Cenab-ı Allah'tan dünya gözüyle görmek istediğim üç mukaddes mekan vardı. Birincisi; Mü'minlerin kalbinin ortak attığı, namaz kılarken yüzümüzü döndüğümüz, Beytullah'ın bulunduğu mukaddes şehirler Mekke ve Medine...
İkincisi; İspanya topraklarında yüzyıllarca İslam'ın ihtişamını büyük bir gururla yaşatan Endülüs. Ancak buraya gittiğimde, İslamla özdeşleşen İslam'ı hatırlatan tüm izlerin silindiğini gördüm. Büyük bir tecessüsle gittiğim gezi daha sonra hüzünlü bir atmosfere dönüşmüştü.
Üçüncüsü ise; Her dönemde ilgi odağı ve önemli bir merkez olmuş ve bundan dolayı da tarih boyunca 40 kez kuşatılmış ve 26 defa el değiştirmiş mukaddes şehir Kudüs... Biricik önderimiz, aziz Peygamberimiz Hazreti Muhammed Mustafa'ya (SAV) kulluğunun mükafatı olarak hediye edilen Mescid-i Aksa. Şükürler olsun Rabbime. Mukaddes üç mekanı da gösterme fırsatı verdi bizlere.
'Mescid-i Aksa'yı gördüm düşümde/Bir çocuk gibiydi ve ağlıyordu./ Varıp eşiğine alnımı koydum. / Sanki bir yeraltı nehri kaynıyordu./ Gözlerim yollarda, bekler dururum/ 'Nerde kardeşlerim' diyordu bir ses. /İlk kıblesi benim ulu Nebimin /Unuttu mu bunu acaba herkes.' diyor, makamı cennet olsun Merhum Akif İnan ağabeyimiz.
Bizler de 'bir çocuk gibi ağlayan' Mescid-i Aksa'yı görmek için düştük yollara Nadide turizm mihmandarlığında.
Tel-Aviv'e gitmeden biraz endişelerimi vardı ancak, havaalanına indikten sonra keyfi bekletme ve ufak tefek pürüzlerin dışında pek bir şeyle karşılaştığımızı söyleyemem.
Akşam geç saate otelimize yerleşmemize rağmen, sabah namazını Peygamberimiz'in (sav) Mirac'a yükseldiği Mescid-i Aksa'da kılmak için büyük heyecan yaşıyordum.
Bir saat bile yatmadan sabah namazını eda etmek için Mescid-i Aksa için yola düştüğümde kalbim küt küt atıyordu yanımda oda arkadaşım Konya temsilcimiz Lokman ve gezideki arkadaşlarımla birlikte.
140 bin metrekarelik bir alana sahip Mescid-i Aksa'nın tüm kapıları İsrail askerleri tarafından tutulmuştu.
Mescidi Aksa'yı ilk inşa eden kişi Hz. Süleyman (a.s.)'dır. Süleyman (as) rüzgara hükmederdi. Cinlere hükmederdi. Hatta Süleyman Mabedini cinlere inşaa ettirdiği bilinmektedir.Bunu aşağıdaki Kur'an-ı Kerim ayetlerinde de görmek mümkün.
*Cinlerden, insanlardan ve kuşlardan müteşekkil orduları Süleyman'ın hizmetinde toplandı, hepsi bir arada (onun tarafından) düzenli olarak sevkediliyordu. Nihayet karınca vâdisine geldikleri zaman, bir karınca: 'Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin; Süleyman ve ordusu farkına varmadan sizi ezmesin!' dedi. '(Neml/17-18-)Süleyman (as)'ın mescidin ilk temellerini attığında şöyle dua ettiği rivayet edilmektedir. 'Yarabbi lütfu inayetinle bu mescidi inşa ettim Senin rızan için bu mescide gelip iki rekat namaz kılan tüm kullarını afeyyle. Fakirliği var se fakirliğini gider, hastalıkları varsa şifa ver, iki cihanda saadet ver.'
Mescid-i Aksa'dan ayrıldıktan sonra yaklaşık bir saatlik yolculuk yapıp El Halil kentinde Hazreti İbrahim' (as)in türbesinin bulunduğu İbrahim Camii'ne kadar iki İsrail polis noktasından geçtik. Camiye yaklaştığımızda da 4 kontrol noktası. Yani cömertlik timsali Halil İbrahim'(as) in, İshak' (as)ın Sare validemizin türbelerinin bulunduğu mekan İsrail postallarının altında. Caminin içinde sembolik olarak türbeler var ancak, asıl mezarları altta. O bölümleri kimse girmesin diye kilitlemişler. İsrailli Yahudiler yine aynı alan içindeki Yusuf ve Yakup peygamberlerin türbelerinin yer aldığı bölümü sinagog olarak kullanıyorlar ve o dönemlerde Müslümanların camide ibadet etmelerine izin vermiyorlar.
El- Halil'de iki rekat şükür namazı kıldıktan sonra yine Hz. İsa'nın (a.s) doğduğu Beytül'lahm şehrindeyiz. Önce Hz.İsa'nın doğduğu Doğuş Kilisesi'ni ziyaret ardından tam onun karşısındaki Hz. Ömer Camii'inde ikindi namazını kıldık. Namaz sonrası mihmandarımız Bülent Deniz,'Buraya gelip de felafel yemeden olmaz.' dedi. Bizler de bu çağrıya duyarsız kalmadık
Kudüs'e gelip de Mescid-i Aksa'da Cuma namazı kılınmaz mı hiç. Zaten bunun için gelmedik mi Kudüs'e… Müezzin efendi daha, 'Haydin namaza' demeden insanlar fevc fevc Allah'ın; 'Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çağrıldığınızda hemen Allah'ın zikrine koşun ve alım satımı bırakın! O sizin için daha hayırlıdır, eğer bilirseniz. (Cuma/9) emrine koştular. Her taraf tıklım tıklım doldu. Ama Allah'ım bu ne güzel bir manzaraydı… Cumayı, 140 bin metrekarelik bir alana sahip olan Mescid-i Aksa'ya ayırdık.
Daha sonra da Ürdün ile İsrail arasındaki 'Bahr-i Lût' veya Ölü Deniz olarak da isimlendirilen ve deniz seviyesinden 400 metre daha aşağıdaki Lût Gölü'ndeyiz. Cenab-ı Allah sapkınlık içinde bulunan kavme Lut'u (as) gönderdi. Ama onlar bu sapkınlıklarından asla vazgeçmediler. Bunun üzerine Cenab-ı Hakk şöyle emretti:
*Lut, kavmine dedi ki: 'Alemlerde, sizden önce hiç kimsenin yapmadığı 'fahşayı' (hayasızlığı) mı yapıyorsunuz? Gerçekten siz, kadınları bırakıp, şehvetle erkeklere mi yaklaşıyorsunuz? Doğrusu siz, 'müsrif'(haddi aşan) bir kavimsiniz.'
*Lut Kavmi'nin cevabı: 'Bunları, yurdunuzdan sürüp çıkarın, muhakkak bunlar, çokça temizlenen insanlardır.' demekten başkası olmadı.
*Bunun üzerine Biz, karısı dışında, (Lut'u) ve ailesini kurtardık; (karısı) ise, helake uğrayanlardan oldu. Ve onların üzerine, bir (azap) sağanağı yağdırdık. Bak! Mücrimlerin (suçluların) akıbeti nasılmış? (ARAF/80-81-8)
Lut Peygamberi dinlemeyen Sodom ve Gomorre şehirlerindeki kavim, büyük bir zelzele, yıldırım göktaşı yağmuru, yerden fışkıran zehirli gazlarla ve büyük bir patlama ile toprağın derinliklerine gömüldü, helak oldu gitti.
Rabbim, Mescid-i Aksa'nın kapısında İsrail askerlerinin olmadığı bir Kudüs'de buluştursun inşallah..
Önce Peygamber Efendimiz'in Mirac'a yükseldiği Muallak Taşı ve aynı gece Allah Rasülü'nü Mescid-i Haram'dan (Mekke) Mescid-i Aksa'ya (Kudüs) getiren Burak'ı bağladığı Burak Mescidi ile tarihi Mervan Camii, Burak Duvarı (Yahudilere göre Ağlama Duvarı)'nı gezdik. Buraya gelip de Mescid-i Aksa'yı Zeytin Dağı'ndan temaşa etmek olmazdı tabi ki. Gezimizin son gününde 8-10 bin yıllık tarihe sahip Eriha'ya doğru yola çıktık. Hz. Musa'(as)nın makamı olarak bilinen türbeyi ziyaret ettik. Kısa bir molanın ardından Abbasi Halifesi İbn-i Hişam'ın kışlık sarayında kısa bir gezinti yaptık.
Kapıya yaklaştığımızda askerlerin 'Türki' sözüyle karşılaştım. Biz de 'evet' dedik ve Kanuni Sultan Süleyman'ın Haçlılardan korumak için yaptırdığı, 12 metre, zaman zaman 17 metreye çıkan surların kapısından içeri girdik 'Bismillah' diyerek. Karşımızda Kubbet'üs-Sahra pırıl pırıl parlıyordu. Adeta 'Hoş geldiniz' der gibiydi. Mescid-i Aksa, müezzini Bilal Hoca'nın 'Allahüekber'le başlayan ve 'Haydin namaza, haydin felaha, namaz uykudan daha hayırlıdır' diye devam eden nidalarıyla çınlamaya başladı ki, 'Bismillah' diyerek camiye girdim. İçimi hem sevinç hem de hüzün kapladı.
Sevinç kapladı çünkü; Peygamberimiz'in Mirac'a yükseldiği beldedeki ibadet mekanına adım atmıştım.
Hüzün kapladı çünkü; Bugün İsrail, Filistin ve Lübnan toprakları ile Ürdün, Mısır ve Suriye'nin kıyı kesimlerini kapsayan ve geçmişte 'Kenan illeri/Kenan Diyarı) olarak bilinen Filistin topraklarındaki Süleyman (as)'ın mabedinin bulunduğu yere kurulan Mescid-i Aksa'ya girmek için İsrail askerlerinden izin almak zorunda kaldık.
Namaz sonrasında 'Yarabbi bu mukaddes mabedi İsrail zulmünden kurtar. Bu mukaddes mabedi İsrail askerlerinin postalları altında ezdirme. Allah'ım; huzuruna bu utançla, bu mahcubiyetle çağırma bizleri. Müslümanlara basiret ver Allah'ım. Buraya yeni bir Kanuni Sultan Süleyman gönder, yeni bir Selahaddin Eyyubi gönder, yeni bir kurtarıcı gönder ki Kudüs yeniden eski günlerine dönsün, yeniden huzur ve barış kenti olsun' diyerek dua ettim. Eminim, her gün on binlerce, yüz binlerce Müslüman 'Yüce Rabbimiz, Mescid-i Aksa'yı İsrail tasallutundan kurtar' diyerek dua ediyordur ve milyonlarcası da bu duaya 'amin' diyordur.