T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Adıyaman'a üzüleyim mi sevineyim mi, bilemedim

Mehmet Altan, "Siyasi ağırlığı bulunmayan bir kentin ne vahim bir duruma düştüğünü görmek için buraya gelmek gerekirmiş" diye kestirip attı. Haklı. Cumhuriyet kurulalı hiçbir bakanlar kuruluna üye verememiş bir kent Adıyaman ve resmen unutulmuş... "Bakansız kent ihmal mi edilirmiş?" diye soran olursa, "Adıyaman'a gidin de görün" derim...

Adıyaman'ın çevre illerdekilerden daha da gelişkin kendi havaalanı var; ancak THY sefer düzenlemiyor... THY'nin ilgisizliğinin sebebi yolcu azlığı; Adıyamanlı'nın uçak bileti alacak parası yok... Adıyaman'a uçak bağlantısı bulunmadığı için, giderken Şanlıurfa'ya dönüşte de Gaziantep'e uğramamız gerekti. Tabii, giderken ve dönerken, neredeyse iki saate yakın otomobil seyahatini göze almamız da...

Adıyaman'a otomobille girerken insan buranın kent olduğuna inanmakta zorlanıyor. Geçen yıl kentin ana arteri mesabesindeki Atatürk Bulvarı'nın seviyesini indirmek için asfaltı sıyırmışlar; o kocaman bulvar içlerine düşmemek için mücadele vermek gereken hendeklerle dolu... Kaldırılan toz insanları mutlaka hasta ediyordur. Oto tamircilerine de gün doğmuştur. Ağaçlar da kesilmiş. Hangi Adıyamanlı'yla konuşsam, söz bulvara geldiğinde, gözlerin öne eğildiğini fark ettim...

Bunu okuyunca, kentin beceriksizlerin yönetiminde olduğunu düşünenler çıkabilir. Çıkmasın. Kenti Kahta kaymakamlığı günlerinden tanıyan vali Halil Işık, "Adıyaman" adı geçtiğinde gözleri parlayan bir hizmet eri. Görevi üstleneli henüz 1,5 yıl olmasına rağmen sorunları yakından biliyor ve çözümü için de formüller üretiyor... Saadet Partili belediye başkanı Abdülkadir Kırmızı da öyle; küçük bir kente göre yapılmış hesapların yakın tarihteki göçlerle altüst olması sorunları azdırmış, ama belediye yine de her yere yetişmeye çalışıyor...

GAP bölgesinde bir kentin dev sorunları bulunması şaşırtıcı gelebilir; ancak gerçek şu: Çevre iller GAP'ın sefasını sürerken, Adıyaman'a cefa çekmek düşmüş... Atatürk barajı altında kalan arazilerin büyük bölümü Adıyaman'a ait; ancak devreye giren sulama imkânlarından, toprakları baraj gölü seviyesinden yukarıda kaldığı için, Adıyaman yararlanamıyor...

Şimdi size bir başka şaşırtıcı bilgi: Türkiye'de bugüne kadar çıkan petrolün yarıya yakını ("Yüzde 60'ı" diyen de var) Adıyaman'da elde ediliyor; ancak petrol sayesinde Adıyaman'ın beş kuruşluk bir geliri yok. Adıyaman'ın toprak verdiği GAP'ta üretilen enerji, Adıyaman'da çıkan petrol sanayide kullanılıyor, nice fabrikayı, işletmeyi destekliyor; ancak Adıyamanlı GAP'ın veya petrolün keyfini sürmekten hayli uzak... Başkan Kırmızı, "Petrol yüzünden meydana gelen çevre kirliliğiyle başetmek bize düşüyor" dedi...

Tarıma dayalı bir ekonomisi var Adıyaman'ın ve insanlarının yüzde 80'i tütün gelirine bağımlı. Son çıkarılan türün yasasının getirdiği kısıtlamalar Adıyaman'ı bir kez daha vurmuş... Kaliteli olmasına rağmen tütün ekemiyor, ektiği tütünü satamıyor... Tuzaklarla dolu yasayı aşıp sınır ticaretiyle bile tütünden para kazanmak mümkün olmuyor; oysa komşu ülkelerde bayağı bir Adıyaman tütünü tiryakisi var...

Birisi bana da bu kadar talihsizliği birbiri ardına sıralasa, "Hadi be, olmaz öyle bir şey" tepkisini verirdim. Baraj suyu altında kalan topraklarından göç etmek zorunda kalınca en ilkel şartlarda başını sokacağı bir dam inşa edip kenti köye çeviren insanların nüfusu teşkil ettiği bir yer burası... Kente girerken gözünüzü alan kerpiç evlere bakayım derken sökülen asfalt yüzünden derin çukurlara düşüyorsunuz... Sanayi tesislerini ara ki bulasın... Yöneticiler, çareyi, tarihlerini pazarlamada bulmuşlar...

Dünyanın belki de en uzun süreli iskân edilen topraklarından birinin üzerine kurulu Adıyaman... Kazılan her yerden milât öncesi ve sonrasına ait eserler çıkıyor. Kentin dışında bir büyük mezarkenti temizleyip ziyarete açmışlar... Yüzlerce dönümlük araziye dağınık antik döneme ait yerleşim merkezleri bulunuyor temizlenmeyi bekleyen... Kentin müzesi her dönemin eserleriyle bayağı zengin...

Vali Halil Işık'ın hazırladığı proje ile Adıyaman'ın turizm merkezi haline dönüşmesi öngörülüyor. Arkeoloji meraklılarının bildiği Nemrut Dağı yolunun yılın yarısı kardan kapalı oluşu bir engel; ancak turizm aşısı tutar ve daha çok yabancı gelirse, yolu uzun süreli açık tutmak mümkün olabilir. Siyaseten unutulmuş, yatırım yüzü görmemiş, Atatürk Bulvarı bile delik deşik bir kentin hayali bu...

"Orada ne arıyordun?" diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Adıyaman Barosu, 'demokrasi ve insan hakları' konulu panele, Prof. Mehmet Altan'la beni konuşmacı olarak çağırmıştı. Kentteki Yeni Şafak okurlarına da sürprizdi oraya gidişim; çok kalabalık bir kitleye hitap etmek ise zevkti. Panel sonrası, vali, belediye başkanı, emniyet müdürü, partilerin il başkanları ve başta başkan Yusuf Yetiş olmak üzere baro üyeleriyle çiğ köfte vesileli birlikteliğimiz oldu. Milletvekilleri Dengir Fırat (AKP) ve Mahmut Nedim Bilgiç (DYP) de bizlerleydiler.

Tanıştığım her meslekten Adıyamanlı'yı şimdiki durumlarından daha ileriye gitme kararlılığında buldum. Bir şey daha dikkatimi çekti: Adıyamanlı, Türkiye'nin sorunlarına yerel sorunlardan daha fazla ilgi gösteriyor...

Umarım, Adıyaman, hak ettiği gelişmişliği gecikmeden yakalar.


24 Mart 2002
Pazar
 
TAHA KIVANÇ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED