T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Türkiye'yi 'Türkler'den korumalı mı?

Aslında Pazar günleri siyaset yazmaktan, sıkıcı konularla ilgilenmekten nefret ediyorum. Ama ne yazık ki siyasetten de vazgeçemiyorum. Çünkü siyaset aşımızı, ekmeğimizi ilgilendiren, geleceğimizi kuşatan bir durum.

Ancak siyasetin önünde barikatlar var. Türkiye siyasi istikrarsızlıktan, seviyesizlikten ve ekonomik krizden dolayı adeta yerlerde sürünüyor. Ancak bir Allah'ın kulu çıkıp, "beyler bırakın şu ülkenin yakasını, siyaset kendi mecrasında seyretsin" deme erkekliğini ne yazık ki gösteremiyor.

Siyasetçisi de, aydını da, kanaat önderi de hep birlikte ayağımızın altında her gün biraz daha derinleşen uçurumu büyük bir aymazlıkla seyrediyoruz. Aslında hepimiz, siyasetin zeminini dinamitleyen, aşımıza ekmeğimize dadanan, Türkiye'yi dış politikada yalnızlığa mahkum eden "adresleri" çok iyi biliyoruz. Ama nedense, elbirliği içinde ülkenin hızla çözümsüzlüğe doğru gitmesi için büyük bir gayret sarfediyoruz.

Alın size AK Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan...

Bütün kamuoyu araştırmalarında açık ara önde gidiyor. Ve daha da önemlisi, belki de Menderes ve Özal'dan sonra ilk kez bir siyasi lider geniş toplum kesimleri tarafından büyük bir sevgiye ve coşkuya mazhar oluyor. Ama gelin görün ki, bu ülkede milletin sevgisine mazhar olmak, Türkiye'yi halihazırda yaşadığımız zillete mahkum edenler tarafından "vebalı" olmakla eşdeğerde görülüyor.

Tayyip Erdoğan'ın yolunu kesmek için bütün yollar mübah. Neden, çünkü onun "kanı mavi" değil. Çünkü Tayyip Erdoğan'ın, Türkiye'yi sefalete sürükleyen eli sopalı "derin sosyete" ile kan uyuşmazlığı var. Dolayısıyla, Erdoğan'ın yolunu kesmek için gerekirse hukuk bile askıya alınabilir.

Bakın, Danıştay'ın Erdoğan'ın yargılanmasını reddeden kararını beğenmeyen Yargıtay Başsavcısı, bu kararın kesin olmasına rağmen yeni bir "yargılama yöntemi" icat etmeye çalıştı. Gerçi Danıştay, ikinci kez reddederek Başsavcı'ya "hukuk dersi" verdi ama... Ancak Başsavcı, Erdoğan'ı durdurmak için hukuk literatüründe yeri olmayan "çok özel" ve de "derin devlet"e yakışan yeni yöntemler bulmaya çalışacaktır...

Eğer Başsavcı başarılı olmazsa, sırada Anayasa Mahkemesi var. Nitekim, devletin "yarı resmi" yayın organı olan bir gazete geçtiğimiz hafta, "gaipten" gelen bir sesle "gerekçeli kararı" okuyucularına duyurdu bile. Devletin "çok özel" bilgilerini, yine devletin "çok özel" gazetesine sızdıran kaynağa göre, Tayyip Erdoğan'a milletvekilliği yolu kapanıyor...

Şimdi, kartel medyasının köşelerinde gizli gizli "üniformalı hayaller" kuran "demokrat kılıklı" bazı tosuncuklar umutlarını "gaip"ten gelen bu sese bağlamış durumdalar.

Eğer "hukukun üstünlüğü"ne bulaşmadan, kestirmeden Erdoğan'ı "diskalifiye" edebilirlerse milenyumun büyük ikramiyesi bu tosuncuklara çıkacak... Çünkü bu ikramiye, hem medyanın "cici sosyetesi" için demokrat olmadan ortalarda "demokratmış" gibi dolaşmanın yolunu açacak hem de demokrasiye halkı da ortak eden siyasi anlayışı tasfiye edecek.

Şimdi, demokrasiyi "yarı otoriter" rejimin "kenar süsü" olarak gören medyanın "üniformalı hayal" uzmanları, Tayyip Erdoğan için harıl harıl hukuk ve demokrasi fetvaları üretiyor. Daha gerekçeli karar resmen açıklanmadan, Erdoğan'a vekillik yolunu çoktan kapattılar bile... Sırada Yüksek Seçim Kurulu var, ona da üniformalı bir fetva uydurabilirlerse Türkiye'yi "Türkler"den koruyacaklar!..

Eğer bütün bunlar da işe yaramazsa, sırada "darbe falı" var... Ufukta, "mavi kanlılar"ı Türkler'den korumak için başka bir yol da gözükmüyor...


24 Mart 2002
Pazar
 
MEHMET OCAKTAN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED