Münir Tireli bir müzik yazarı. Grup Müziği üzerine çalışmalarıyla tanınıyor. 13 yıl önce aramızdan ayrılan Cem Karaca hakkında bir kitaba imza attı. Atlas Yayınları arasından çıkan “Cem Karaca ve Die Kanaken” sanatçının Almanya'da yaşadığı vatan ve aile hasretini, müzikal yolculuğundaki değişimleri ve oynadığı tiyatroları anlatıyor. Bunun yanında gurbetçi Türkler'in sorunları da kitabın alt metni adeta. Almanya'da iken halkını yeniden anlamlandırdığına değinen Tireli ile Alman Komünist Partisi ile irtibatlı konserler düzenleyen, albümlerini ülkücü firmadan çıkartan efsane ses Cem Karaca'nın 7 yıllık Almanya macerasını konuştuk.
Cem Karaca Almanya'ya neden gidiyor?
Karaca'nın Almanya'ya gitme sebebi kamplara bölünmüş, kutuplaşmış bir Türkiye'den beslenemez duruma gelmesiydi. Gidiş tarihi 12 Eylül'den çok önce 1979 Ocak gibi. Kamplaşma dediğimiz konu da sadece sağ ve sol değil; tekfir etmede birbiriyle yarışan sol içerisi fraksiyonlardı.
Almanya'daki Türkler ırkçılıkla nasıl mücadele ediyordu? Karaca bu mücadelenin neresindeydi?
Cem Karaca ırkçılıkla mesleği gereği şarkıları yoluyla mücadele ediyor. Bunu önceleri Türkçe şarkılarla yaparken, sonradan derdini muhataplarına lisan-ı münasiple anlatabilmek için onların dilinden şarkılarını hem plak ve konserlerde hem de oynadığı müzikal oyunlarda söylüyor. 12 Eylül sonrasında oluşan Türk-Kürt solu diasporasında onların angaje olduğu silahlı mücadele ve devrimci şiddet temalı gruplarla hemhal olamadığı için çok kritik bir karar alarak ülkesindeki yönetim ne kadar kabul edilemez olursa olsun elin adamına ülkesini şikayet etmekten imtina ediyor. Böylelikle kendisine bulunduğu yeni ülke üzerinden farklı bir muhalif damar yakalamış da oluyor. Yerli bir sosyalizm anlayışını sergilediğini söyleyebiliriz.
VATAN HAİNLERİNE KARŞI DURDU
Almanya'da hayata tutunabilmek için neler yapıyor?
Ab In Den Orient Express (Defolun Doğu Ekspresi'yle) ve Die Kanaken adında yabancı düşmanlığına karşı söyleyecek sözü olan iki oyunun müziklerini yapıyor ve başrolünde oynuyor. Ab in Den Orient Express oyunun müziklerini Die Kanaken adı altında aynı adlı grubuyla plak yapıyor.
Cem Karaca, Almanya'daki Türkler için bir şeyler yapmaya kendini zorunlu hissediyor sanırım. Siz ne söylemek istersiniz?
Cem Karaca'nın Almanya deneyimi üzerinden kendi halkını yeniden anlamlandırdığını görüyoruz. Türkiye'nin kaotik ortamında muhakkak ki onun da zihninde bir takım iç düşmanlar vardı, tıpkı onu iç düşman olarak niteleyenlerin olduğu gibi. Öte yandan Almanya, farklı ideolojilerden siyasi mültecilerin, misafir işçi olarak adlandırılan her görüşten Türk'ün bir arada eridiği ve birlikte yabancı oldukları bir pota idi. Örnek vermek gerekirse Karaca'nın “Hasret” ve “Bekle Beni” albümlerinin prodüktörü Türküola şirketinin sahibi Yılmaz Asöcal ülkücü harekete sempati duyan bir işadamıydı.
Die Kanaken'in kuruluş hikayesi nedir? İsmi nereden geliyor?
Die Kanaken, “Ab In Den Orient Express” oyununda bir iki istisna dışında kullanılan şarkıların rock ve grup müziği mantığıyla bir albüm için toplanması sonucunda önce albüm ve gruba isim oluyor. Kanaken her ne kadar 'insanlar' anlamına gelse de daha sonra pejoratif bir anlam kazanmış ve hamamböceği anlamına gelen “kakalaken” yerine kullanılmaya ve başta Polonyalı ve Türkler olmak üzere yabancıları aşağılamak için kullanılmış. Karaca da ironik olarak bu tanımlamayı sahiplenmiş ve hem plağın hem grubun ismi olarak bu tanımlamayı kullanmış. 1986 yılında da “Die Kanaken” adında bir oyunda grubuyla birlikte rol almış.
ÖZAL DAVET ETTİ
87'de yurda döndüğünde neler yaşanıyor?
Almanya'dan dönmeden 2 yıl önce Turgut Özal'la görüştü. Bu görüşme ve akabinde Özal'ın da katıldığı konser ile birlikte üzerine bir dönek yaftası yapıştırıldı. Af dilemedi, çünkü suçlu değildi. Diğer sürgünlerin ülkeye dönebilmeleri için de girişimde bulundu ve asıl aforozu bizzat bundan sonra yedi.
Rock müziğin kilometre taşı
Almanya'ya gittikten sonra Karaca'nın müziğinde nasıl değişimler oluyor?
Almanya dönemi için homojen bir Cem Karaca müziğinden söz edilemez. “Hasret” albümü, Türkiye koşullarına göre hazırlanmış bir aranjör albümü, “Bekle Beni” o yıllarda beraber çalıştığı müzisyenlerin de katkı sağladığı ve Fehiman Uğurdemir'in aranje ettiği düşük bütçeli bir çalışma. Die Kanaken ise grup müziği olmakla beraber Alman Komünist Partisi ile irtibatlı Plane'nin prodüktörünün etkisiyle enerjisi kısıtlanmış bir albüm. Ancak tüm bu denemeler biraz da Fehiman Uğurdemir'in itelemesiyle olmuş ve devam etmemiş. O, Türk rock müziğinin yerlileşmesi anlamında önemli bir kilometre taşı.
İdris Küçükömer ile ortak noktaları var
Cem Karaca'nın yerli ve kalbî olarak hareket ettiğini görüyoruz. “Kendini tutuklat” önerisini veren solcular ona dönek diyor. Karaca'nın siyasi duruşuyla ilgili ne söylenebilir?
O, sosyal adalete inanan, samimi bir solcuydu. Solun içerisinde farklı yelpazelerde yer aldı. Avrupa sosyal demokrasisini benimsedi ve bu gözle başörtüsüne, Özal'a, dine ve manevi değerlere baktı. İdris Küçükömer ile bu anlamda önemli ortak noktaları vardır. Duruşunu bazen aşırı olarak gösterse de ülkesini seven bir “sanat yapar”dı.