Biz bin yıldır buradayız!

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 16. Büyükelçiler Konferansı'nda konuştu: “Suriye’yi oluşturan tüm kesimlerin yarınlara güvenle bakabilmesi ortak tarih ve ortak gelecek tasavvuruyla mümkündür. Biz bin yıldır buradayız, beraberiz, komşuyuz. İnşallah kıyamete kadar da burada olacağız. Birlikte yaşayacağız.”

Nur Banu Aras
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Sergi Salonu’nda 16. Büyükelçiler Konferansı’nda konuştu. Erdoğan özetle şunları söyledi:

SORUNLARI DERİNLEŞTİRDİ

"Son 30 yılda iki kutupluluktan çok taraflılığa evrilen uluslararası sistemin, gelinen noktada çok kutupluluğa dönüşmeye başladığını, dolayısıyla güç mücadelesinin daha da sertleşmeye namzet olduğunu görüyoruz. Büyük oranda söylem düzeyinde kalsa da insan hakları ve küresel adalet gibi kavramlar daha fazla gündemde yer alıyor. Tüm bu gelişmeler; insani krizleri, küresel eşitsizliği, savaşları, çatışmaları, istikrarsızlıkları çözmek yerine sorunları daha da derinleştirmiştir."

TAM BAŞARI SAĞLANAMADI

Bakınız geçtiğimiz yüzyılın ilk yarısında 20 yıl arayla milyonlarca insanın hayatını kaybettiği iki dünya savaşı yaşanmıştı. Holokost, yine bu dönemde büyük bir barbarlık ve vahşet örneği olarak insanlığın ortak hafızasında derin izler bırakmıştı. İkinci Cihan Harbi sonrası inşa edilen küresel yönetişim ve güvenlik mimarisinin gayesi; benzer trajedilerin, soykırımların, vicdanları yaralayan savaş ve insanlık suçlarının önüne geçmekti. Bunda tam başarı sağlandığını söylemek yanlış olur.

İNSANLIK DIŞI GÖRÜNTÜLERİ UNUTMADIK

Komşumuz Suriye’de 600 binden fazla Suriyeli, Baas rejiminin ve terör örgütlerinin saldırılarında şehit oldu. Sednaya gibi işkence merkezlerinde yüz binler eziyet gördü, milyonlarca Suriyeli ülkesini terk etti. 13,5 yıl boyunca katliam devam ederken, 13,5 yıl boyunca sivillerin tepesine varil bombaları yağarken, vicdan sahibi bir avuç ülke dışında, demokrasi ve insan hakları havarisi kesilenlerin hiçbirinin sesi çıkmadı. Sınır hatlarından yansıyan insanlık dışı görüntüleri hiçbirimiz unutmadık. Şişlerle delinen, batırılan, ülkemize doğru itilen botları unutmadık. Avrupa başkentlerinde kaybolan binlerce Suriyeli çocuğu unutmadık. Popülist siyasetçilerin ve medyanın kışkırttığı ırkçı saldırıları unutmadık.

KÜRESEL GÜVENLİK MİMARİSİNE NASIL GÜVENEBİLİRİZ?

Aynı şekilde Gazze’de 70 binin üzerinde Filistinli kardeşimiz öldürüldü. 170 binin üzerinde de yaralı var. Yıkıntıların altında ne kadar cenaze olduğunu kimse bilmiyor. Soykırımın canlı tanıkları olarak bugün enkazlar arasında Gazze’de hayata tutunmaya çalışıyor. Gazze’nin yüz ölçümü biliyorsunuz 365 kilometrekare. Yani Gazze derken İstanbul’da Beykoz, Ankara’da Mamak büyüklüğünde bir alandan bahsediyoruz. Soykırımdan önce Gazze’nin nüfusu 2,3 milyon civarındaydı. İşte böyle bir yerleşim alanına 200 bin tondan fazla bomba atıldı. Hiroşima’ya atılandan 14 kat daha fazla bombayla Gazze’yi yerle bir ettiler. Şimdi bu durumda biz nasıl işleyen, bu sorunlara çözüm üreten, adaletsizliği engelleyen bir uluslararası sistemden bahsedebiliriz? Mevcut küresel güvenlik ve yönetişim mimarisine nasıl güvenebiliriz?

KURUMLAR KENDİNİ GASSALIN ELİNE BIRAKTI

Resmin bütününe baktığımızda karşılaştığımız manzara şudur: Uluslararası kurumların çoğu bugün, kendisini gassalın ellerine bırakmış meyyit misali cansız, duyarsız, hareketsiz ve işlevsiz vaziyettedir. Türkiye’nin hem kendi hak ve çıkarlarını layıkıyla savunabilmesi hem de dost, soydaş ve kardeşlerine yardım eli uzatabilmesi için ekonomik, askerî, diplomatik bakımdan güçlü olmak dışında bir seçeneği yoktur.

İSTİKRAR KUŞAĞI OLUŞTURMA MÜCADELESİ

ATEŞKES BÜYÜK ÖLÇÜDE KORUNUYOR

İSTİKRARIN ÖNÜNDEKİ EN BÜYÜK ENGEL İSRAİL

TELKİNLERDE BULUNUYORUZ

SEYRÜSEFER EMNİYETİ RİSKE ATILIYOR

  • "Rusya-Ukrayna Savaşı bağlamında, özel ilişkilerimizin bulunduğu her iki ülkeyi bu yıl İstanbul’da üç defa bir araya getirdik. İstanbul süreci neticesinde insani alanda elde edilen kazanımlar, Türk diplomasisi için kayda değer bir başarı teşkil etmiştir. Montreux Boğazlar Sözleşmesi’ni titizlikle uygulayarak, savaşın Karadeniz’e sirayet etmesine mâni olduk. Fakat son günlerde düzenlenen karşılıklı saldırılar, Karadeniz’deki seyrüsefer emniyetini ciddi biçimde tehdit etmektedir. Ticaret gemilerini, sivil gemileri hedef almanın kimseye bir faydası olmaz. Her iki tarafa da bu konuda ikazlarımızı net bir şekilde iletiyoruz."

ERMENİSTAN’LA SEMBOLİK ADIM MESAJI

  • "Yıllardır barışa hasret kalan Güney Kafkasya, bugün tarihi bir dönemden geçiyor. Azerbaycan ve Ermenistan barış anlaşması imzalamaya hiç olmadıkları kadar yakınlar. Sürece paralel olarak, Azerbaycan’la diyalog halinde biz de Ermenistan’la normalleşme süreçlerimizi ilerletiyoruz. İnşallah gelecek sene başından itibaren bazı sembolik adımlar atacağız.”