AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Kazım Paşa Yücel'e, "haklı olabilirsin" dedi. Ya ötekiler?

15 Haziran tarihinde yayaınlanan 'Eve Dönüş Yasası ve Harcanan Değerlerimiz'başlıklı yazımda Almanya'da yaşayan bir yazar arkadaşımdan söz ederek, onun bana bana anlattığı hikayeyi nakletmiştim sizlere.

Amacım, 'Eve Dönüş Yasası' hazırlanırken geçmişten bir örnek vermekti.

Değerli dostum Yücel Feyzioğu'nun başından geçen o olayı anlatmamın sebebi, Türkiye'de insanların çok kolay harcandığını ve bu insanların sağa sola savrulmakla birlikte yine de çoğunlukla ayakta kaldıklarını, kendi alanlarında başarılı olduklarını ve ülkelerinden darbeler, kazıklar yedikleri halde kopmadıklarını anlatabilmek içindi.

Yücel'in bu hikayeyi anlatmama izin vereceğini biliyordum. Ama yine de olayı sembolik anlamında bir örnek olay gibi nakletmek istemiştim. İsimler çok önemli değildi.

Çünkü asıl bahsetmek istediğim 'Eve Dönüş Yasası' idi. Ülkelerine dönerek normal bir hayat sürmek ve bir yandan da ülke siyasetine, yönetimine katılmak isteyen binlerce kişinin hayatlarıyla ilgili bir yasa hazırlığı ile ilgiliydi.

Bu yazının yayınlanmasından bir hafta sonra Yücel'den bir e mail mesajı aldım. İsimlerin yayınlanmasında hiçbir sakınca olmadığını söylüyordu.

Gönderdiği mesajı sizinle paylaşmadan önce olayı kısaca hatırlatmakta yarar olduğunu sanıyorum.

Yazar arkadaşım Yücel Feyzioğlu Türkiye'deyken öğretmendi. 1980 öncesinde, tamamen ifade özgürlüğünün sınırları içinde kalması gereken bir mesele dolayısıyla yargılanıp mahkum edilmişti.

Mahkumiyetin arkasından yurt dışına çıkmak ve yeni bir hayata başlamak zorunda kalmıştı.

Daha sonra Türk vatandaşlığından da çıkartılmıştı.

Çok uzun hasret yıllarından sonra, doğduğu topraklara, ailesine kavuşabilmişti.

Türkiye'ye gidip gelmeye başlamıştı.

Bu arada Yücel, ünlenmiş, saygın bir yazar olmuştu. Birkaç yıl önce sık sık gittiği Datça'da bir yazlık satın almıştı. Tesadüf bu ya, yazlıktaki komşusu emekli bir paşaydı.

Komşusuyla ahbaplığı ilerledikçe memleket meseleleri üzerinde de konuşmaya başlamışlardı.

Günün birinde Kazım Paşa, bir konuşma sırasında, yurtdışına giden, yazar, sanatçı, kültür adamı, bilim insanı gibi yetişmiş beyinlerin ülke dışında olmalarını bir kayıp olarak nitelendirmiş ve Yücel'i kastederek, "Yazık oluyor sizin gibi değerlere" diye sözünü tamamlamıştı.

O zamana kadar susan Yücel, sonunda ayağa kalkarak Kazım Paşa'ya şöyle demişti:

"Paşam o değerleri siz yurt dışına yolladınız"

Bundan sonrasını isterseniz olayın asıl kahramanından dinleyelim, Yücel Feyzioğlu'ndan.

Sevgili Koray

Şafak'taki yazını okudum. Eline sağlik güzel olmus.

Bana sorsaydın, adımın ve Kazım Paşa'nın adının yazılmasında bir sakınca olmadığını söylerdim, yazı daha etkili olurdu; çünkü, "Ben yurtdışına gitmek istemiyordum, beni siz gönderdiniz" deyip olayı anlattığımda, "Hata yapmışız" demişti

"Gene hata yapıyorsunuz" dediğimde "Nasıl?" diye tepkili sormuştu.

"Kürt meselesinde" demiştim, "Bir halkin dilini, kültürünü, türküsünü yasak ederseniz, orada barış sağlayamazsınız, savaşı önleyemezsiniz."

"Katılmıyorum" demişti. "Kendinizi bir Kürt'ün yerine koyun düşünün, Almanya'da benim anadilime yasak konulsa, okullarda okutulmasa, iletişim alanında dilim kullanılmasa, türkülerimi dinleyemezsem anadilime ulaşmak için herşeyi göze alabilirim. Karşı gerekçe ileri sürmeden düşünün lütfen, gelecek yıl konuşalım" demiştim.

Ertesi yıl Datça'ya gider gitmez Kazım Paşa gayet sevecen bir biçimde gelmiş, "Yücel karını da al, bu akşam sizi yemeğe götüreceğim" demişti.

Birlikte gidip nezih bir yemek yeyip rakı içmistik.

Geç saatte sormuştum: "Düşündünüz mü Paşam?"

Yanıt: "Düşündüm. Kabullenemiyorum. Ancak galiba sen çok haksız değilsin.." olmuştu.

Etkili değil mi?

Sevgi ve dostlukla

Yücel

Gerçekten de çok etkileyici bir hikaye…

Türkiye'nin gerçeklerini anlatan çarpıcı bir olay bana kalırsa.

Şimdi Diyarbakır Zindanı'ndaki insanlık dışı hikayeler de yeniden gündeme gelmeye başladı.

O hapishane ve diğer 12 Eylül hapishanelerinde uygulanan vahşeti birçok kişiden dinledik. Bunların yeniden yazılmasında büyük yarar var. İnsanların bu vahşet olaylarını 23 yıl sonra öğrenip şaşmalarına da bir diyeceğim yok.

Ama bence asıl şaşılacak şey, bu insanların, Yücel gibi yurt dışına çıkmaya zorlananlar dahil olmak üzere, hala bu ülke için barışçı ve yapıcı niyetlere sahip olmasıdır.

Bu nokta bence çok önemlidir ve yakın geçmişteki bu ve benzeri olaylarda rol almış bütün eski yetkililer, kafalarını elleri arasına alıp iyice düşünmeye başlamalıdırlar. Sorumlu oldukları bütün olaylardan, işledikleri insanlık suçlarından, uyguladıkları vahşetten, cinayetlerden, emir komuta sistemine uyarak katlettikleri hukuk prensiplerinden, çiğnedikleri etik değerlerden dolayı hala kimse yakalarına yapışmamışsa, yapışmıyorsa, onlara yaptıklarını ödettirmiyorsa bu insanlara minnet duymalıdırlar.

En azından Yücel'in Kazım Paşa'sı gibi düşünmeye başlamalı ve hatalarını kabul etmelidirler.

Başlangıç için bu da fena sayılmaz.


26 Haziran 2003
Perşembe
 
KORAY DÜZGÖREN


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED