T. S. Eliot’ın baş döndürücü şiirleri

Cem Yavuz, “Sesler, İşitin Bizi de” çevirisinin tam not alması, Çorak Ülke çevirisi için heyecan uyandırmıştı. 2023’e geldiğimizde, Yavuz, Eliot’ın Bütün Şiirleri’ni aynı şekilde ayrıntılı notlarıyla birlikte yayımladığında, bu heyecan doruk noktasına ulaştı.

Ömer Yalçınova Yeni Şafak
T. S. Eliot

T. S. Eliot’ın Bütün Şiirleri’ni ilk 2018 yılında Samet Köse’nin çevirisinden okumuştuk. Bu çeviriden önce tabi Eliot’un şiirlerinden habersiz değildik. Edebiyat dergilerinde tek tük de olsa Eliot’tan çevirilere yer veriliyordu. Önceki yıllarda “Çorak Ülke”nin Suphi Aytimur ve Yaşar Günenç çevirileri yayımlanmıştı. Samet Köse’nin çevirisi Eliot şiirine yönelik bütüncül bakışa imkan tanımasıyla önemliydi. Eliot hangi konulara ağırlık vermiş, ne tür teknikler kullanmış, farklı kitaplarında farklı yönelimler içine girmiş mi, bunlar ancak onun bütün şiirleri okunarak anlaşılabilirdi. Samet Köse’nin mısra dikkati, şiirin ahengini yakalama ve yansıtma gayreti de bu çeviriye değer katmıştı.

2022’de Paul Celan’ın Sesler, İşitin Bizi de adlı bütün şiirlerini ihtiva eden çevirisinden tanıdığımız Cem Yavuz, aynı yıl içinde Çorak Ülke’nin çevirisini ayrıntılı notlarıyla birlikte yayımladı. Cem Yavuz Sesler, İşitin Bizi de çevirisi için tam not aldığı için, Çorak Ülke çevirisi heyecan uyandırmıştı. 2023’e geldiğimizde, Eliot’ın Bütün Şiirleri’ni aynı şekilde ayrıntılı notlarıyla birlikte yayımladığında, bu heyecan doruk noktasına ulaştı. Samet Köse, Eliot’ın Türk okuyucuları için adeta bir harita sunmuştu. Cem Yavuz ise, harita sunmanın ötesine geçerek, o coğrafyada seyahat etme imkanı sağlıyor. İki çeviri kıyaslandığında, birbirilerine üstün gelen tarafları görülecektir. Biz bu konuya girmiyoruz. Fakat Eliot okuyucusu için iki çeviri de belki haftalar, aylar sürecek bir okuma serüveni sunmaktadır.

ŞİİRLE UZUN BİR YOLCULUK

Cem Yavuz çevirisinin belirttiğimiz üzere notları çok önemli. Belki ondan da önemlisi, Cem Yavuz çevirisinden Eliot şiirlerini okurken, belli bir şiir tadı alıyor olmamızdır. Şimdi bu Eliot şiiri mi diyebileceğimiz kadar Cem Yavuz şiirleri yeniden yazmış, hatta yaratmış bile diyebiliriz. Bunun sebebi; Cem Yavuz’un şiire bütüncül bakması, Eliot’ın neyi ifade etmeye çalıştığını kavrama gayretidir. Bu yüzden Cem Yavuz çevirisini okurken, diğer Eliot çevirilerinden hem kelime hem de mısra farkları olduğunu görürüz. Eliot’ın şiir coğrafyasında rahatlıkla dolaşabilmemizi sağlamıştır Cem Yavuz derken, bunu kastediyorum. Onun anlam haritasına bütünüyle değilse de ucundan kıyısından yaklaşmak yani. Zaten hiçbir şairin –bu çeviri olsun veya olmasın- hayal dünyasına bütünüyle hakim olmak mümkün değildir. Fakat zorlamak gerekir. Bu da tekrar tekrar okumakla mümkündür. Diğer ifadeyle o şiirle kuracağımız ünsiyete bağlıdır, şairin anlam dünyasına yaklaşmak. Cem Yavuz çevirisinde notları hiç okumasak bile Eliot şiiriyle belli bir miktarda ünsiyet kurabiliyoruz. Öyle ki Eliot şiiri sizi içine alıyor, Hindistan’dan Kudüs’e, Antik Yunan döneminden modern çağa, Afrika’dan Londra’ya, Paris’e kadar taşıyor.

