Mihmandar'ı yazma fikri nasıl çıktı
Kültürel kimliklerin önemsendiği bir çağdayız ve bizim coğrafyamızda gençlerimiz tarihe yeni yeni alaka göstermeye başladılar. Tarih bilgisi bize, geleceğe yürümek için lazımdır ve bu yürüyüş tarihteki kahramanların hayatlarından ilham ile şekillenir. Özellikle yetişme ve bilinç edinme dönemlerinde bağlandığınız bir kahramanınız yoksa savrulursunuz. Ben de bu yüzden son yıllarda gençlerimize kahramanlar sunmak için çalışıyorum. Onlara kimlik olarak yansıyacak, örnek aldıkları vakit hayatlarını daha anlamlı kılacak kişileri anlatıyorum. Bunlar yakınımda, çevremde ve bildiğim insanlar oluyor çoğu kez. Sultan, şair, kaptan-ı derya, sufi… Ebu Eyyub da bunlardan biri. Üstelik İstanbul'da yaşayanlar için en birincisi. Bana göre İstanbul'da yaşayan herkes için Eyüp Sultan mutlak bir kahramandır. Çünkü o İstanbul'un manevi sahibidir. Sonuçta, yaşadığım şehrin sahibine şükrane olmak üzere bir hediye sunmak istedim diyelim, ortaya Mihmandar çıktı.
Tarihi romanlar kaleme alıyorsunuz. Mihmandar'ın sizin için diğer romanlardan ve karakterlerden farkı ne?
Yazdığım romanlar arasında Fuzuli şiiri, Yavuz ile İsmail mücadeleyi, Yunus gönül derinliğini, Barbaros denizciliği temsil ediyordu. Ebu Eyyub ise bir idealin ve bir bağlılığın timsalidir. Seksen yaşını aşmış iken fetih düşüncesiyle ta Medine'den yollara dökülüp sefere çıkan bir kahramandır o ve bizler için İslam davasının, Hahibullah aşkının, örnek Müslüman hayatının günümüze akseden yüzüdür. Bugün bütün dünya Müslümanlarının olmaları gerektiği şekilde yaşayan ve ufkumuzda yıldız gibi parlayarak bize rehberlik edecek bir şahsiyettir yani.
PEK ÇOK GERÇEĞİ ÖĞRENDİM
Eyüp Sultan hakkında araştırma yaparken farklı bulguya ulaştınız mı?
Pek çok şey buldum elbette. Bildiğimiz ve düzeltemediğimiz yanlışlar veya yanlış bildiğimiz doğrular. Tarih ve menkıbe. Efsane ve hikâye… Onun hayatı etrafında yüzyıllarca oluşmuş bir söylenceler tortusu. Nihayet içinden gerçek bilgiyi süzmenin zorluğu. Mihmandar dolayısıyla pek çok yanlış bilgiyi de düzeltmeye çalıştım. Romanı okuyanlar heyecanlı bir kurgu içinde kendiliğinden bunları öğrenmiş de olacaklar.
Örnek verir misiniz, ne tür yanlışlıklar?
Mesela adını Eba Eyyub okumak. Doğrusu Ebû Eyyûb'dur. Gerçek adı Halid bin Zeyd'dir ve Eyyûb onun oğlunun adıdır. Yani biz ona Hâlid Sultan diyeceğimize Eyüp Sultan diyoruz. Halbuki oğul Eyüp, Kostantiniyye'ye hiç gelmemiş. Öte yandan, onunla birlikte gelip de şehit düşen ama kayıtlara adı yanlış geçen tabiinden bir genç var, Hamed. Bu roman dolayısıyla yeniden tanınacak inşallah. Mesela Ebu Eyyub, şimdi adıyla anılan semtten daha uzun süre Kadıköy'de kalmıştır, o zamanki adı Kalkedon. Ama ne Kadıköylüler, ne Eyüplüler bunun farkında değillerdir. Velhasıl daha pek çok bilgi. Özellikle Bizans'a ve kuşatmaya dair bilgiler.
Kitabınızda macera ve aşk yine var…
Elbette var. Tarihte 'Rum Ateşi' diye bilinen ünlü silah grajuva tam da benim konu edindiğim yıllarda icat ediliyor. Yıllardan 668'dir ve Bizans ile İslam devleti arasında acımasız bir çekişme vardır. Bu çekişmenin tam ortasına düşmüş bir genç kız ile onun babası tarafından icat edilecek bir silah. İşin macera kısmını ta Şam'dan -o dönemde Müslümanlar Dımaşk, Bizanslılar Damascus diyor- İstanbul'a –Müslümanlar Kostantiniyye, Bizanslılar Constantinopolis diyorlar- taşıyacak olan bu iki karakter ve onlarla yolları kesişen Ebu Eyyub el-Ensanî hazretleri. Kitabımdaki aşk bahisleri bu sefer Ebu Eyyub ile Hamed'in Hz. Peygamber'e duydukları hasretle şekillendi.
Romanın sonunu türbe ziyaretiyle bağlıyorsunuz. Eyüp Sultan'ı ziyaret etmenin önemli olduğunu biliyoruz. Ancak dilek ve isteklerle türbe ziyareti yapıyoruz. Bu konudaki fikriniz nedir?
Romanın son bölümünde bu fikirleri işledim. Eyüp Sultan'a ilişkin geleneksel adetler ve türbe ziyaretinde yapılması gerekenleri romandaki kahramanlarımdan birine anlattırdım. Türbe şu anda restorasyonda. Ama bütün inşaat tahtaları dilek yazılarıyla dolu. Herkes türbeye karşı el açıp dua ediyor. Bunlar yanlış ve bid'at olan şeyler. Bütün dilekler Allah'tan dilenir, gerisi boş.
ÖDÜLÜ HAKKETTİM
Günümüzde, şu yaşadığımız ortama bakınca Eyüp Sultan bize ne öğütler?
Her müminin Eyüp Sultan'ın hayatından alacağı dersler var bana göre. Hani Efendiler Efendisi, 'Ashabım yıldızlar gibidir, hangisine uyarsanız doğru yolu bulursunuz!' buyurur ya, Eyüp Sultan da o yıldızlardan biridir ve ne baht ki bizim şehrimizdedir, bu yurdu şereflendirmiştir. Onu öğrendiğimiz zaman en büyükten en küçüğe, hepimiz dosdoğru kardeşler oluruz. Ve karşılıklı ilişkilerimiz kardeşlik hukuku içinde yürürse aşılmayacak hiç bir engel kalmaz.
Cumhurbaşkanlığı ödülünü aldınız. Ödülün sizde karşılığı ne?
Böyle bir ödülü, kim alsa gurur duyar elbette. Eskiden de devlet büyükleri, sultanlar, vezirler kalem ve sanat erbabına iltifat gösterirler, onları başarılarından dolayı ödüllendirirlerdi. Elbette pek çok ödül aldım, ama bu seferki devletin en üst makamı tarafından takdir görmeniz anlamına geldiği için çok daha büyük anlamlar ifade ediyor. Hak ettim mi? Hiç tevazu göstermeyeceğim, evet, hak ettim.
Kitabın Künyesi:
Mihmandar
İskender Pala
Kapı Yayınları
2013
400 sayfa