AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

K R O N İ K  M E D Y A
ÇEAŞ-Kepez haberciliğinde
ilk sınavın sonucu iyi değil

Medya, hem ÇEAŞ-Kepez olayını toparlayarak aktarmak hem de Uzan grubuna karşı hislerini devreye sokmadan okurlarına tam-doğru-güvenilir olarak vermek zorundaydı. Daha yazdıklarımızın mürekkebi kurumadan ilk sınav geldi çattı... Siz Pazar sabahı Kronik Medya'daki o değerlendirmeyi okurken, EPDK Başkanı Yusuf Günay da, herkesin beklediği basın toplantısını yapmaktaydı. Toplantıya ilgi büyüktü, çünkü Star gazetesi kurulun dört gündür "sessiz kalması"nı sürekli vurguluyor, kurulun Enerji Bakanlığı'nın kararını onaylamadığını ima ediyordu...

EPDK Başkanı Yusuf Günay, ÇEAŞ ve Kepez'e el konmasıyla ilgili beklenen açıklamasını yaptı ve üç net bilgi verdi. Niyeti, okuru manipüle etmek değil bilgilendirmek olan bir gazete, söylediklerini ancak şöyle yansıtabilirdi: 1. ÇEAŞ ve Kepez uzun bir süreç boyunca yasalara aykırı davranmıştır ve kurulumuz bunları oybirliğiyle tespit edip Enerji Bakanlığı'na bildirmiştir... 2. Bakanlık bizim bu kararlarımız doğrultusunda iki şirkete el koymuştur; ama el koyan biz değiliz... 3. Karar yasaldır, doğrudur, yerindedir... Şimdi bakalım gazeteler bu haberi nasıl yansıttı?

Kronik Medya'daki (15 Haziran) "Çukurova ve Kepez'de 'zor' gazetecilik" başlıklı değerlendirmemizin spotunu aktararak başlayalım:

"Uzanlar'a ait Çukurova ve Kepez şirketlerine el konmasına ilişkin gelişmelerin okurlara 'tam, doğru ve güvenilir' haberlerle aktarılmasında epeyce sorunlar yaşayacağımız kesin... Çünkü mesele hem çok karışık hem de çoğu gazetenin Uzanlar'la sorunu var..."

Bu sözlerle, medyanın önünde ikili bir görev olduğunu belirtmeye çalışmıştık: Medya hem bu karışık meseleyi herkesin anlayabileceği şekilde toparlayıp aktarmalı hem de Uzan grubuna karşı hislerini devreye sokmadan okurlarına tam-doğru-güvenilir haber vermeliydi...

Daha yazdıklarımızın mürekkebi kurumadan ilk sınav geldi çattı... Siz Pazar sabahı Kronik Medya'daki o değerlendirmeyi okurken, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) Başkanı Yusuf Günay da, herkesin beklediği basın toplantısını yapmaktaydı. Toplantıya ilgi büyüktü, çünkü Star gazetesi kurulun dört gündür "sessiz kalması"nı sürekli vurguluyor, kurulun Enerji Bakanlığı'nın kararını onaylamadığını ima ediyordu...

İlk sınav, konunun "karışık" olmasıyla ilgili değildi... Çünkü nihayet ortada bütün gazetelerin muhabir gönderdiği bir basın toplantısı vardı ve toplantıyı düzenleyenin söyledikleri son derece netti. Evet, sunumda bazı vurgu farkları olabilir, bazı gazeteler bazı sözleri öne çıkarabilirdi... Ama bu, toplantıyı düzenleyenin, herkesin merak ettiği noktalarda ne dediğini tam ve doğru olarak iletmek prensibini ihlal etmemeliydi...

