T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Pazar ekonomisisiz çoğulcu demokrasi olmaz

Türkiye iki yüzyıla yaklaşan bir tarih boyunca, sağlıklı bir ekonomi ve adil bir yönetim yapısı oluşturmak için gayret ediyor. Darbeli de olsa, elli yılı aşan bir "Çoğulcu" demokrasi birikimi var.

Pek çok Avrupa ülkesinden çok daha büyük ve çok daha zengin demokrasi birikimi olmasına rağmen, Türkiye Batı standartlarında bir demokratik yönetime kavuşamadı. Risk almayan siyasi partiler yüzünden Türkiye, "ordu millet" görüntüsünden bir türlü kurtulamadı.

Tanzimat'tan bu yana yüzlerce hükümet değişti, ancak dayatmacı yönetim zihniyeti hiç değişmedi. Sağlıklı bir demokraside seçimlerle yalnızca hükümetler değil, zihniyetler de değişir. Bu mekanizmanın aksamadan işleyebilmesi için bütün kurum ve kuruluşlarıyla pazar ekonomisinin yürürlükte olması zorunludur.

Pazarda alınıp satılan ürün ve hizmetler arasında tercih yapmasını bilen seçmenler, dayatmacı ya da demokrat siyasi partileri de birbirinden ayırmasını bilirler. Bu yüzden sosyal bilimciler, "Pazar" ekonomisiyle "çoğulcu" demokrasinin birbirinden ayrılmaz bir bütün olduğunun üzerinde önemle dururlar.

Pazar mekanizmasıyla demokratik mekanizma bir madeni paranın iki yüzüne benzer, biri olmadan diğeri de olmaz. Bir ülkede devlet ekonomiye müdahale ederse, aynı devlet siyasi yapıya da müdahale eder. Devletin taraf olduğu bir toplumda pazar mekanizması gibi, demokratik mekanizma da işlemez.

Devletin işin içine girdiği her ülke ve her alanda, haksız rekabetin önüne kimse geçemez. Haksız rekabetin olduğu yerde de gelişme olmaz. Çünkü hem Pazar ekonomisinin, hem de Çoğulcu demokrasinin odak noktasında dürüst ve ilkeli insan vardır. Onlar iyilikte, güzellikte ve doğrulukta yarışma olmadan, gelişme olmayacağını bilirler.

Günümüzde ilkeli insanın elinde iki güçlü silahı var. Bunlardan biri "oy"u, diğeri de "parası"dır. Bu silahları başarıyla kullananlar, ekonomileriyle birlikte yönetimlerini de değiştirirler.

Tüketicisiz ve üreticisiz Pazar ekonomisi olamayacağı gibi, seçmensiz ve siyasi partisiz de Çoğulcu demokrasi olmaz.

Pazar ekonomisinde para nasıl bir fonksiyon yükleniyorsa, çoğulcu demokraside de oy aynı fonksiyonu yüklenir.

Tüketicilerle seçmenlerin tek tek tercihlerinin toplamı, ekonominin olduğu kadar siyasi yapının da dönüşmesinin sürükleyici ve belirleyici gücüdür.

Anadolu kültüründe herkes bilir ki, "çoğunluk yanlışta birleşmez." Pazar ekonomisi ve çoğulcu demokraside enb üyük ve en önemli güvence "çoğunluk için yol birdir" ilkesidir. Bu hiçbir zaman çoğunluk azınlığın haklarını çiğneyebilir anlamına gelmez. Toplumların gücü farklılıkların korunmasından kaynaklanır.

Bu sütunda sürekli vurgulandığı gibi, artık dünyada sağcılar ve solcular, yoksullar ve zenginler değil, dayatmacılar ve demokratlar yarışıyor ve savaşıyor.

Bundan böyle dünyadaki gelişmeleri, sağcı ve solcu, yoksul ve zengin çatışmasıyla açıklamak mümkün değildir.

Giderek küçülen dünyada yeni ekonomi ve yeni yönetimin kaynağında, misyon ve vizyon sahibi insan ve onun türevi verimlilik vardır.

Gerçek çatışma, dünyayı tanıyanlarla tanımayanlar arasında bütün hızıyla devam ediyor.


24 Mart 2002
Pazar
 
NAZİF GÜRDOĞAN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED