Müstesna mekânda kahve ve film keyfi

Balat, iki güzel mekâna tek bir binada ev sahipliği yapıyor. “Müstesna bi’ Mekân” ve “İstanbul Sinema Evi” kardeşçe ve iç içe Balat’ta konuklarını ağırlamaya başladı.

Latife Beyza Turgut Yeni Şafak
​Müstesna mekânda kahve ve film keyfi.

Tarihi dokusu, Haliç manzarası ve kültürlerarası iletişimi kendi doğal atmosferinde konuklarına sunan müstesna bir semt olan Balat, geçtiğimiz gün “Müstesna bi’ Mekân” daha kazandı. Semtin hemen girişinde Abdülezelpaşa Caddesinde konumlanan 27 nolu bina katlarında hem “Müstesna bi’ Mekân”a hem de İstanbul Sinema Evi’ne ev sahipliği yapıyor.

Görünüş itibariyle kafe gibi gözükse de bu mekânı yalnızca bir kafe olarak tanımlamak haksızlık olabilir. Bu yüzden de “Müstesna bi’ Mekân” olarak isimlendiriliyor. Müstesna, İstanbul Sinema Evi ile bağlantılı organizasyon ve etkinliklere ev sahipliği yaptığı gibi başlı başına özerk etkinliklerle de İstanbulluların sosyal hayatına keyif katmayı amaçlıyor. Çayını kahvesini alan katlar arasında gezinerek, rastladığı bir film okumasına veya atölyeye katılabilir.

Dört katlı mekânda giriş ile birlikte üçüncü ve dördüncü teras katı Müstesna ziyaretçileri için ayrılmış. İkinci katta ise İstanbul Sinema Evi (İSE)’nin eğitim salonu ve ofisleri var. Ancak katlar arasında kırmızı çizgiler yok. Mekân, bu durumdan özellikle kaçınıyor. Her katı İSE, her kat da İSE’yi kullanabilecek. Bu iki farklı mekân, kardeşçe ve iç içe Balat’ta konuklarını bekliyor.

SİNEMAYA DAİR HER ŞEY BU EVDE

İstanbul Sinema Evi ve Müstesna bi’Mekân aslında organik olarak birbirine bağlı değil. İSE, Online Sinema Eğitimi “OSE”nin fiziki bir hâle dönüşümü ile kurulmuş. Pandemi sebebiyle online başlayan sinema eğitimlerinde yalnızca online ile sınırlı kalmayarak zaman zaman yüz yüze buluşmalar yapılıyormuş. Diğer online eğitimlerden farklı olarak eğitim sonunda öğrenci ve eğitmenler bir araya gelerek proje filmlerini çekiyorlarmış. Bir buçuk yılın sonunda online eğitimler kabuğuna sığmamaya başlayınca yüz yüze eğitim verilebilecek bir mekân arayışına girilmiş. Bu nedenle “Online Sinema Eğitimi” OSE, “İstanbul Sinema Evi” İSE olarak dönüşerek yoluna devam etmeye karar vermiş. Daha birkaç günlük bu yeni macera için planlar devam ediyor, sınıflar oluşturuluyor. Eylül döneminde yüz yüze eğitimleri, atölyeleri ve etkinlikleri ile kapılarını açmaya hazırlanıyor.

Burası bir şekilde sinemaya başlayan ve bırakmak istemeyen, şartlar dolayısıyla ne yapacağını bilemeyen gençlerin, insanların gelip rahatlıkla kapısını açıp girebileceği bir yer. Ucundan kıyısından sinemaya dahil olan her şey, bu evde gerçekleştirilecek. Film okumaları, paneller, söyleşiler de yer alacak. Önceki dönemlerde buradan eğitim alan öğrenciler burada üretmeye devam edebiliyor. Burada alınan üç aylık bir eğitim sürecinden sonra kimseye “Güle güle arkadaşlar” denmiyor. Eğitimler sonunda film çekmek, ürün ortaya koymak İSE’nin temel meselesi. İSE kadrosunda; Temel Sinema Eğitimi için Abdulhamit Güler, Senaryo Eğitimi için Yeşim Tonbaz, Diksiyon ve Güzel Konuşma için Hikmet Öztürk, Kurgu Eğitimi için Nazim Kanat yer alıyor.

FİLM BÜTÇELERİ İMECE USULÜ

İstanbul Sinema Evi eğitimlerinin elbette bir katılım ücreti var. Ancak bu oluşumun muadillerine göre en büyük farkı, projelerde bütçenin herkes tarafından imece usulü karşılanması. Bütçe ne ise senaryo, oyuncu, yönetmen, set ekibi fark etmeksizin projeye kaç kişi katılıyorsa kişi başına bölünüyor ve herkes katkısını sunuyor. İmece dediğimiz usul tam anlamıyla burada yaşıyor. İstanbul Sinema Evi’nin özellikle sivil kalma ve bağımsız olma çabası var. Hiçbir dernek, vakıf, belediye ile organik bir bağ kurmadan tamamen bağımsız bir şekilde var olmaya çalışıyor ve bu sivilliği bahsedilen sivil imece ile ayakta tutuyor. Buraya gelen herkes bu işe maddi-manevi bir omuz veriyor. Bu anlamda bir yolculuk gibi ilk günden beri hâlen öğrencileri olan, İSE ile devam eden pek çok kişi var.

Yapılmayanın peşindeyiz

İstanbul Sinema Evi’ni kurarken; okul, atölye, eğitim platformu demek istemedik. Tüm bu tanımlar gerçekleştirmek istediğimiz şeyleri sınırlıyor. “Ev” tanımı ise tüm bunları kapsıyor. Dünyada da örnekleri var. İSE, daha önce Türkiye’de yapılmamış, yapılsa da devamlılığı olmamış bir sistem üzerine çalışıyor. Sanatta bilimde ve felsefede okullar ekollerdir. Bir düşünceyi ve pratiği bir yere getirirler. İran’daki Farabi Film Foundation, Amerika’da New York Film Akademisi, Rusya’da Gerasimov Sinematografi Enstitüsü var. Maalesef Türkiye’de böyle bir şey yok. Biz bunun peşindeyiz. Bu mekânın gerçek manada bir ev olmasını, profesyonellerin amatörlerle, ustaların çıraklarla buluşmasını sağlayacak bir yer oluşturmaya çalışıyoruz. Gençlerin de buna ihtiyacı olduğunu düşünüyoruz. Buraya gelen hiç kimse ile irtibatı kesmemeyi önemsiyoruz. Bu yüzden kademe eğitimi yapıyoruz. İlk kademeyi geçenlerle yeni bir eğitime başlıyoruz. Bu altı aylık eğitimi geçenlerle ikinci bir kademeye geçip içerik eğitimine başlıyoruz. İlk kademeyi geçenler zaten artık bu sinema evinin bir mensubu oluyorlar. Burada yapılacak ne varsa beraber yapıyoruz. Festival mi yapılacak, kısa film mi çekilecek, ben reklam filmi mi çekeceğim hepsini birlikte yapıyoruz. Festivalleri desteklemeye başladık. Kısa’da Hisse Kısa Film Festivali’nde yapım ödülünü bu yıl biz vereceğiz. Görüştüğümüz bir iki festival daha var Anadolu’da. Ayrıca bizim de festival ve yarışma düzenleme hedefimiz var. Yapımcı veya ortak yapımcısı olduğumuz filmler var. Biz OSE’yi kurarken “Zamana ve mekâna baş kaldırdık” diyerek başlamıştık. Şimdi bir mekânımız oldu ancak bu başkaldırı meselesi çürümedi. Onu da zaman ve mekân ayrımı olmaksızın sinema yapmak isteyen herkese destek olarak bu düşünceyi sürdürüyoruz. Setlerimizin yarısı profesyonellerden yarısı öğrencilerimizden oluşuyor. Bu yüzden “eğitim” demek yerine “ev” dedik. Bir evin mensubu o evden çıkmaz, çıksa da döner. İSE için bir fon havuzu oluşturmayı planlıyoruz. Bu fon ile projeleri olan öncelikle İSE’liler ve dileyenler bu havuzdan faydalanabilecek.

