Bekar erkeklerin sayıları arttıkça ömürleri kısalıyor

Psikiyatr Doç. Dr. Oğuz Tan'ın kapısını en çok evliliklerinde sorun yaşayan çiftler çalıyor. Mesleki birikiminden ve dünyada aşk ve evlilik üzerine yapılmış çalışmalardan yola çıkan Tan, günümüzde yaşanan evlilik sorunlarının temeline iniyor. Evliliğin kadınının ömrünün kısalttığını, erkeğin ise uzattığını söyleyen Tan, günümüzde müzmin bekar erkeklerin sayısının hızla arttığına dikkat çekiyor. Tan'a göre erkekler aşık olsa da 24 saat sevdikleri kadınla vakit geçirmek istemiyor. Tan'ın bir başka tespiti ise erkeğin kadına muhtaç olduğu ama kadınların bunun farkında bile olmadıkları. Ayrılıklarda erkeğin daha çok acı çektiğini söyleyen Tan Türk kadın ve erkeğin ilişki haritasını çıkardı

Kübra&Büşra
Bekar erkeklerin sayıları arttıkça ömürleri kısalı

İdeal ilişkinin bir formülü var mı?

İdeal ilişki ararsak baştan kaybederiz. Onu hiçbir zaman bulamayacağız. İdeali aramak daima hayal kırıklığı ile sonuçlanır.

Peki, aklın yönettiği ideal bir ilişki biçimi olamaz mı?

Elbette ilişkide sadece mantık ön planda olmamalı. Duygusuz bir ilişki çok tatsız olur. İnsanın hiçbir şey hissetmediği biriyle bir ömür geçirmesi zordur. Mantık bir adım önde olmalı ama bu hiçbir zaman dozu aşmamalı.

İlişkiler coğrafyaya göre değişir mi?

İlişkiler dünyanın çoğu yerinde şaşırtacak kadar benzerdir. Kültürel farklar elbette etkilidir. Toplumumuzda bir erkek ile kadın arasındaki ilişkiye kaynana, görümceler, eltiler dâhil olur. Ama batı toplumlarında böyle değil. Daha çok iki kişi arasında yaşanır. O yüzden iletişim kolaydır. Doğu toplumlarında erkek egemenliği doğal kabul edilir. Hatta kadınlar baskıya boyun eğerken bazen de arzu ederler. Kadınlar erkeklerin kendisine baskı uygulamasını sevgi ve sahip çıkılma işareti olarak görür. Bunu yapmayan erkeği ilgisiz kabul ederler.

Kadınlar modern tipli erkekleri beğendikleri halde geleneksel erkek tipine neden daha çok ihtiyaç duyuyor?

Doğru tespit. Bir kadın ilişkiye sahip çıkan, kadına değer veren, fedakârlık yapan erkeği tercih ediyor. Burada kadının kafasının karışık olduğu nokta, erkek her işine karışıyorsa ilişkiye sahip çıktığı sonucuna varmaları. Ancak müdahale etmesine rağmen kadına hiçbir şey vermeyen fakat çok fazla şey bekleyen erkekler çok.

Kadınlar tam olarak ne istiyor?

Kadınlarında erkeklerin de kafası karışık. Kadınlar, yüzeysel değil derin ve en başından itibaren sağlam bir ilişki istiyorlar. Bu da anlaşılabilir bir şey çünkü sonu gelmeyen bir ilişkide kaybeden taraf kadın oluyor.

Sevginin dili değişti mi?

Çok. Sevginin dili internet ve cep telefonu mesajlarına dönüştü. Eskiden Sevgiliye Mektuplar adı altında kitaplar yayınlanırdı. Erkekler mektup yazıp sevgilinin eline tutuştururdu. Sevginin dili sadeleşti.

Aşk tahtından indi mi peki?

Hayır. Şık olmayan insan yok. Bir kaç defa âşık olmuşsanız belli bir yaştan sona kadar yoğun âşık olamıyorsunuz. Evlilikler de otuz yaşını geçtiği için insanlar âşık olmadan evleniyorlar.

Bir erkek ve bir kadın aşktan aynı şeyleri mi anlıyor?

