Babası mahkumları o aşıkları ağlattı

Yüzünü görmeden sesini tanıdığımız bir isim Bedirhan Gökçe. Okuduğu şiirlerle dinleyiciyi yüreğinden yakalayan Gökçe, bu yeteneğini gardiyan olan ve cezaevinde okuduğu şiirlerle mahkumları ağlatan babasından almış.

Nesrin Çaylı
Babası mahkumları o aşıkları ağlattı

Bedirhan Gökçe, gönüllere sesi ile taht kurmuş, bir şiir yorumcusu. Henüz duyulmamış bir şairin şiiri onun sesinde hayat buluyor. Feryadı ve aşkı olanların radyo programı aracılığı ile gece yarısında dertleştikleri bir dost O. Okuduğu şiirlerde, Felluce'nin, töre mahkûmu yüreklerin, annesiz kalmış bir çocuğun feryadına ses oluyor, soluk oluyor.

Okuduğum şiir yüreğim hasarı

Gökçe ile Moral Prodüksiyonda buluşuyoruz. Elinde bir poşet dolusu simitle giriyor kapıdan. Tavşankanı çay ve simit kokusu eşliğinde başlıyor sohbetimiz.. Günlerden 21 Mart, hem Gökçe'nin doğum günü hem de Dünya Şiir Günü. “Bu önemli bir rastlantı.” derken, anlayın işte, şiir, kariyerim olduğu kadar, kaderim de.. Der gibi.. Çünkü O hissetmediği şiiri okumuyor. Anlıyorum ki; Onu dinleyenler, şiiri sevdikleri kadar, Gökçe'nin samimiyetini de seviyorlar. Aşkı tanımlarken sesine sahici bir sancı yansıyor. Bu nedenle “Okuduğum şiirler yüreğimin hasar raporudur.” diyor. Bir yanı hep hüzünlü.. Öte yanı sonuna kadar dua ve umut..

“Hüzün mü sizi seviyor, siz mi hüznü?

Bu soruma; hüzünlü baksa da şiir okuyan sesinde sağlam bir direnç seziyorum. Çünkü kolay olmamış hiçbir şey. İlk zamanlar, hiç kimseden destek almamış. Gökçe, tırmanışını şöyle dile getiriyor: “Bir gün TRT'nin ses yarışması olduğunu öğrendim ve katıldım. Üstelik bu yarışmaya girmeden önce bir Allah'ın kulu da sesin güzel dememişti. Kazanıp memur oldum. Özel radyoların açılması ile 1993 yılında radyoya geçtim. Bana radyoculuğu, sesimin güzel olduğu keşfedildiğinden değil, geveze olduğumdan yakıştırdılar. Şiir dinletileri ile önce Ankara sonra Anadolu beni bağrına bastı. Ve 2000 yılında Tatlıses Radyo'nun teklifi ile başladı İstanbul maceram.” Sözün tam burasında mahzun bir eda yerleşiyor gözlerine. Çocukluğunu, ilk sevdalarını, ilk heyecanlarını bırakıp geldiği Ankara'yı anmak yeniden hüzünlendiriyor.

Çocukluğum gecekonduda geçti

Ankara'nın Dikmen semtinde geçiyor çocukluğu. 6 kardeşin en küçüğü. Başgardiyanlık yapan babasına, okur-yazarlığı olmadığı halde kendisini şiire gönül verecek duyarlılıkta yetiştiren annesine minnettar. Bir yanda babamın hapishane hatıraları, öte yanda Ahmet Rasim'in Falaka'sı..” Hüznün tohumları o zamanlar atılıyor içine. Daha küçücükken, çocuk yüreği başkalarının acısını hissediyor. Şimdi ise Necip Fazıl Kısakürek'ten şu iki dizeyi okuyor: Kazanda su kaynasa sanki ben pişiyorum/Bir kuş bir kuşu öldürse ben can çekişiyorum..

Mahkûmlar Ezo Gelin'le ağlardı

Şiirle ilk tanışıklığını şöyle anlatıyor,“Babam memur olduğu hapishanenin avlusunda Ezo Gelini bir okurmuş, tüm mahkûmlar ağlarmış. Evde Almanya'dan gelmiş kötü bir teyp var o zamanlar. Tabi o teyp bu gün kötü, o gün şahane. Çocuklar dışarıda top oynuyor. Ben o teybin başında, Necip Fazıl, Âşık Şenlik, Sümmani Baba, Murat Çobanoğlu'nu dinliyorum. Babam saza söze meraklı.. O vakitler başlıyor şiirle tanışıklığım. Anneme doğum gününde param olmadığı için bir şey alamıyorum ama şiir yazıp okuyorum hediye olarak.”

