AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Stajyerlikle başlayan sigortalılık

MUSTAFA ÖZTÜRK (ORTAKÖY - İSTANBUL): Ben Ticaret lisesinde okurken 17 yaşında iken 09.02.1987 tarihinde stajyer olarak sigortalı oldum. Tabi o dönem okul tarafından sigortalı olduğum için dönem bordrosu verilmedi. Doğum tarihim, 19.01.1970 olduğundan 18 yaşımı 19.01.1988 tarihinde doldurdum. Mezun olduktan sonra ilk olarak 01.05.1990 tarihinde sigortalı oldum ve dönem bordrosu verildi. Şimdi sigorta da benim ilk işe giriş tarihim 09.02.1987 olarak gözükmekte, fakat günlerimin başlangıcı 01.05.1990 olarak gözükmektedir. Şimdi benim sorum, SSK, benim emeklilik yaşımı hesaplarken 18 yaşımı doldurduğum 19.01.1988 tarihi mi, yoksa dönem bordrosunun verildiği 01.05.1990 tarihini mi baz alacaktır. İki tarih arasında emeklilik açısından 2 sene fark bulunmaktadır. Acaba SSK'ya ilk sigortalı olduğum 09.02.1987 tarihini kabul ettirebilir miyiz, yoksa bu tarihi kabul ettirmek için mahkemeye dava mı açmamız gerekmektedir, yoksa hiç dava açmayıp 01.05.1990 tarihini kabul mu etmemiz gerekmektedir ?

Stajyerlik sırasındaki sigortalılık, sadece iş kazaları ve meslek hastalıkları sigortasından sigortalılığı kapsamaktadır. Stajyer öğrenci, yaşlılık, malullük ve ölüm sigortalarından sigortalı sayılmaz ve bu dönemde belirtilen sigorta kolundan SSK'na prim de ödenmez. Bu bakımdan okuyucumuzun 09.02.1987 tarihinden yahut 18 yaşını doldurduğu 19.01.1988 tarihinden itibaren sigortalı işe girişinin yapıldığının değerlendirilmesi mümkün değildir. Okuyucumuzun da belirttiği üzere, sigortalılık süresinin başlangıcı, 01.05.1990 tarihidir. Yaşlılık, malullük ve ölüm sigortaları yönünden bütün değerlendirmeler için bu tarih geçerlidir.

SANİYE TAYLAN: Ev hanımıyım. Bir insan çalışmadan sosyal sigortadan emekli oluyor. Sigortalı hiçbir işte çalışmamış bir kişi sigortalı bir yerde çalışmış gibi gösterip yıllarca nasıl devletten para alabiliyor? Bu durumu açığa çıkarmak için nereye başvuru yapabiliriz?

Okuyucumuzun sözünü ettiği SSK emeklisinin yanlışlıkla emekliliği sözkonusu değildir, sanıyorum. Öyleyse üç türlü düşünce geliştirilebilir. Birincisi çalışmasa bile bir işyerinden sigortalı girişi yapılmış ve daha sonra isteğe bağlı sigortalılık uygulamasından yararlanarak sigorta primlerini emekliliğe yetecek kadar ödemiş olabilir. Zamanı gelince de emekliliğini yazılı olarak talep etmiş ve emekli olmuş olabilir. Bu takdirde sözkonusu SSK emeklisinin emekliliğinde herhangi bir problem yoktur. İkincisine gelince, bu takdirde SSK emeklisi evinde oturduğu halde akrabası veya tanıdığı bir işverenin işyerinde sürekli sigortalı gösterilmiş - SSK bunu tespit edememiş olabilir ki bu da doğaldır - ve yasal şartları tamamlanınca emekli olmuş olabilir. Her ne kadar usul yönünden yanlışsa da aktüeryası yönünden bir yanlışlık yoktur. İspatı mümkünse zamanaşımı şartları dışında her zaman tartışılabilir. Üçüncüsü de Bağ-Kur'dan ev hanımı olarak sigortalılığını başlatmış, primlerini ödemiş ve hizmet birleştirmesi yasasının imkanlarını sonradan kullanarak emekli olmuş olabilir. Şu anda bunun dışında bir düşünce hatırıma gelmiyor. Bütün bunlara rağmen SSK merkez birimlerine her konuda dilekçe verilmesi mümkündür. Dilekçe Hakkına İlişkin Yasa gereğince TBMM'ne de dilekçe verilebilir.

BAYRAM DEMİRCİ: Özel okulda öğretmen olarak çalışmaktayım. M.E.B.`na öğretmen atamalarında tayinim çıktı (2002`de). Özel okulda çalıştığımı belgeleyerek bir yıl süre ile tayinimi dondurdum. 18-26 Ağustos 2003 tarihleri arasında Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde göreve başlamam gerekiyor. Özel okulda sözleşmem 1 Eylül 2003 tarihinde sona eriyor. Özel okuldan tazminat alabilir miyim?

Okuyucumuzun anlatımından Milli Eğitim Bakanlığı kadrosunda öğretmen atanması nedeniyle özel okul yönetimiyle yaptığı 01.09.2003 tarihinde süresi bitecek olan belirli süreli iş sözleşmesini en geç 18-26 Ağustos 2003 tarihleri arasındaki bir tarihe kadar kendisi feshedecektir. Ve bu fesih keyfiyeti, İş Kanunu anlamında haklı fesih değil, haksız fesihtir. Belirli süresi iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız feshinde dahi ihbar tazminatı talep edilemez. Çünkü Yeni İş Kanunu'nun süreli feshi düzenleyen 17. maddesi (1475 sayılı İş Kanunu'nun 13. maddesi), her halükarda belirsiz süreli hizmet akitlerinin feshinde uygulanmak üzere düzenlenmiştir. Kıdem tazminatına gelince; iş sözleşmesini kendisi haksız olarak fesheden işçinin kıdem tazminatı (1475 s.K. m.14 halen yürürlüktedir.) isteme hakkı bulunmamaktadır. Ve bu nedenlerle okuyucumuz da ihbar ve kıdem tazminatlarını hak etmemiştir; özel okul işverenliğinin de ödeme mükellefiyeti yoktur.


16 Haziran 2003
Pazartesi
 
TAHSİN SINAV


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED