Türk sineması ata ocağında

Türkler, yüzlerce yıl önce ayrıldıklarıı anavatanlarına dizi ve sinemalarıyla dönüyor. Dünyada çıkışını sürdüren Türk dizi ve filmlerine ilgi ata yurdu Özbekistan’da bir tarifsiz. Bunun son örneği, 14. Uluslararası Taşkent Film Festivali’nde Türk oyuncu ve yapımlarına gösterilen ilgide kendini gösterdi. Oyuncu Celal Al, Orta Asya’daki teveccühü “Kan çekiyor” sözleriyle özetlerken, Yönetmen Nazif Tunç ise, “Türk sinemasının yönü, Batı’ya dönüktü. Oysa bizim özlemimiz kültür havzamıza dönük bir sinema yapmak” diyor.

Yasemin Asan Yeni Şafak
14. Uluslararası Taşkent Film festivali kapsamında Türk sinema filmleri gösterilecek.

Dünya sinemasının en görkemli film festivallerinden olan 14. Uluslararası Taşkent Film Festivali’nde Türk filmleri geçidi yaşandı. Tarihi 1968’e uzanan gerek Asya gerekse dünyanın en görkemli film festivallerinden biri olarak gösterilen festivale sinema sanatçıları, yönetmenler, yapımcılar ve devlet yöneticileri katıldı.

Festivalde, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteği, Yerli Düşünce Derneği ve Taşkent Büyükelçiliği’nin iş birliğinde son dönemde uluslararası film festivallerinde ödül alan ‘Bizim için Şampiyon’, ‘7. Koğuştaki Mucize’, ‘Baron 2’, ‘Aşkın Ömrü’ adlı Türk filmleri sinema severlerle buluştu. Özbek sinemaseverlerle bir araya gelen Türk oyuncular, Türk dünyasının Yeşilçam’a ilgisini Yeni Şafak Pazar Eki’ne değerlendirdi. Oyuncu ve yönetmenlerin açıklamaları şöyle:

TEZGÂH BAŞINDA TÜRK DİZİSİ

Oyuncu Gizem Lidya Denizci:

Türk sinemasına olan ilgi muazzam. Özbekistan’daki seyirciyle bir araya geldiğimde bunu çok net bir şekilde hissettim. Öyle ki insanların pazarda, tezgah başında bile bizim dizilerimizin, filmlerimizin tekrarlarını cep telefonlarından izlediklerini gördüğümde çok mutlu oldum ve gurur duydum.

Tarihi projelere olan tutkuları çok fazla. Bizlere duydukları sevgi ve saygıda Türk sinemasının yeri çok büyük. Bu başarımızın katlanarak artacağına inanıyorum.

DOĞU’DAN BATI’YA HER TARAFI KUŞATIYOR

Oyuncu Celal Al:

Türk dünyasındaki kardeşlerimiz, Türkiye’deki kardeşlerinin Avrupa’ya, uzak coğrafyalara açılan bir kapı olduğunun farkında. Türk kültürünü dünyaya taşıyan Türkiye gardaşıdır. Tüm dünya Türk kültürü, Türk adet- örfleri, inanç şekilleri, Türk- İslam sentezi ile ilaçlanmış oluyor. Türk dizilerinin Türk coğrafyasında etkisi oldukça büyük, çok iyi. Şöyle düşünün gurbette yaşayan bir akrabanızı televizyonda gördüğünüz zaman ne kadar mutlu olursunuz.

Türk dünyası ile de bizim durumumuz aynı böyle. İki amcaoğlunun birbirini görmesinde ayrı bir muhabbet oluşuyor. O kan çekiyor. Türk kültürüne, ahlakına, aile yapısına uygun diziler, Türk dünyasında daha çok rağbet görüyor. O açıdan bir projede oynarken, şuna çok dikkat etmemiz gerekiyor; biz kültürümüzü en iyi şekilde anlatmamız gerek. Tarihi ve askeri diziler çok seviliyor. Kendi köklerimizin bizi kucaklaması bizi mutlu ediyor. Türk dizileri doğudan batıya her tarafı kuşatıyor.

ÖZÜMÜZ, ZEVKİMİZ BİR

Oyuncu Derda Yasir Yenal:

Ata yurt ile ana yurt arasında asırlardır süregelen kadim bir bağ vardır. Bu bağ topraklarımızın her zerresine işlediği gibi, fıtrat-larımızın da her zerresinde mevcuttur. Hal böyle olunca, bazen geleneklerimiz, bazen dilimiz birbirinden farklı dursa bile, özümüz birdir. Zevkimiz birdir. Türk dünyasının Türk sinemasına olan ilgisini, ele alırken ilk bu perspektiften bakmak gerekir. Yani bu ilginin ilk ayağı genlerimiz ve ortak noktalarımız.

Dünyanın dört bir yanına içerik ihracatı yapan bir ülkeyiz, bu içeriklerimizin kalitesinin nişanıdır. Dilimiz, dinimiz, özümüz, tarihimizin tutmadığı hiç bir ortak noktamız olmayan ülkelerin bizi bu denli takip etmesinin yegane sebebi, kaliteli üretimlerimizdir. Sadece kalitesiyle kendini dünyaya kanıtlayan Türkçe olan, Türk olan bu içerikleri, Türk dünyasının da aynı gurur ve sevinçle takip etmesi tabiidir.

SİNEMA ALGI MERKEZİ OLDU

Yönetmen Nazif Tunç:

Sinema bütün dünyanın algı merkezi oldu. Amerika’nın Hollywood’da bir zamanlar yaptığı işi, yine bugün çevrimiçi mecralarla yaparak sinemanın kültürler ve politika, ekonomi ile yaşayış biçimleriyle etkisini devam ettiriyorlar. Sinemanın insanların ahlakını, maneviyatını, yaşama biçimlerini ve estetikle ilgili yaklaşımlarını etkilediğini görüyoruz.

Sinema sanatının çığır açıcılarının Batı’dan çıktığını görmüşüzdür. Bu yüzden de bütün dünya ülkelerinin yüzü Batı’dadır. Türk dünyası, gerek Taşkent Film Festivali gibi gerek Kazan İslam Film Festivalleri gibi yerlerde milli-manevi sayılabilecek geleneği korumaya çalışan çıkışlar oldu.

ÇEVRİMİÇİ MECRALAR MİLLİ KÜLTÜRLERİ YOK EDİYOR

Çevrimiçi mecralar, Batı’daki festivaller dolayısıyla güdümlü hale getirilmesinden kaynaklı bir yanılgıyla ülkelerin milli kendi kültürleri ve gelenekleri sinemada yok oluyor. Aynı konuları, aynı karakteri, aynı dünyayı işliyor. Bu da sinemayı zenginleştirmekten uzaklaştırır.

KORKUT ATA FİLM FESTİVALİ BİR DEVRİMDİR

Bütün bunlar olurken Türk sinemasının yönü, Batı’ya dönüktü. Oysa bizim özlemimiz kendi kadim geleneğimize, manevi iklimimize, coğrafyamıza, kültür havzamıza dönük bir sinema yapmak. Onun için birtakım adımlar atılıyor. Türkiye, Korkut Ata Türk Dünyası Film Festivali oluşumu içine girdi. Türk dünyasında, Türk lehçesi ile yapılmış olan filmlerin katıldığı Türk ahlakının, merhametinin, adaletinin, karakterinin perde de gösterildiği yapımlar olsun istiyoruz. Korkut Ata Türk Film Festivali, Türk dünyasında sinemada bir devrimdir. Berlin Film festivali, Venedik Film Festivali, Cannes Film Festivali ile biçimlendirilen tekrar güdümlenen, boyunduruk altına alınan bir Türk sinemasının tekrar özgün ve özgür Türk coğrafyasına döndürülmesine ilgili bir işarettir. Türk sineması tıpkı Türk dizileri gibi gelecekte dünyanın sayılı sinemalarından biri olacaktır. Bunu da sağlayacak olan kendine güvendir. Kanatları hem Doğu’da hem de Batı’da olan bir sinema eşiğine gelmek üzere. Araya araya bulacağız, sinema kanatlarımızı.”

Pek çok ortak yönümüz var

Oyuncu Azra Akın:

Gerek kültürel gerek duygusal olarak pek çok ortak yönümüz var. Ulusların sinema-tografilerini kültürel altyapıları oluşturduğu için sinemamız, Türk dünyasında beğeni ve ilgi ile izleniyor. Tarihi bağlarımızın günümüze evrilmesi bakımından sinema sanatı önemli kilometre taşları olarak algılanıyor. Bu nedenle filmlerimiz ve dizilerimiz çok seviliyor ve ilgi görüyor.

Sırtımızı Orta Asya'ya dönmeden, yüzümüzü dünyaya dönmeliyiz

Oyuncusu-Yönetmen Murat Aydın:

Türk dünyasının sadece Türkiye sinemasına ilgisi yok bütün Türkiye'ye ve bütün Türkiye insanlara ilgisi var. Festivalde Baron 2 filminin galası oldu ve olağanüstü bir festival ortamı vardı. Halkın ilgisi ve heyecanı kesinlikle görülmeye değerdi.

Köklü bir millet olmanın gerektirdiği gibi yüzümüzü bütün dünyaya dönmeliyiz ama Orta Asya ve Orta Asya Türklerine sırtımızı dönmeden. Yıllardır kopuk yaşadığımız kendi köklerimizle yeniden buluştuk. Türkiye sinemasının Orta Asya halkları için önemini kendi gözlerinde gördüm, kulaklarımda duydum, dokundum hissettim. Çünkü orada bulunan oyuncular sokakta yolumuzu çeviren halk restoranda fotoğraf çekilmek isteyen insanlar ve daha herkes özellikle Türkçe konuşanlara sordum 'İstanbul Türkçesini nereden öğrendiniz' diye hepsinden 'Filmlerinizden' cevabını aldım. Yine aynı zamanda ülkemizin çok çeşitli kültür yapısının fırsat eşitliği çerçevesinde farklı farklı sinema akımlarını da dikkate alması gerektiğine inanıyorum.