Aşkın tarifi kadın için de erkek için de aynı. Aşkın 24 saat aynı kişiyi düşünme, sürekli bir arada olma isteği, çarpıntı, terleme, kavuşamayınca acı çekme gibi özellikleri vardır. Fakat ilişkiden beklenti kadın erkek arasında değişir. Kadınlar sürekli erkek ile birlikte vakit geçirmek istiyor. Hâlbuki erkekler çok sevseler bile kadınlar kadar vakit geçirmek istemezler.

Ayrılık acısını kadınlar mı yoksa erkekler mi daha çabuk atlatıyor?

Kadınlar. İntihar eden erkek sayısı kadına oranla daha fazla. Kadınlar acıyla karşılaştıklarında toplumsal ve ailevi destek buluyorlar. Dul kalan kadınlar dul kalan erkeklerden daha kolay atlatıyor. Çünkü kadınlar diğer ilişkilerini de derin kurduklarından yalnız değiller.

Biten ilişkide hangi taraf daha çok üzülüyor?

Her türlü probleme rağmen ilişkiyi sürdürmeye çalışan genelde kadınlardır. Ancak boşanma davalarını daha çok açan da kadınlar. Erkek ise evliliğiniz nasıl sorusuna mükemmel diye cevap verirken, kadın ilişkilerinin korkunç olduğunu söylüyor. Erkek çoğu zaman bu durumun farkında bile değildir. Eğer kadın mücadele edip erkek duyarsız kalıyorsa boşanma davasını kadın açar. Boşanma sonrası bunalımlarda ölüm erkekte daha sık görülür.

Bir ilişki ne zaman kadın için biter?

İlişkiyi bitirdiği durumlarda ilk sırada ilgi görmemek, erkeğin kendisine destek olmadığını düşünmek, yalnız hissetmek, hayat arkadaşı gibi görmemek, erkeğin sorumluluk sahibi olmaması gibi etkenler önceliklidir. Erkekler ise genelde kadının çok dırdırcı ve çekilmez olması durumunda boşanma kararı alır. Erkeklerdeki en büyük problem ilgi ve sevgiyi belli etmemek. Kadındaki en büyük problem de tenkittir. Kadın da erkek de çoğu zaman bunun farkına varmaz.

Biten ilişkiden hangi taraf daha pişman?

Erkek.

Erkekler artık erkek çocuk sahibi olmak istemiyor. Bunun sebebi ne?

Erkek kelimesi 'erk' kökeninden gelir. Toplum erkekten daima güçlü olmasını bekler. Erkeğin cinsel probleminin adı bile 'iktidarsızlık' olarak adlandırılıyor. Bu çok aşağılayıcı bir şey. Erkeğin her dönemde çok güçlü olması bekleniyor. Bu çok ağır bir yük... İlişkilerde de bu şöyle yansıyor; erkek çok derin bir ilişki istiyor. Ama bundan kaçınıyor aynı zamanda. Birine teslim olmak, muhtaç olmak erkeği kudretsiz haline getiriyor. Bu erkeğin hayatındaki dramdır. Erkek emekli olduğunda bile ailesi tarafından değer kaybediyor. Tahammül edilemeyen bir varlığa dönüşüyor. Bizim toplumumuzda erkek çocuğu evlendikten sonra evin reisi haline gelir.

Erken yapılan evlilikler mi yoksa geç yapılan evlilikler mi daha uzun ömürlü oluyor?

Erken yaşta evlenip mutlu olabilen çok az çift var. Eskiden yirmi yaş altında evlilikler söz konusuydu. Erken yaşta yapılan evlilikler çok problemliydi. Bu evliliklerin sayısı giderek azaldı. İlginç olan görücü usulü evliliklerin kaçarak evlenenlere göre daha sağlam olması.

Neden?

Hangimiz ergenlikte hoşlandığımız kişiden hoşlanıyoruz? Hatta o zaman yaptığımız tercihleri ileri yaşlarda komik bulduğumuz bile oluyor. Zaten ergenlikte beğendiğimiz kişiyi otuz yaşımızda da beğeniyorsak yerimizde sayıyoruz demektir. Günümüzdeki problemlerden biri de ergenlik süresinin uzaması. Kişilerde biyolojik olarak erken başlayan dönem psikolojik olarak yirmi beş yaşlarına kadar uzayabiliyor. Bu duruma erkeklerde daha sık rastlanıyor. Bu hayatın bizden daha çok şey beklemesi yüzünden oluyor. İlişkiler geçmişe oranla daha karmaşık.

Erkekler artık onlara yüklenen sorumlulukları neden yerine getirmiyor?

Modernleşme ile ilgili bir sorun. Fakat her erkek sosyoloji veya psikoloji okumadığı için bu sürecin farkında değil. Bugün erkek için kadın çok kolay ulaşılabilir durumda. Özgürleşme, kadının lehine gibi gözükebilir fakat konu erkek ve kadın olduğunda durum değişiyor.

Kadınlar neden hayal kırıklığına uğruyor?

Kadın ilişki kurmak istiyor fakat beklentileri erkeğe göre daha farklı. Erkekler bir kadın ile görüşmeye başladıklarından itibaren cinselliği talep ediyorlar. Kadınlar hızla erkeğin talebini karşıladıklarında hayal kırıklığına uğrayabiliyorlar. Çünkü bir erkek kadını beğense bile ilişki için motivasyonu yüksek olmadığından ilişki hızlı bir şekilde dejenere oluyor.

İlişkide kadın için önemli olan ne?

Erkek ile sinemaya veya yemeğe gidip iyi bir vakit geçirmek. Erkeğin cinsel dürtüsü çok kuvvetli ve buna hızlıca ulaşabiliyor. Hâlbuki eskiden erkek için bu imkansızdı. Eskiden erkekler talip olduğu kadına 'çıkabilir miyiz 'değil 'konuşabilir miyiz?' diye sorarlardı. Flört tabiri bile yoktu. Gerçekten olan biten sadece konuşmaktı ve bunun fazlası olmazdı. Bu da 'kız evi naz evi'ni ortaya koyuyordu.

Değerli kadın geçmişte mi kaldı?

O zamanki kadınlar kendilerini erkeklere karşı daha fazla korudukları için hemen bir ilişkiye kapılıp gitmiyorlardı ve buna bağlı olarak daha az hayal kırıklığı yaşıyorlardı. Kadının daha değerli olduğu söylenebilir.

Kadın ve erkeğin birlikte vakit geçirmesi birbirlerini tanıması için yeterli mi?

Çok uzun flört eden kişilerde boşanma oranı hiç de az değil. Bir insanı tanımak kolay değil. Beş ay, gibi bir süre bir insanın büyük kusurlarını anlamak için yeterli bir süredir. Bu sizi büyük hatalardan alıkoyar. İlişkilerde büyük problemlerden daha çok, ufak uyuşmazlıklar gözden kaçar.

Kadın yükselişinin bir ömrü var mı?

Kadın kazandığı statüden taviz vermez. Özgürlük, para ve statü gibi güçler kazandı. Bunu devam ettirir ve daha çok şey talep eder. Çalışan kadınlar geleneksel anne modelinden taviz vermedi ve bunu büyük bir fedakârlıkla devam ettirdiler. Statü ve özgürlük kazandığı halde kadınlar anneliklerinden şikâyetçi değiller.

Dünyayı artık kadınlar mı yönetecek?

Kadınlar dünyayı yönetmeye talip değiller. Hala sıcak ve güzel ilişkiler istiyorlar.

Peki kadınlar erkekleri tasfiye mi ediyor?

Bu durum canlıların biyolojik dürtülerine aykırı... Genelde yaşı ilerlemiş modern kadınlar erkeğe ihtiyaç duymuyor. Bir araştırma; en az depresyona girenlerin hiç evlenmemiş kadınlar olduğunu erkeklerde ise durumun tam tersi olduğu sonucunu ortaya koyuyor. Yine en uzun yaşayan kadınlar hiç evlenmemiş kadınlar iken, en kısa yaşayan erkekler hiç evlenmemiş olanlar. Erkekler kadına kadınların erkeğe oranla daha çok muhtaçlar. Fakat bunu kadınlar da bilmiyor erkekler de. Kadınlar kendilerini erkeğe muhtaç zannederken, erkeklerde kendilerini kadına muhtaç değilim zannediyorlar.

İkinci kez yapılan evliliklerde mutlu olma oranı nedir?

İkinci evlilikler ilk evliliklere göre daha başarılı. Yaşın olgunlaşması, daha önce yapılan hataların tekrarlanmama ihtimali bu duruma etki edebiliyor. Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yiyor. Fakat bazı kişilik profilleri var ki kimse ile ilişki kuramıyor. Sürekli evlenip boşanmalar kişilik probleminden dolayı gerçekleşiyor.

İki boşanmış kişinin evliliği mi daha başarılı oluyor yoksa biri bekâr diğeri boşanmış kişinin evliliği mi?

Eğer kadın hiç evlenmemiş, erkek ise boşanmışsa kadın erkeğin ilk karısının hayali ile yaşayabiliyor. Bu konuyla ilgili meşhur Alfred Hitchcock'un Rebecca adı altında bir film vardır. Filmde orta halli bir İngiliz kızı vardır. Şatoda yaşayan bir aristokratla evlenir. Şatoya gider. Adamın ilk karısı Rebecca ile karşılaşır ve onu çok kıskanır. Hâlbuki adam Rebecca'dan nefret ediyordur. Kadınlar böyle durumlarda erkeğe nazaran daha kıskanç olabiliyorlar.

Yeni nesil evliliğe karşı mı sizce?

Ben evliliğe karşıyım, evlilik yanlış bir müessese diyenler bile daha iyisini bulabilmiş değiller. Evlilik kadın ve erkek arasında hala geçerliliğini koruyan bir ilişki biçimi.

Gerçekten olan biten sadece konuşmaktı ve bunun fazlası olmazdı. Bu da 'kız evi naz evi'ni ortaya koyuyordu.

Değerli kadın geçmişte mi kaldı?

O zamanki kadınlar kendilerini erkeklere karşı daha fazla korudukları için hemen bir ilişkiye kapılıp gitmiyorlardı ve buna bağlı olarak daha az hayal kırıklığı yaşıyorlardı. Kadının daha değerli olduğu söylenebilir.

Kadın ve erkeğin birlikte vakit geçirmesi birbirlerini tanıması için yeterli mi?

Çok uzun flört eden kişilerde boşanma oranı hiç de az değil. Bir insanı tanımak kolay değil. Beş ay, gibi bir süre bir insanın büyük kusurlarını anlamak için yeterli bir süredir. Bu sizi büyük hatalardan alıkoyar. İlişkilerde büyük problemlerden daha çok, ufak uyuşmazlıklar gözden kaçar.

Kadın yükselişinin bir ömrü var mı?

Kadın kazandığı statüden taviz vermez. Özgürlük, para ve statü gibi güçler kazandı. Bunu devam ettirir ve daha çok şey talep eder. Çalışan kadınlar geleneksel anne modelinden taviz vermedi ve bunu büyük bir fedakârlıkla devam ettirdiler. Statü ve özgürlük kazandığı halde kadınlar anneliklerinden şikâyetçi değiller.

Dünyayı artık kadınlar mı yönetecek?

Kadınlar dünyayı yönetmeye talip değiller. Hala sıcak ve güzel ilişkiler istiyorlar.

Peki kadınlar erkekleri tasfiye mi ediyor?

Bu durum canlıların biyolojik dürtülerine aykırı... Genelde yaşı ilerlemiş modern kadınlar erkeğe ihtiyaç duymuyor. Bir araştırma; en az depresyona girenlerin hiç evlenmemiş kadınlar olduğunu erkeklerde ise durumun tam tersi olduğu sonucunu ortaya koyuyor. Yine en uzun yaşayan kadınlar hiç evlenmemiş kadınlar iken, en kısa yaşayan erkekler hiç evlenmemiş olanlar. Erkekler kadına kadınların erkeğe oranla daha çok muhtaçlar. Fakat bunu kadınlar da bilmiyor erkekler de. Kadınlar kendilerini erkeğe muhtaç zannederken, erkeklerde kendilerini kadına muhtaç değilim zannediyorlar.

