Mum Çiçeği, günümüzün akademisyen-yazar kuşağından Cihan Okuyucu'nun çoklukla deneme türündeki yazılarını içeren son kitabı. Deneme türü, akademik çalışmaların sıkı cenderesinden bunalan sanatkar tabiatlı üniversite mensupları için ruhlarının soluk aldığı bir hürriyet alanı olmalı. Çünkü; bilimsel çalışma insanın kendisini, şahsi duygu ve hislerini eserinden soyutlaması oranında makbul; oysa sanat eseri sahibinden ayrı düşünülemez. O halde iki tip çalışma arasında bilimsel olanları sahibinin üvey evlatları, sanat ve fikir eserlerini ise öz evlatları saymak yersiz olmasa gerek. Ancak bir fikrin veya hissin sahibinin öz malı olmasının da kendine göre şartları var. Demlenmesi için gerekli süre verilmeli ki içimizde his ve fikir çekirdeği yeşersin ve büyüsün... Sancısı çekilmeli ki doğum gerçekleşsin. Değil mi ki sanatkar her yazısında kendi kendisini yeniden doğuran adamdır. Bu zaviyeden bakınca Cihan Okuyucu günümüzün telaşlı yazarlarından epey farklı. Mum Çiçeği'nde yer alan yaklaşık 30 yazının tamamı eskilerin “zâde-i tab'ım ve semere-i fuadım (Tabiatından meydana gelen eserim ve gönül meyvem)” dedikleri bu türden demlenmiş fikir ve ruh mahsulü yazılar.
Her okuyucunun deneme türünden beklentisi farklıdır. Kimisi onda fikri ve hissi bir hakikat çekirdeği arar. Bazılarını ise söylenen şeyden çok söyleniş şekli ve becerisi ilgilendirir. Terazinin her iki kefesini başarıyla dengelemesini bilen eldeki kitap her iki türden okuyucuyu da tatmin edecek nitelikte.
Gerçek yazar arayışlarına okuyucusunu da ortak eden yazardır. Arayışın dili vaaz dili değil metaforik bir dildir. Bu denemeleri cazip kılan husulardan biri de okuyucuya bir hürriyet alanı bırakması ve onu sık boğaz etmemesi.
Bir kaç cümleyi de yazıların içeriğine ayıralım... Eserdeki ilk yazı Kerbela faciasını yeniden yorumlama ve Hz.Hüseyinin mesajını anlama denemesi... “Mum Çiçeği” küstürülen bir çiçekten hareketle yakın tarihin-28 Şubat'ın- yanlışlıklarına ince göndermeler yapıyor. “Mankırt” yazısı bu yanlışların gönüllü sahiblerine yöneltilen bir intibah daveti... Yıldızlara bakmayı unutanlar o başlığı taşıyan yazıyla ruhen silkindiklerini hissedecekler. Settar ismine mazhar olmuş civanmertler sinek yiyen adamın hikayesini bir destan okur gibi okuyacaklar. Gönüller ve kıtalar arasında “Köprüler Kuramak”, “Yunus Namazı”, “Akortlu Yaşamak”, “Demdem Dede” ve “Akif'e Sesleniş” de kitabın dikkatle okunması elzem yazılarından... Okuyucu bütün bunlardan kendisine de bir pay çıkaracak ve günlerin aşındırdığı ruhunu yeniden akortlayacak...