Yeniden Zarifoğlu!

Hikâyeleri kapalı ve zordur Zarifoğlu’nun. Kapalılık metin ilerledikçe çözülür. O, bu engellere rağmen her dâim okunan, okundukça anlaşılan bir şairdir!

Hakkı Yanık Yeni Şafak
Karakalem: Hakkı Yanık

35 yıl önce vefat eden şair Abdurrahman Cahit Zarifoğlu’nun kitapları Ketebe Yayınları tarafından yeniden basılmaya başlandı. Şairin kendi (sağlığındaki) tercihleri gözetilip titiz bir çalışmayla elden geçirilen kitaplar, yaklaşık dört ay önce okurla buluştu. İşaret Çocukları, Yedi Güzel Adam, Menziller, Korku ve Yakarış, İns, Savaş Ritimleri, Yaşamak ve Bir Değirmendir Bu Dünya’dan oluşan kitapların ilk dördü şiir, kalan dördü ise nesir.

Zarifoğlu, hakkında ‘çok’ça yazılan şairlerden çünkü velûd bir kalem. Şiirin yanı sıra roman, deneme, hikâye, günlük gibi edebî türlerde de eserler vermiş, çocuklar için kitaplar kaleme almış bir ‘ilginç ve güzel adam!’ İlginç dedim çünkü kopan düğmelerini kendi dikermiş Zarifoğlu. Yemek pişirip dostlarına ziyafet verirmiş. Güreş tutkusu varmış. Otostopla Avrupa’yı dolaşmış. Pilot olmak istiyormuş. Gözünde bir rahatsızlık olduğu için pilot olamasa da planör uçurmaya kalkmış. Resim ve müziğe uzak olmadığından çeşitli çizimlere imza atmış. Çok iyi anlaştığı çocuklar için birçok masal kitabı yazmış.

Eserlerinin yeni baskısını fırsat bilip Zarifoğlu’nu -tekrar- okumaya karar verdim ve girişi İns’le yaptım. Tercihimde rahmetli Rasim Özdenören’in, onun şiiri için söylediği şu sözler etkili oldu: Cahit’in kelimeleri, dili zorlayan bir şiiri var. Tahkiyelidir onun şiiri, bir hikâye anlatır.

Zarifoğlu’nun şiirle başlayan ‘yazma’ macerası çeşitlenerek ‘nesir’le derinlik kazanmış. Şairin hikâyeleri için, ‘taslak’ olarak kalmış, aceleyle kitaplaştırılmış denilse de bu metinlerin anlatım ve mizanpaj teknikleriyle desteklendiği ortada. Etkilenmelere açık olmasına rağmen kendine has bir üslup geliştirip, kendi hikâyesini kurmayı başarmış Zarifoğlu.

Yenilikçi olduğu için olay-durum hikâyeciliğinin yapı taşlarını yerinden oynatmaktan kaçınmamış ve noktalamayı pek önemsememiş. O, sadece hikâye etmiş; nâdiren öğretmiş ve açıklamış. Hikâyesinin de şiiri gibi kapalı ve zor olduğunu görürüz. Zorluk metin ilerledikçe çözülür. Okundukça anlaşılan, anlaşıldıkça okunan -ve sevilen- bir yazardır Zarifoğlu. Değişik biçimlerde cümleler kurup okuyucuya farklı kapılar açar. Hikâyelerde zaman ve mekân belli değildir. “Burada zaman filan yok” (s. 30). Dolayısıyla ayrıntılı mekân tasvirlerine fazla yer vermez. Kahramanları isimsiz ve çoğunlukla erkektir. Ele aldığı konular insanın anlama ve anlamlandırma yolculuğuyla başlayıp genişleyerek devam eder. Ses tekrarlarını sever. Dinî kaynaklardan, mukaddes metinlerden istifade eder. Arka kapaktaki, “Zarifoğlu’nun düşlerden, yaşamdan ve kendi şiirinden yonttuğu İns”, ifadesi şairin hikâyesini net olarak özetliyor.

104 sayfalık İns’te altı hikâye var. Bunların en uzunu Suçlular (24 sayfa), en kısası Kentin Ortasında Bir An (4 sayfa). Hikâyenin kahramanı İns, metin boyunca hayvanî vasıflarından sıyrılıp insanlaşmaya doğru gider ve bunu başarır. Bu gidişişin anlatıldığı metin de evrilerek destan motifleriyle süslü bir hikâyeye döner. İns, kelimeye kavuştuğunda söylediği ilk cümle, “Ey yeryüzü değişeceksin; ey insanlar, değişeceksiniz.” (s. 28) olur. Canlı bir tabiat resmi çizer şair: Ulaşılmaz gibi duran dağlar, bütün ovalar ve onları gümüş bıçaklarla delik deşik etmiş ırmaklar (s. 11). Kaleme aldığı sahneyi çarpıcı şekilde aktarır: Öyle şiddetli yağmağa başladı ki, “Ya yağmur kendine hâkim olamazsa” diye düşündüm. (s. 30). İns doğar, hemen büyür (s. 9), İns’in çocuğu doğar, elleriyle eti tutar, ısırır. (s. 18-19). Başlarda konuşamaz İns, ilkel safhadadır. Diğer ‘insler’ de aynı seviyede: Çocuklar ve kadınlar ve erkekler, atlar gibi sesler çıkararak yediler (s. 25).

Hikâyesini güzelleştiren ve okuru düşünmeye sevk eden cümlelerin altını çizmişim: Gün çıktığı yerde ağaçları tutuşturarak yükseldi. (s. 19), Kendini kendinin içine koydu, kaybolsun istedi (s. 27), Duran insanın kımıldaması olmalı Şaşırma. (s. 29), Yazmaya başlayınca müzik belirir. Fonda. (s. 33), Bütün büyük anlar yalnızlıktan yontuldu. (s. 34), Okulda aldıklarımın ve kanımdakilerin anlaşıp dışarı ittikleri bir şeydim ben. (s. 39). “Odam benim maskem” (s. 40).

Kendisini eserlerine gizlediğine inandığım Zarifoğlu’nu yeniden okuyun, okumaya da günlüğünden başlayın derim