Bu durumda şu rahatlıkla söylenebilir, Bütün Şiirleri başından sonuna kadar okuyun, sonra bir başından, bir sonundan, daha sonra bir de ortasından şiirler seçerek okuyun, ilk fark edilecek şey; Eliot’ın şiirleri baş döndürücüdür. Bunu olumlu anlamda söylüyorum. Baş döndürücülükten kastım; onun şiirlerini belli gruplara ayırıp tanımlama ve yorumlamanın güçlüğüdür. Eliot’ın kendisinin ifadesiyle “Sonumdadır başlangıcım.” özelliği bütün şiirleri söz konusu olduğunda belirleyici olmaktadır. Eliot şiirleri, adeta bir döngünün başlaması ve sonlanmasıdır. Kendi şiir çemberini çizmeye başlamış ve bunu tamamlamış da diyebiliriz. Paul Celan’da mesela böyle bir döngü, başlangıç ve bitiş yoktur. Sanki o, ortaya dağınık bırakmıştır şiirlerini. Rimbaud’da okuyucuyu rahatsız eden tamamlanmamışlık durumu da ortada karışık dediğimiz özelliktir. Ama Baudelaire’de böyle değildir. Eliot, bir şiir dünyası kurmuş; üstelik bütün anlaşılması güç baş döndürücülüğüyle birlikte eksiksiz, başka ifadeyle tamamlanmış olarak.

ŞİİRLERİNİ İKİ DÖNEME AYIRABİLİRİZ

Yine de “Çorak Ülke” öncesi ve sonrası diye ikiye ayırabiliriz onun şiirlerini. Hatta “Çorak Ülke” sonrasını da iki ayırabiliriz. “Çorak Ülke” öncesinde, sanki Eliot İngiliz şiir geleneğine ait bir sesle yazmıştır. Bu şiirlerde tasvir ve olay anlatımının ağırlık kazandığını görüyoruz. Bu olayların başı ve sonu vardır ya da birkaç olayla bağlantılı bir şekilde anlatılır. “Çorak Ülke”yle birlikte, onun öncesinde de çokça rastlanacak, imge ağırlıklı şiirlere yönelir Eliot. Ahenk daha hareketli, canlıdır. Sesle de anlam yakalama çabası “Çorak Ülke”yle birlikte başlar. Ezra Pound’un “Çorak Ülke”ye müdahalesi barizdir, çünkü Pound, kendi şiirinde uyguladığı gibi mısraları kırarak ilerlemesini sağlar “Çorak Ülke”nin. Ve çok sağlam imgelerin daha görünür, dikkat çekici hale gelmesi yönünde tasarruflarda bulunur. Bunlardan Eliot da çok etkilenmiş olmalı ki, düzyazıya kayan üslubunu hareketlendirir. “Dört Kuartet” bu yenilenmenin, ustalaşmış halidir.

ŞİİRİ DÜŞÜNCESİNİN UZANDISIDIR

“Çorak Ülke”den sonra olay anlatımı tamamen ortadan kalkmamakla birlikte en aza iner ve yerini tasvir, imge ve sese bırakır. “Kof Adamlar” ve “Kül Çarşambası”nda bunları görürüz. “Minör Şiirler” ve “‘Sarpkaya’dan Korolar”da ise düşünce ağırlık kazanmaya başlar. Eliot zaten şiiri, düşüncenin bir uzantısı, farklı boyut ve katmanlarda işlenmesi olarak görmektedir. Şiir yazarken düşünmekte, düşünürken şiir yazmaktadır da diyebiliriz. İmaj, sembol, ahenk, metinlerarasılık, diyalog, tasvir onda hep bir düşüncenin daha derin işlenmesi yönünde kullanılır. Hemen her şiirinde bu yüzden Homeros, Dante, Shakespeare ve Ovidius gibi şairlerden, İncil ve Tevrat gibi kutsal metinlerden alıntı yapar ya da istifade eder. Bunu o kadar çok yapar ki, şiir Eliot’ta adeta bir yorumlama biçimine dönüşür. Fakat bu noktada şuna dikkat etmek lazım: Eliot kendi zamanından hiçbir zaman kopmaz. Kopsa bile kendi zamanına çok sağlam dönüş yapar. Diğer bir ifadeyle, aslında Eliot’ın şiirle yaptığı tarih yolculuğu kendi zamanını daha iyi yorumlamak ve anlamlandırmak içindir.

ŞİİR ASLINDA AÇIKLANAMAZ

Eliot şiirine dair daha çok şey söylenebilir. Hatta bu sözler bitmez gibi. Biz notlar hakkındaki kanaatimizi de belirtip, yazıyı sonlandıralım. Cem Yavuz’un notları sanki Eliot her şiirini, her mısraını başka bir kitabın veya şiirin esiniyle yazmış gibi bir izlenim bırakması yönüyle rahatsız edici, Eliot’ın beslendiği kaynakları göstermesi yönüyle ise, öğretici ve düşündürücü. Notları okuduktan sonra şiirleri tekrar okuduğumuzda Eliot’un bir parça, düşünce, ses veya imaj alıp onu dönüştürdüğünü fark ederiz. Şiir o parçayı almış, kendine mal etmiş, kendinin bir parçası haline getirmiştir. Aslında Cem Yavuz da farkındadır; notlar Eliot şiirlerini açıklamamaktadır. Öyle bir hedef veya kaygısının olduğunu da sanmıyorum. Çünkü şiir biraz da açıklanmaya çalışılan ama açıklanamayandır. Yine de Cem Yavuz’un notları, Eliot şiirine farklı bir şekilde bakmamızı sağladığı için değerli.