İkinci kez yapılan evliliklerde mutlu olma oranı nedir?

İkinci evlilikler ilk evliliklere göre daha başarılı. Yaşın olgunlaşması, daha önce yapılan hataların tekrarlanmama ihtimali bu duruma etki edebiliyor. Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yiyor. Fakat bazı kişilik profilleri var ki kimse ile ilişki kuramıyor. Sürekli evlenip boşanmalar kişilik probleminden dolayı gerçekleşiyor.

İki boşanmış kişinin evliliği mi daha başarılı oluyor yoksa biri bekâr diğeri boşanmış kişinin evliliği mi?

Eğer kadın hiç evlenmemiş, erkek ise boşanmışsa kadın erkeğin ilk karısının hayali ile yaşayabiliyor. Bu konuyla ilgili meşhur Alfred Hitchcock'un Rebecca adı altında bir film vardır. Filmde orta halli bir İngiliz kızı vardır. Şatoda yaşayan bir aristokratla evlenir. Şatoya gider. Adamın ilk karısı Rebecca ile karşılaşır ve onu çok kıskanır. Hâlbuki adam Rebecca'dan nefret ediyordur. Kadınlar böyle durumlarda erkeğe nazaran daha kıskanç olabiliyorlar.

Yeni nesil evliliğe karşı mı sizce?

Ben evliliğe karşıyım, evlilik yanlış bir müessese diyenler bile daha iyisini bulabilmiş değiller. Evlilik kadın ve erkek arasında hala geçerliliğini koruyan bir ilişki biçimi.

Mantık evliliğinin sonu da aşka çıkabilir

İlişkileri duygu mu yoksa mantık mı yönetiyor?

İlişkileri daha çok duygular yönetir. Duygular genellikle düşüncenin etkisi altındadır. O yüzden rasyonalite, akıl, mantık gerçekçi değerlendirmeler ilişkilerde küçük bir yer teşkil eder. Özellikle kadın ile erkek arasındaki ilişki ortaya çıktığında bu dünyadaki en yakıcı sevgidir. O da aşktır. İnsan annesini, çocuğunu, kardeşini ve memleketini sever ama bunlar için intihar etmez. Ancak sevgiliyle konuşamama, reddedilme ve terkedilmede intihar vakaları oldukça sıktır.

Sevgi mi mutluluk getirir, mutluluk mu sevgiyi?

İkincisi. İnsan çok sevdiği kişinin kusurlarını göremeyebilir, bu kusurlar belli bir haddi aştıysa o zaman büyük aşkla yapılan evlilikler korkunç bir biçimde sona eriyor. Diğer taraftan kişi çok sevmeden bir evlilik yapmışsa ve karşısındaki halden anlayan biriyse bir süre sonra çok mutlu olabiliyorlar ve bu sevgiye dönüşebiliyor.

Mantık nasıl sevgiye dönüşebilir?

Duygular düşünceleri düşünceler de duyguları değiştirebilir. Duygularınıza hükmetmeniz zordur. Ama düşüncelerinize bir parça hükmedebilirsiniz. Modern psikiyatride en sık kullanılan psikoterapi yöntemi insanların düşüncelerini değiştirerek tedavi etme yöntemidir. Buna 'Bilişsel Psikoterapi' denir. Burada hastanın duyguları üzerine değil düşünceleri üzerine odaklanılır.

Neden?

Çünkü duygular çok soyuttur. Ele alıp anlaması, değiştirmesi de zordur. Ama kişinin düşünceleri değişirse duyguları da değişebilir. Düşünceler duygulara kolay kolay tesir etmese de uzun bir süre sonunda duyguları değiştirir.

'Issız Adam' sendromu

Modern hayatta roller değişti, kadınlar 'erkeksi' erkekler 'kadınsı' mı oldu?

Kadının eğitim görmesi ve meslek edinmesiyle hayattan beklentileri değişti. Geleneksel toplumda eksik olan şey özgürlüktü. Boşanma erkeğin elinde olduğu halde bunu kolayca yapamazdı. Modernleşmeyle birlikte birey giderek özgürleşti. Fakat bu defa da güvenliğini kaybetti. Önce büyük aile çekirdek aile haline geldi, çekirdek aile dışında kimse sahiplenmez oldu. Giderek aileler parçalandığından çekirdek aile de parçalandı. Tek ebeveynli aileler haline geldi. Özgür ama güven içinde değiller. İşte bu da bilhassa kadınların ilişkilerde yaşadıkları büyük bir problem.

Bu durumun erkek dünyasındaki karşılığı nedir?

Bu konuyu en iyi anlatan örnek Issız Adam filmidir. Filmde kentli, eğitimli, hali vakti yerinde, iş sahibi bir erkek konu ediliyor. İnternetten kendine kolaylıkla arkadaş bulabiliyor. Fakat hayatında derin bir ilişki yok. Sonra bir kadına âşık oluyor ve olağanüstü bir ilişki yaşıyorlar. Ancak erkek kendi ıssızlığına çekiliyor. Çünkü hayatında derin ilişki yok. Bunu istiyor ancak korkuları var. Fedakârlıktan ve sorumluluktan kaçıyor.

ERKEĞİN İKTİDAR GÜCÜ AZALDI

Kadınlardaki rol değişikliği onlara iyi geldi mi?

Toplum değişince insanlar da değişiyor. Bu konuyla ilgili en çarpıcı romanlardan biri Adalet Ağaoğlu'nun Ölmeye Yatmak isimli eseridir. Romanın ele aldığı temel problem şudur; Cumhuriyet kadının çalışmasını ve her alanda yer almasını destekledi. Fakat bunun kadın kimliği ile olmasına izin vermedi. Yani kadının cinsel kimliği yok oldu. Bu durumun kadın kimliğinde nasıl açmazlara yol açtığını Adalet Ağaoğlu romanda anlatıyor. Kadın giderek erkek rolüne yaklaşıyor. Çalışıyor, evdeki sorumlulukları üzerine alıyor. Geleneksel kadın modelinden gittikçe uzaklaşıyor. Eskiden her kadın en az dört çocuk yaparken, şimdi bu sayı ciddi oranda düştü. Erkeklerin maruz kaldığı fiziki zorluklara kadınlar da maruz kalıyor. Mesai saatleri erkeklerle aynı... Bu durum elbette kadın modası ve edebiyatını ciddi oranda etkiledi.

Peki erkekler?

Erkeklerin konusu bizim içinde çok yeni. Baktığınızda 150 yıldır edebiyatta, sanatta ve siyasette kadın sorunları başrolde. Sosyal değişimin erkek üzerindeki tezahürü geç oldu. Erkek de bunu çok geç yaşamaya başladı.

Erkeğin iktidar dönemi bitti mi?

Düşmese bile paylaştı, gücü azaldı.

Kadınlar büyükse evlilik sürmez

Kadınlar artık kendinden daha küçük yaşta erkekleri tercih ediyor. Bunun psikolojik bir tarafı var mı?

İlişkide kadın küçük erkek büyükse bu problem olmuyor. Salvador Dali eşinden 61 yaş büyüktü. Eğer kadın büyük erkek küçükse bir süre sonra kadında erkeğe karşı soğuma olabiliyor. Çünkü erkekte görmek istediği sahiplenici tarafı göremiyor. Dikkat ederseniz kadınlar kendilerinden daha uzun erkeklerle evlenir. Bunun sebebi güçlü bir erkeği sembolize etmesidir. Bu yaş farkı için de geçerli bir durum. Bekârlık yaşı uzadığı için kimin hangi yaş gurubundan hoşlanacağı belli olmuyor.

Kadınlar evliliği neden erteliyor?

Evlenme yaşı gittikçe ilerliyor. Müzmin bekâr erkeklerin sayısı büyük ölçüde arttı. Buna bağlı olarak evlenmemiş kadın sayısında da artış oluyor. Öte yandan üç evlilik yapanların sayısı da arttı. Bunun sebebi yine toplumla ilgili. Eskiden bir defa evlenip boşanmış kadına kötü gözle bakılırdı. Şimdi öyle değil.