Şimdi bu "prensip"i hiç unutmadan Star-Cumhuriyet-Akşam (bu kategori üç gazeteden müteşekkil) ile Hürriyet-Milliyet-Vatan-Yeni Şafak'ın' (bu kategoride başka gazeteler de var, dördünü 'mesela' kabilinden hatırlatıyoruz) sunumlarını karşılaştıralım:

Star: "Gazeteciler sordu: 'Başbakan, el koyma olayının sizden geldiğini söyledi, doğru mu?' Başkan Günay cevap verdi: 'Karar tamamen Enerji Bakanlığı'na aittir...' Bu cevap, kulislere bomba gibi düştü. Siyaset ve iş dünyası, 'Başbakan bu cevapla açıkça yalanlandı. Cevap, Başbakan'ın söylediği gibi kurul kararı olmadığı sonucunu doğurmuyor mu? Bu ne anlama geliyor?' sorularıyla çalkalandı..."

Cumhuriyet: "EPDK: ÇEAŞ ve Kepez'in sözleşme iptaline dönük kararı biz almadık... KARARI BAKANLIK ALDI... EPDK Başkanı, 'Fesih kararı EPDK'nin' diyen Erdoğan'ı dünkü açıklamalarıyla yalanladı..."

Akşam: "ÇEAŞ-Kepez ARAPSAÇI.. Erdoğan'ın ÇEAŞ ve Kepez Elektrik'e 'EPDK'nın oybirliği kararı ile el konuldu' açıklamasına karşın, EPDK Başkanı Yusuf Günay, 'Böyle bir karar alma tamamen Enerji Bakanlığı'nın yetkisindedir' dedi..."

Şimdi de, bunun tam tersini söyleyenler kategorisini temsilen dört gazetemizin "flaş"larına bakalım:

Hürriyet: "EPDK Başkanı Yusuf Günay, Kurul olarak ÇEAŞ ve Kepez'e el konulması konusunda oybirliği ile aldıkları kararda, kimsenin bir müdahalesinin olamayacağını vurguladı..." (NOT: Hürriyet'in haberinin son paragrafında şöyle bir cümle de var: "Kurul'un bu şirketlerin imtiyaz sözleşmelerinin iptali yönünde bir kararı olup olmadığının sorulması üzerine Günay, iptal yetkisinin Bakanlığın uhdesinde olduğunu söyledi.")

Milliyet: "EPDK Başkanı Yusuf Günay, ÇEAŞ ve Kepez'in imzalanan imtiyaz sözleşmelerinin iptal edilmesine ilişkin kararla ilgili olarak, 'Kurulumuzun bu kararı almasında hiçbir kişi ya da organın müdahalesi söz konusu olamaz' dedi..." (NOT: Yukarıda Hürriyet'ten aktardığımız cümle Milliyet'in haberinin son paragrafında da var.)

Vatan ve Yeni Şafak'ın "flaş"larını ayrıca aktarmayacağız, çünkü Milliyet'inkiyle kelimesi kelimesine aynı. (Durun durun, galiba kasıtlı bir manipülasyonla değil de ciddi bir "ajans kaynaklı ortak hata"yla karşı karşıyayız; ayrıntılar birazdan...)

YENİ ŞAFAK VE ZAMAN'IN HABERLERİNDEKİ KRİTİK CÜMLE

Ortada okur açısından "çıldırtıcı" bir fark olduğunu siz de hemen fark etmişsinizdir... Mesele, ancak Günay'ın sözlerini tam metine yakın uzunlukta verdikleri anlaşılan Yeni Şafak ve Zaman'ın haberlerinde geçen şu kritik cümleyle anlaşılabiliyor:

"Bakanlığın söz konusu şirketlerin kanun ve ilgili mevzuat hükümlerine uyup uymadıkları hakkında kurumdan değerlendirme istediklerini belirten Günay, şunları kaydetti: (...) Bu tüzel kişiler tarafından kurumumuza başvuruda bulunulmadığı tespitleri karar altına alınarak, bakanlığa bildirilmiştir. Görevini yasal çerçeve içinde yerine getiren kurumumuza, bu kararı almasında hiçbir kişi ya da organın müdahalesi söz konusu olamaz..."

Yani, Başkan, "bu karar" derken "el koyma kararı"nı kast etmiyor; bakanlığa ait olduğunu söylediği bu yetkinin kullanılmasına zemin teşkil eden kurul kararlarından söz ediyor...

Bu yazıyı yazmaya başlarken, Hürriyet-Milliyet-Vatan-Yeni Şafak versiyonunun kasıtlı bir manipülasyon olduğunu düşünüyorduk... Fakat haberlerin tümünün imzasız olduğunu ve "flaş"ların kelime kelime aynı olduğunu fark ettikten sonra fikrimizi değiştirdik. Galiba şöyle olmuş: Toplantının aniden ve Pazar günü yapılması nedeniyle gazeteler gafil avlanmış, toplantıya muhabir gönderememiştir... Ajans bültenleriyle yetinmişlerdir ve Kurul Başkanı'nın "bu karar"dan kastının "el koyma" olduğunu sanan ajans muhabirinin hatasını ortak hata olarak gazetelerine yansıtmışlardır... (Milliyet ve Hürriyet'teki haberlerin son paragraflarının kendi "flaş"larına taban tabana zıt oluşunun farkına varılamayışını da; Yeni Şafak'ın haberininin içinde "bu karar"dan neyin kast edildiği varken "flaş"taki vahim hatanın düzeltilmemesini de gene "Pazar rehaveti"ne bağlayabiliriz.)

STAR'INKİ DÜPEDÜZ MANİPÜLASYON

Star'ın manşetine gelince... Aynı "hoşgörü"yü bu gazetemiz için gösteremeyeceğiz... Evet, Star, Günay'ın sözlerinden, "El koyma kararı kurulun değil Enerji Bakanlığı'nın" sonucunu çıkarırken meseleyi çarpıtmış olmuyor. Fakat haberinde kurul başkanı sanki sadece bunu söylemiş gibi yaparak; başkanın ÇEAŞ ve Kepez'i suçlayan, Bakanlığın kararını onaylayan sözlerinin hiçbiri sanki söylenmemiş gibi yaparak açıkça haber gizliyor ve okurları bambaşka bir yöne doğru sürüklüyor. Bütünü içinde değerlendirildiğinde, tayin edici bir önemi olmayan bir noktaya abanarak "yangıncılık" yapıyor...

Oysa, niyeti, okuru manipüle etmek değil bilgilendirmek olan bir gazete, Kurul Başkanı'nın söylediklerini ancak şöyle yansıtabilirdi: 1. ÇEAŞ ve Kepez uzun bir süreç boyunca yasalara aykırı davranmıştır ve kurulumuz bunları oybirliğiyle tespit edip Enerji Bakanlığı'na bildirmiştir. 2. Bakanlık bizim bu kararlarımız doğrultusunda iki şirkete el koymuştur. 3. Karar yasaldır, doğrudur, yerindedir...

Son sözler gene öbür kategori için olsun: Ortaya çıkan tablo, kasıtlı değilse bile vahimdir... Bu tür kritik haberlerde masum da olsa her "hata" istismara açıktır, hele ki karşıda Star gibi bir gazete varsa... Siz bu satırlara göz atarken Star okurları da muhtemelen "düşman" gazetelerin nasıl göz göre göre "yalan söylediğini" okuyacaklar gazetelerinde... Bir gün sonra da "AKP'ye yakınlığıyla bilinen Yeni Şafak gazetesinin bile durumu tespit ettiğini" yazmaları da ihtimal dahilindedir; tabii Star için söylenenleri makaslayarak... (A.G.)


'Ege işi'nde 'sivil cuntacılar' yalnız mı kaldı ne?