İSE’yi aile olarak görüyorum

Hikmet Öztürk - A Haber Spikeri

Çağımızda en önemli konulardan biri iletişim. İnsanlar arası iletişimde üslup ve tavır mühim bir aşama. Biz de üslubu güzelleştirme adına İstanbul Sinema Evi’nde diksiyon ve güzel konuşma eğitimine girmek istedik. Kısıtlı kontenjan ile birebir ilgilenecek şekilde katılımcı alacağız. İSE’yi bir aile olarak görüyorum. Bu sıcaklığı eğitime ve sürece de yansıtma niyetindeyim. Umarım nice güzel çalışmalara imza atarız.

Ev kelimesi karşılığını buldu

Yeşim Tonbaz

Yönetmen ve senarist

Pandemi dönemi, evdeydik ve online eğitimimiz “OSE”, İstanbul dışından katılımcılar için de bizim için de çok büyük bir imkândı. Ancak bizim online eğitimlerimiz hiçbir zaman yalnızca online olarak kalmadı. Hep yan yana geldik, setlerde buluştuk. Bu eğitimin yüz yüze bir eğitime dönüşmesi artık kaçınılmazdı. Her zaman öğrencilerimizle ve sinemacılarla yan yana gelmeyi, birlikte yürümeyi önemsediğimiz için bugün İstanbul Sinema Evi’ne dair her detay, bizim düşüncelerimiz arasında vardı. Bu mekânla da artık bizim olan bir “ev” olmuş oldu. Bu evin her detayında hemen hemen tüm öğrencilerimizin emeği var ve kurarken, yerleştirirken her aşamasında bizimleydiler. İsmimizde yer alan “ev” kelimesi böylece karşılığını buldu. Sinema alanında bir şeyler üretmeyi ve kendimize alan açmayı son derece önemsiyorum. Bu mesleğin kişilerin birbirine tutunarak yapılabilecek bir iş olduğunu düşünüyorum. Senaryo aşamasından çekime kadar son derece kolektif bir iş. Birlikte yürüyeceğimiz insanlar ile sık sık bir araya gelecek olmak ben çok heyecanlandırıyor.

Sinema toplumdaki boşluklardan biriydi

Nesibe Kıdıl

Atölye Koordinatörü

8 Aralık 2020 günü Abdulhamit Hocanın “Böyle bi’şi var beni asiste eder misin?” sorusuyla başlayan bir yolculuk. “Tabi ki” diyerek yola koyulduk. Sinemaya ulaşmak ve sinema üzerine konuşmak toplumumuzdaki boşluklardan biriydi. Farklı şehirlerde yaşayan arkadaşların yaşadıkları şehirlerde buna imkân bulamayışını dert edinerek bir adım attık. Şehrin her noktasından sinemacı arkadaşlarla online olarak buluştuk, şimdi bir mekânımız var. Her gün daha fazla büyümek ve buna şahit olmak duygusal olmakla beraber heyecan vericiydi. Eğitimlerimizde bu zamana kadar en önemli düsturumuz samimiyet oldu. Profesyonelleşmenin samimiyetimizi etkilemesine izin vermemeye çalıştık. Bir çok eğitim verdik, ailemize her geçen gün daha fazla kişiyi katmaya çalıştık. Şimdi bu yolculuğa daha kapsamlı bir şekilde devam ediyoruz. İstanbul Sinema Evimiz ile nice güzel çalışmalara