İlk albümü bir parça hüsran.. Diline adı düşmüyor bu yüzden. “Üçüncü Sayfa Şiirleri” albümünden sonra çıkardığı “Başım Gözüm Üstüne” isimli üçüncü albümü ile sevenleri artarken, şöhret pervasız yüreğine abanıyor. Sahte dostlukların ateşinde yanıp kırgın yüreği ile yalnızlıklara bürünüyor. “Bir tek anne yüreği taşıyabiliyor sizi. Eş, sevgili, arkadaş, dost erken yoruluyor.” diyor. Çok defa bir kuyuya düşüp, yine kendi elleri ile kendini kurtardığını, duanın gücüne sığındığını anlatırken, “Dua olmasaydı, olmazdım! Bu gün ülkemde sesi ile şiiri ile bilinen Bedirhan Gökçe olamazdım. Böyle sağlam duramazdım” diyor.

“Yaşarken Badem Gözlü Diyenlere Minnettarım”

Hafta içi her gece canlı şiir ve türkü programı yapıyor. Onu dinleyenler sesine tutunup hayata bağlanıyor. Gökçe, “Hasreti ve aşkı bilenler, umutsuzluğa düşenler sesime tutunuyor. Bende ismi saklı, intiharlardan dönmüş o kadar çok isim var ki. Kendimi gizli bir terapist gibi düşünüyorum. Şiir hüzünden, hüzün insandan beslenir. Hüznü, bunalımla karıştırmamak gerek. İnsanın olduğu her yerde sıkıntı olur. Ünlü ya da ünsüz herkes bunalımın eşiğine gelebilir. Onların derdini seslendiriyorum. Anlaşıldıklarını hissedince sesimle hayata tutunuyorlar. Bilinen sevenlerimden çok, gizli bir seven kitlem var. Bu yüzden cenazem çok kalabalık olacak buna inanıyorum. Ama yaşarken badem gözlü diyenlere minnettarım.” diyor.

Çaycılık da yaptım mankenlik de

Sadece şiir mi? Değil elbette. Gökçe'nin, öğrencilik yıllarında çaycılık, mankenlik bile var. Bir de o siyah kuşak karateci ve karate antrenörü. Alakasız gibi görünse de, her şey zıddı ile kaimdir ifadesini kendi hayatında çok net seyrediyor ve seyrettiriyor. Öyle ya, mutluluğu bilmeyen, hüznü nasıl bu kadar iyi yorumlayabilir. Şöhretin karşısında hangi dirençle sağlam durabilir.

Yoklarını soruyorum; neler yok? “Bisikletim yok, hiç olmadı. Açık seçik söylüyorum, koç yok, imaj tasarımcım yok, metin yazarım yok, elimizden tutan yok; ama bu çocuk bizimdir, sahip çıkalım diyen de yok! Oysa sanatın, dini, dili ve siyasi görüşü yoktur.

Sanat bölünmeyi kabul etmez. Ulaşılmaz değil, ciddi; laubali değil, samimi olmayı diledim, böyle bir örneğim yok. Birçok radyo programında, Türkçeme özen yok! Şiir dinletilerimde ve programlarımda buna özen gösteriyorum. Ve ünlü ünsüz herkesi bu özene davet ediyorum. Radyoculuk çok yorucu..” Yoklardan Aşka geçiyoruz. Gökçe aşkı şöyle tanımlıyor: “Ruhunuzu acıtan bir şey aşk.. Ciddi yaşadım bu acıyı ben. Ve yaşadıklarımın travmasıdır şiir kitaplarım. Aşk aynı zamanda sizi rüzgârında sürükleyen bir şey..

Aşk olmasa vatan savunulmaz, çocukların, hasretin, ayrılığın kahrı çekilmez, yetmiş yaşında Arabistan çöllerine hacca gidilmez.”

Albüm müjdesi var

Bedirhan Gökçe'yi Best FM'de hafta içi 23.00-01.00'de dinleyebilir ve her pazartesi Kral TV'de 21.00 de “İz Bırakanlar”da izleyebilirsiniz.

“Kitaplarımda ben varım ama albümlerimde şiir var!” diyen yorumcu bugün sizleri Muammer Karaca'da Şiir Dinletisine bekliyor. Gökçe sevenlerine Nisan sonu için bir albüm müjdesi de veriyor.