Yunanistan gazetelerinden sonra Türk gazetelerinde de bir anda patlayan "Ege'de yeni kriz" haberlerinin; bu vesileyle Yunanistan'ın yakın tarihte Türkiye'ye yapıp ettikleri faslında "eski defterler"i karıştırmanın devamı gelmedi... Gazetelerde itidalli bir hava göze çarpıyor...

Kronik Medya'da, Genelkurmay'ın Türk medyasını "ulusul sorumluluk"unu bilmeye çağırmasının ardından bir anda başlayan "Atina tırmandırıyor", "Bu mu komşuluk" türü eski-yeni haberlerle ilgili olarak Milliyet okur temsilcisi Yavuz Baydar'la, Radikal Genel Yayın Yönetmeni İsmet Berkan'ın değerlendirmeleri vardı 16 Haziran tarihli gazetelerde... Bir de Mustafa Balbay'ın Cumhuriyet'teki "yazık, buradan da bir gerilim üretemedik" mealindeki yazısı... Bugün kısaca bunlardan söz etmek istiyoruz size...

Yavuz Baydar, Milliyet'in bu yöndeki haberlerine ilişkin okur eleştirilerine cevap verirken, Türk-Yunan ilişkileri konusundaki haberciliğin "ulusal" kriterlerle değil, gazetecilik kriterleriyle yürütülmesi gerektiğini ima ediyordu:

"AB süreci hızlandıkça böyle gelişmelerle sık sık karşılaşacağız. Bunu hesaba katarak, Türk-Yunan ilişkilerini serinkanlı bir bakışla, her iki 'tarafın' adım, amaç, niyet ve eğilimlerini doğru yansıtarak, dürüst ve dengeli şekilde vermeye hazır olmakta yarar var. Öyle bir süreç ki bu, mesleki sorumlulukta meydana gelecek her 'sapma', ilişkilerin yönünü çok olumsuz etkileyebilir..."

Radikal'den İsmet Berkan da "Ege'de tiyatro: Mutfakta biri mi var?" başlıklı yazısında "Yunanistan tarafında kopan cayırtıya karşılık" Türk hükümetinin ve genelkurmayının sakin değerlendirmeler yaptığını saptıyor. Berkan, bu tutumun, "oldukça üst düzey bir kaynak" tarafından kendisine iletilen bir bilgiden kaynaklanıyor olabileceğini söylüyor. Bu bilgiye göre, ortalık, iki tarafın şahinlerinin "mutfak"ta faaliyete geçmesi sonucunda karışmıştı...

Berkan yazısını şöyle bitiriyor: "Ama buna rağmen, Türkiye'nin 'sivil cuntacıları' işi AKP hükümetinin Ege'de Genelkurmay'ı yalnız bıraktığı yaygarasına kadar vardırabildiler..."

Berkan isim vermiyor ama Cumhuriyet'in "Ege'de hükümet sancısı" manşetine gönderme yaptığı besbelli...

İşte o Cumhuriyet'in Mustafa Balbay'ı, Berkan'ın yazısıyla aynı gün çıkan yazısında, gene bolca kullandığı müsamere işi metaforlara başvurarak "Ege işi"nden yeni bir asker-hükümet gerilimi kotarma konusunda havlu atmadığını gösteren şu satırları yazdı:

"Bütün bunlara 59. hükümetin yaklaşımı şu: Abartmayın, pireyi deve yapmayın! Atina, Pire'yi Ege'nin tümüne hâkim liman yapma yolunda...

Hükümet, gözle görünen deveyi, pireleştirmeye çalışıyor! Atina pire gibi koşuşturup Ege sorunlarını AB'ye taşıyadursun, Türkiye'de bundan pirelenenler neredeyse AB karşıtı ilan edilecek. Öyle anlaşılıyor ki, hükümetimiz için en geçerli olanı, kulağımızın üstüne yatıp pireler neremizde uçuşursa uçuşsun aldırmamak!" (A.G.)


17 Haziran 2003
Salı
 
YÖNETENLER: Kürşat Bumin
Alper Görmüş


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED