriyorlar. Orada bir buçuk sene kaybediyor. Müebbete mahkum ediyorlar, Kayseri Cezaevi’nde fenalaşıyor, Ankara’da hastanede ölüyor. Necati Topaloğlu, DP Afyon vekili, Yassıada’da kanser oluyor, Kayseri’de ölüyor. DP’li vekil Muhsin Erdener, kalp hastası, krizler içinde ölüyor. DP’li Doktor Kamil Tayşi, o da aynı şekilde ölüyor.
#Darbe
#27 Mayıs 1960
#Emre Oktay
#Celal Bayar
#Adnan Menderes
#Faruk Oktay
4 yıl önce